Hasan YILMAZ
Gereksiz Merak Zamansız Çıkış İnsanı Mahcup Eder
Tatil sürecinin bitmesiyle birlikte yeni bir sürece girdik. Bu süreç kimi öğrenci için temel alma vesilesiyken kimisi için iyi bir üniversiteye girme fırsatıdır. Üniversite sayısının artması, düşük puanlarla üniversiteye yerleşme imkânı herkesin üniversiteye girme olasılığını artırmıştır.
Bu süreçte duyarlı her insanın eğitim noktasındaki yorum yapma eğilimi, sınava hazırlanan öğrencileri ciddi şekilde etkilemektedir. Bu ayda duyguların yüksek olması; her söylenene inanma ihtiyacını doğurmuştur. Düşüncelerin netlik kazanması gereken bu ayda farkında olmadan yazacağımız reçeteler şimdiye kadar yapılan çalışmaları heba edebilir. İstikrarın devam etmesi gereken bu ayda, öğrencilerin ders çalışma yöntemini bir kenara bırakarak süreci sorularla ya da eksik bilgilerle tamamlamaya çalışmaları en büyük hata olsa gerek.
Nasıl mı? Filan okulun öğretmenleri şöyle demiş, dün bir program izledim; uzmanın biri şöyle diyordu. ''Bizim bir akraba var, bir kurumda müdür, gel sana ders anlatayım soru kaçırmazsın'' diyor. Hocam doğru mu söylüyor, ne diyorsun hocam, yanına gitsem mi? Gibi muğlak sorular…
Yıl boyunca ders çalışmadan sürekli sorular sorarak kendini unutturan öğrenciler bu tür hastalıklarını yakın çevrelerine bulaştırarak birçok arkadaşın ders çalışmasını engellemekte. Bunu daha da ilerleten öğrencilerin kendilerini sürekli psikolojik bunalımda göstermesi ya da her beyaz önlüklüden reçete beklemeleri toplumsal bir sorunun işaretidir.
Bu anlayışa sahip insanların genel karakterine baktığımızda okumadan, araştırmadan yani bir gayret sarf etmeden başkasını etkin olarak dinlemek isterler, bu etkin dinleyici grubun değer anlayışları da bu yöndedir. Kutsal kitabımızı daha önce bitirdikleri için ‘'ramazanda cüzlerini ‘'kendileri okumaz başkası okuyup kendileri dinler.
Anlatılanlara göre tanınmış âlimlerden biri arkadaşlarını ziyarete gider. Ziyaret esnasında genç kitle nur yüzlü âlimden kendilerine sohbet etmelerini ister. Tercümanı da; '' Seyda bu gençler sizden nasihat etmelerini rica ediyorlar. ''Seyda da güzel bir düşünce; ben Türkçe bilmiyorum, onlar da Kürtçe, nasıl olacak bu iş? Tercüman da gençlere durumu izah edince gençler'' Olsun çok nurlu bir seyda bize konuşsun inşaallah bir şeyler anlarız demişler.''
Durum seydaya bildirilince seyda da gençleri kırmamış sözüne besmeleyle başlamış. Kürtçe, değerli kardeşlerim: konumuz cemaat demiş başlamış cemaat nedir? Tarihi gelişim içinde cemaat, cemaatın dindeki yerini ele alıp epey bir konuşmuş. Konuyu bitirdikten sonra tercümanına inşaallah faydalı olduk bir şeyler anlamışlardır. Tercümanda gençlere Seydamız inşallah faydalı oldu, bir şeyler anladınız. Gençler ‘'Evet evet anladık, herşeyi anladık. Fakat Konya cemaati neydi, onu anlayamadık Hocam?''
Durum Seydaya bildirilince, seyda başta Kürtçe, konumuz cemaat demişti ya demek onlar Konya cemaati olarak anlamışlar. Seyda kendi kendine saatlerce konuştum demek bunlar beni anlamamış hayırlısı olsun demiş. Şunu iyi bilelim ki gereksiz merakımız, zamansız çıkışlar insanı her zaman mahcup eder.
Ne gibi? Başımdan geçen bir meseleyle bitireyim. Liseli yıllarımda eczanede çalışıyordum. Reçete kontrolünden sonra bazen eksiklikler oluyordu. Bu eksiklikleri doktora götürüp paraf yapıyordum. Yine bir gün gittiğimde bir arkadaş içeri girdi. Rahatsızlığıyla birlikte iyi gelen ilaçları doktora emir vaki söyleyince doktor da nazikçe tanıdık birisine, bak kardeş bunu unutma; hakemin, hâkimin, hekimin kararına müdahale edilmez.
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.