Esra GÜLŞAHİN
Gazze ümmetin aynası
Kelimeler kursağıma dizilmiş. Hangi kelimeyi kâğıda aksetsem Gazze oluyor cümleler. Ölüm kokuyor kelimeler. Kan kusuyor kâğıtlar. Bu durumda yazmak ya da yazmamak mı vebaldir? Hakkımız var mı yaşamadan yazmaya? Yoksa kalemin haykırmaması densizlik mi olur? Bilmiyorum fakat kelemin vicdanı hatırına her bir kelimeye ar giydirip yazıyorum... Bir şey yapamamanın verdiği utançla, orada ölen her çocuğun ahı yakamıza uzanmışçasına...
Bizim dünyamız sakin. Bizler yıldızlara rahat bakıp gökyüzünü uzaktan rahatça seyredip, sessizliğin zevki içindeyken Gazze, gökyüzü yer olmuşçasına gözler yıldız sayacağına ölü sayıyor. Yıldızlar bomba dumanından gözükmeyip, kulakları tırmalayan amansız seslerin habercisidir gökyüzü, oralarda...
Ramazan ayının başından beri Filistin, hiç bitmeyen mazlumiyetiyle yine kan ağlıyor. Zalimlerin elleri tetikte ve mazlumluk var her çocuğun gözlerinde.
Ramazan imtihanıyla geliyor. Ramazan derdimizi gösteriyor. Ramazan mide açlığını değil vahdet ve mutlu bir ümmet özlemini veriyor. Ramazan gözlerimizi gözyaşlarıyla, ruhumuzu ölüm kareleriyle doyuruyor. Ramazan bir silkiniş bir diriliş bir toparlanış… Kirlenmiş, kan karışmış mide bulandırıcı dünya. Ramazan aklandırmaya gelen, manevi azadeliğe bürünmüş atmosferi canlı ay... Bu atmosferi bu ayda duaların arşa ulaştığı zamanda siyonistler daha çok zarara uğrayacaklarını bilmiyorlar mı? Edilen beddualar gecikse de, bazı duaların kabul olma boyutu ahirete erteleniyor. Oruç ibadetinin zevkine varacakken siyonistlerin Filistin’e saldırısı ümmet olarak derdimizi hatırlatıyor.
Filistin yanıyor, Filistin ölüyor. Biz iftarımızı yemekle açıyoruz, onlar ölümle açıyor. Biz yataklarımızdan kalkıp sahur yapıyoruz, onlar gecenin yasını tutuyor. Biz iftar saatleriyle kardeşliği pekiştiriyoruz, onlar ümmetin yalnızlığını çekiyor. Biz televizyondan izliyoruz olanları, onlar yaşıyor. Biz mukabeleyi bitirme telaşındayken onlar ayeti yaşıyor. Biz ezan haberiyle iftar açacakken onlar ölüm haberleriyle açıyor. Biz açlığa sabrediyoruz, onlar; çocuklarının, babalarının, annelerinin ölümüne sabrediyor.
Onlar da Müslüman biz de... Filistin iki boyutlu bir imtihan, hem bizim için hem de onlar için... Onlar kazanıyorlar. Siz hiç tüm bu zulüm ve acı karşısında isyan eden bir insan gördünüz mü? Dininden dönen, gerisin geri giden birisine rastladınız mı medyada? Onlar, dünya imtihanlarını ahirete köprü yaparak kazançtalar. Direnişin gölgesinde teslim olmuşluğun izzetiyle kazançtalar. Sabır meyvesinin rızkıyla kazançtalar. Dünyayı arkaya atıp ahirete uçmakla kazançtalar. Bu kirli dünyadan azade olmakla kazançtalar. Galip olan onlar. Böylesine ölümler ne güzel bir ölümsüzlük, böylesine ölümler ne güzel bir son. Her mümin istemez mi?
İmtihanın diğer yüzü Müslümanlara dönük... Kazançta mıyız? Vallahi hayır! Gazze ümmetin aynası... Kargaşayı, dağınıklığı gösteren bir ayna… Gazze orta yerde ve sorun bizde! TV dizilerinin içinde boğulmuş Müslümansın sen! Maç skorlarının derdiyle dertlenen Müslümansın sen! Sadece haber kanallarında bu zulmü görüp izlemeye ve dahi sesini açmaya üşenen Müslümansın sen! Gördükçe kaldıramıyoruz deyip televizyonu kapatıp tekrar yemeğine devam eden Müslümansın sen! Muhabbetlerinin arasına hiç almayıp attığın her kahkahada onları hiç düşünmeyen Müslümansın sen! Malların kalitesinden vazgeçmeyip, işin daha çok mide zevkinin boykotunu yapamayan Müslümansın sen! Oraya gitmekle ne olacak ki deyip meydanlarda haykırmayı boş sayan Müslümansın sen! Hep ironi olmuş cümleleri yazma niyetinde değilim fakat diyeceğim şu ki elimizde sadece iki anahtar var ve buna hakkıyla sarılmadığımız müddetçe zaferin kapısı açılmayacak. Kuran ve Sünnet!
Gözlerimizi açıp ileriye bakalım; düşman ötede. Kısık gözlerle dahi çok rahat görülür zalim. Düşmanlığını besleyeceğimiz Müslümanlar değil, zalimler olsun. Tetik çekeceğimiz kardeşimiz değil zalim olsun. Gündem yapıp konuşacağımız Müslüman kardeşimiz değil, zalim olsun. Ey Arap krallığı, işbirliği yapacağınız zalimler değil, Müslümanlar olsun! Petrol, silah alışverişiniz düşmanlarla değil Müslümanlarla olsun! Önünüze alıp izinden yürüyeceğiniz para değil, din olsun! Bak zalim orada, gözleri çok açmaya gerek yok işte orada! Tüm güç, tüm beddua, tüm kin ve nefret ona İsrail’e olsun.
Daha kaç mersiye dizeceğiz Gazze’ye? Bayramlarımız ne zamana kadar hüzün kokacak? Ümmetçe huzurlu bir bayrama ne zaman kapı aralayacağız? Şeker bayramı imiş? Gazze şeker yerine kan içiyor olmasın? Peki, Gazze bu haldeyken ümmet bayramın şekerliğini içine çekebilecek mi? Cevabı olmayan sorular...
Ve sen ey zalim! Diyecek bir şeyim yok. Rabbimin ayetleri var yeter ve Rabbimin cehennemi yeter. Adil ve Kahhar olan Rabbimizin görmesi ve bilmesi her şeye yeter.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.