Gardiyan vahşetlerinin önüne geçilmeli

Gardiyan vahşetlerinin önüne geçilmeli

Bolu F Tipi Kapalı Cezaevindeki gardiyan vahşetine tepki gösteren hukukçular, gardiyan vahşetlerin önüne geçilmesi gerektiğini ifade ederek, yetkililere gerekenin yapılması çağrısında bulundu.

VAN - Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi'nde geçtiğimiz gün, Cihan Yeşil adlı mahkum, yasal haklarını talep ettiği ve haklarını alma konusunda ısrarcı olduğu gerekçesiyle bir grup gardiyan tarafında öldüresiye dövüldüğü ortaya çıkmıştı. Cihan Yeşil'in gördüğü işkence nedeniyle hafıza kaybı yaşadığı ve sol kolundan felç geçirdiği ayrıca boğazında boğma girişimi gösteren izlerin olduğu öğrenildi.

 

Gündemdeki bu vahşi olay sıcaklığını korurken Van'da yayın yapan Serhad FM'in Hafta Ertesi programına canlı telefon bağlantısıyla konuk olan avukatlar ve STK temsilcileri, gardiyan vahşetlerin önüne geçilmesi gerektiğini söyleyerek yetkilerin bu konuda gerekenleri yapmalarını istedi.

 

Ölü bir vaziyette hücreye atılıyor
Sunuculuğunu İLKHA Van bölge temsilcisi Fikret Özkan'ın yaptığı programa katılan, işkence mağduru Cihan Yeşil'in avukatı Abdulgani Orhan, böyle bir olayın AK parti gibi bir hükümetin olduğu dönemde yaşanmasını skandal olarak değerlendirdi. Cihan Yeşil'in kendi yasal haklarını talep ettiği gerekçesiyle öldüresiye dövüldüğünü bildiren Orhan, cezaevinde yaşanan vahşet dakikalarını şöyle anlattı: "Bu mahkum hak talebinde bulunuyor. Bilgisayar bölümü okuyor. Cezaevinde kendi bilgisayarı da var. Kanunun vermiş olduğu çerçevede bilgisayar kullanma hakkı da var. Ancak onun bilgisayarını vermiyorlar. Kendisi de; 'benim sınav vakitlerim geldi. Sınavlarıma çalışmam lazım. Bilgisayar olmadan bu olmuyor. En azından bana soruları verin, sorulara çalışayım' diyor. Bunun üzerine gardiyanlarla tartışma yaşıyorlar. Ve bu hak ona verilmiyor. Koğuş arkadaşı Mehmet Çiğdem'in de bulunduğu bir sırada, Emin isimli gardiyan başta olmak üzere yaklaşık 10 gardiyan direk koğuşa giriyorlar. 3 kişi koğuş arkadaşını tutuyor; kalan 7 gardiyan yumruklarla, tekmelerle müvekkilimin üzerine üşüşüyorlar. Attıkları dayaktan sonra kollarında tutup sürüklüyorlar. Daha sonra sünger oda diye tabir edilen odaya götürüyorlar. Cuma günü ayın sekizinde bu olay yaşanıyor; öğleden sonra saat 16.30 sıralarında. koğuş arkadaşı ve yan koğuştakilerin anlattığına göre yaklaşık 3,5 saat sonra bir battaniyeye sarılı bir şekilde, ölü bir vaziyette ağzı ve gözü açık, kendinde değil. O şekilde getirip koğuşun içerisine atıyorlar."

 

Yaşanılan bu olay neticesinde mahkumların, hastane ve doktor taleplerine rağmen hiçbir cezaevi yetkilisinin sesini çıkarmadığını anlatan Orhan, olayın duyulmaması için mahkumların aileleriyle de telefon görüşmelerinin iptal edildiğini söyledi. Bir başka mahkumun bu olayı eşine haber vermesi sonucu kendisine haber verildiğini söyleyen Orhan, iki avukatın bu konuyu araştırmak için görevlendirilmesinin ardından avukatların cezaevi yönetimle görüştüğünü ve cezaevi müdürünün bu olayın kendi talimatıyla yaşandığını itiraf ettiğin kaydetti.

 

Dilekçeler cezaevi yönetimi tarafından yok ediliyor
Cihan Yeşil'le daha önce yaptığı görüşmelerde de cezaevinde yaşanan sıkıntıları anlattığını söyleyen Orhan, "Kendisi, tüm yetkili mercilere birçok defa dilekçe yazmasına rağmen dilekçilerin ulaşmadığını ve dilekçenin cezaevi yönetimi tarafından yırtıldığını ifade etti. Dilekçe vermeye devam ettiği takdirde tehdit ediliyor. Ben de, yaşadığı bütün olayları bana bir mektupla yaz ve gönder, gereken yetkili mercilere ulaştırırım dedim. Ama o günden beri hiçbir mektup bana ulaşmadı. Herhalde cezaevi yönetimi bana gönderdiği mektubu da yırtıp atmış' dedi.

 

"Devletin F Tipine bakış açısının değişmesi gerekir"
Programa konuk olan Mazlum Der Cezaevi Komisyon Başkanı Kaya Kartal ise, yaşanılan bu olayın insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu söyledi. Cezaevlerinde yaşanan hukuksuzlarının ispat edilmesinin zorluğuna dikkat çeken Kartal, "Çünkü bütün argümanlar idarenin elinde. Dışarıdan nüfuz etmek mümkün olmuyor. Orada ne yapılırsa yapılsın ölüm vakası olacak ki işkencenin ispatı olsun. Bu hale gelmiş durumda maalesef. Bunun önüne geçilebilir tabi. Cezaevlerinde, özellikle F tiplerine yönelik devletin bakışının değiştirilmesi gerekir. Tamamen güvenlik eksenli, tamamen sindirme eksenli bir bakış geliştirilmiş durumda. Ama oradaki mahpuslar açısından baktığımızda bir baskıya neden oluyor. Bir defa bu bakışın değişmesi gerekiyor. İkinci olarak STK'ların, insan hakları örgütlerinin denetim mekanizmaların değişmesi gerekiyor. Biz bununla ilgili yazılarımız hazırladık. Yazılarımızı hem adalet bakanlığına hem de meclis insan hakları komisyonuna, cumhurbaşkanlığına, başbakanlık insan hakları merkezine gönderdik" ifadelerini kullandı.

 

"Bu olayın peşini bırakmayacağız"
Programa son olarak katılan Marmara İnsani Hak ve özgürlükler Platformu başkanı Cemal Çınar yetkililere seslenerek cezaevi yönetiminin derhal açığa alınmasını ve gereken tahkikatların yapılması çağrısında bulundu. Olay hakkında gereken işlemlerin yapılmaması takdirde diğer cezaevleri yönetimlerine kötü emsal teşkil edeceği uyarısında bulunan Çınar, "Bu olaydan sonra da Tekirdağ'da da bir mahkum süngerli oda diye bilinen odaya tabi tutulmuş. Bu konuda iktidardaki yetkilileri zaman zaman kendi mağduriyetleri de dile getirmelerine rağmen acaba ne başlarına geldi ki, neyi unuttular ki şu anda değil İslami kurallar; hiçbir insanı kurala sığmayan böyle bir harekete karşı ses çıkarmıyorlar. Bu olayın arkasını, biz platform olarak bırakmamaya ve üzerinde durmaya çalışacağız" şeklinde konuştu. (Fırat Arslan - İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.