"Gezi Parkı olayları sadece bir kıvılcım"
Taksim'deki Gezi Parkı olaylarının sadece bir kıvılcım olduğunu söyleyen Doğruhaber Gazetesi yazarlarından Hasan Sabaz ile Av. Emin Güneş, olayın perde arkasında yaşanan senaryolara dikkat çekti.
VAN - Van'da yayın yapan Serhad FM'in hafta ertesi programında bu hafta Taksim'de baş gösteren Gezi Parkı olaylarının arkasında yatan nedenler ve hükümetin bu konuda yapması gerekenler ele alındı.
Sunucuculuğunu İlke Haber Ajansı (İLKHA) Van Bölge Temsilcisi Fikret Özkan'ın yaptığı programa telefonla bağlanan Doğruhaber Gazetesi yazarlarından Hasan Sabaz ve Av. Emin Güneş, Gezi Parkı olaylarının sadece bir kıvılcım niteliğinde olduğunu söyleyerek, yaşanan olayların öncesine ve perde arkasındaki senaryolara dikkat çekti.
Yaşanan olaylarda provokasyonların yaşandığını söyleyen Hasan Sabaz, Gezi Parkı olaylarının bir başlangıç olmadığını, daha önceden buna yönelik toplumsal bir hareket çabasının ortada olduğunu belirtti.
Gezi parkı olaylarının sadece bir kıvılcım olarak değerlendiren Sabaz, olayların arkasındaki ekonomik çıkarlara dikkat çekti. Sabaz, "Takip edildiyse, işin içinde ciddi bir şekilde Koç'un ismi geçiyor. Sermaye anlamında. Borsayla ilgili, faiz lobisi adı altında şeyler geçiyor. Bunlar basit meseleler değil. İlahları ve her şeyi para olan insanlar bunlar. Böyle bir ortamda diğer sermaye ortakları ile Amerika'da, batıda olan ortakları ile bir şeye karar vermişlerse, bunu yürürlüğe koymuşlardır. Nitekim Amerika'dan gelen açıklama şaşkınlık verici. O kadar keskin bir şekilde göstericilerden yana olduğunu, hükümete karşı olduğunu ilan etti ki, ben sanıyorum onlar da oyuna geldi. Sosyal medya üzerinden bir nevi Türkiye'de, 'Bir tahrir olayı oluştu. Halk devrime doğru gidiyor. Hükümet devrilmeye gidiyor. Diktatör kaçıyor' şeklinde bir algı oluştu" dedi.
"Hükümete bir mesaj verilmek istendi"
Gezi parkı olaylarıyla hükümete bir mesaj verilmeye çalışıldığını aktaran Sabaz, "Sınırlarda veya Filistin meselesinde bir şey gösteren hükümete bir mesaj da olabilir. Hükümetin bu işte geri adım attığını düşünmüyorum. Geri adım atıldı intibasını versin diye başkan vekiline bazı açıklamalar yaptırıldı. Ancak seçilen kelimeler yine dikkatliydi, özenliydi. Başbakanın uçaktan indikten sonra yaptığı açıklama hiç de geri adım atmadığı yönünde bir intiba verdi" ifadelerini kullandı.
Camiye yapılan saldırı…
Dolmabahçe'deki Bezmi Alem Valide Sultan Camisi'ne yapılan ahlaksızca saldırılara ve içlerinde İhsan Eliaçık'ın da bulunduğu antikapitalistlerin eylemcilere verdiği desteğe de değinen Sabaz, "Camiye yapılan o alçakça saldırıyı tarif etmek insanı acıtıyor. İnsan, görüntülere bakmaya bile tahammül edemiyor. Bunun iyice sorgulanması gerekiyor. Bu insanların camiye karşı böyle bir tutum içerisine girebiliyorlar. Ama aynı bölgede Yahudi ve Hristiyanlara ait mabetlerle aynı tavır içerisinde bulunmazlar. Bilinçli bir saldırı var. İçlerindeki kinin dışarıya yansımasıdır" dedi.
"Eliaçık, İslam kültürüne değer veren bir adam değil"
Antikapitalist olarak geçinenlere de değinen Sabaz, "Namaza İslami ritüel diyen antikapitalistler bu gösteri sırasında sadece bir fon olarak durdular. Onun dışında herhangi bir şeyleri yoktu. Fikir anlamında da bir birlerinden çok da farklı değiller. Normal vakitlerde namaz kılmayan insanlar böyle bir yerde, 'Müslümanlar da bu işe destek veriyor' diye topluca namaz kılma gibi bir gariplikleri var bunların. Eliaçık'ın nasıl bir dinsel yapıya sahip olduğu, nasıl bir ideolojik şeyden beslendiği yazılarına bakılarak anlaşılabilir. İslam kültürüne çok fazla değer veren bir adam değil. O açıdan tutumlarının çok fazla kaale alınmasını doğru bulmuyorum. İslami camialar içerisinde camiye yapılan saldırıların tartışılması gerekiyordu. Maalesef bu olmadı" şeklinde konuştu.
Olayların bir ağaç meselesinden çıkarıldığını söyleyen avukat Emin Güneş ise, 90 yıllarda yakılan ormanlara hiç kimsenin ses çıkarmadığına dikkat çekti.
"Derin devlet el değiştirme eğiliminde"
Gezi Parkı olaylarıyla hükümetin pazarlığa zorlandığını işaret eden Güneş, olayların arkasındaki dış güçlere değindi. Güneş, "Ak parti hükümeti ile birlikte bu 10 yıllık süre içerisinde şöyle bir kanaat oluştu: 'Biz derin devleti bitirdik' Fakat görülen o ki derin devlet el değiştirme eğiliminde. Birileri onu yıkıp yine batının desteğiyle Amerikan destekli, onun yerine hükümete bir takım dayatmalarda bulunmak istedi. 'Halk size oy versin, siz iktidara gelin, ama halkın iradesine değil bizim irademize uygun davranın' Bu iradenin arkasındaki güç de Siyonizm'dir. Amerika ile İsrail arasında fark yoktur. Siyonist güçler, masonlar bu ülkede daima derin güçleri ellerinde bulundurma istemişlerdir. Emre Uslu ve diğerleri bir merkezi temsil ediyorlar. Emniyetin içinde bir odak var" ifadelerin kullandı.
"Hükümet bu polisleri deşifre etmek zorundadır"
Olayların önce barışçıl gösteriler şeklinde başladığını, ancak derin yapılanma içindeki emniyet güçlerinin fitili ateşlediğini söyleyen Güneş, "Siz, yatağını çimleri üzerine atmış birinin yatağını ateşe verirseniz, bu ateşe körükle gitmektir. En sert düşmanıyla tokalaşmaya giden hükümetin böyle basit bir gösteriyi alevlendirmesi hükümetin politikası değil. Bunlar alandaki insanların evine dönmemesi için hâlen elinden geleni yapıyorlar. Haberlere yansıdı. Eli sopalı insanlar polisle birlikte göstericileri dövüyorlar. Bunların polis olduğu tespit edildi. Polisin böyle bir görevi var mı? Yok. Sivil polise böyle bir yetki verilmemiş. Ayrıca orada müdahale eden insanların kendi kasklarındaki numaraları gizlemesi çok açık bir provokasyonun göstergesidir. Başbakanın veya yetkililerin 'Buradaki masum eylemcilerin içinde provokatörler var' sözü ne kadar doğru ise, polisin içinde de en az onlar kadar suçlu provokatörler var. Hükümet bu polisleri deşifre etmek zorundadır. Bunları soruşturup halka açık bir şekilde, 'Şu kadar polise şu kadar ceza verildi. Şu kadar kişi emniyetteki görevinden alındı' demeli" diye konuştu. (Fırat Arslan-İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.