Görmez, Filistin’de Kudüs Konferansında konuştu
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Kudüs ve Gazze temaslarının ardından Batı Şeria’ya geçerek, ‘6. Uluslararası Kudüs Konferansına katılarak bir konuşma yaptı.
Filistin’in Beytüllahim kentinde gerçekleşen konferansın açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Kudüs’ün Müslümanların inancının ve imanının bir parçası olduğunu vurgulayarak, Mescid-i Aksa ve Beytu’l Makdis meselesinin, Risaletin onuncu yılından Kıyamet Günü’ne kadar Müslüman ümmetinin meselesi olduğunu kaydetti.
Filistin Başbakanı Rami Hamdallah’ın ve Filistin Din İşleri ve Evkaf Bakanı Yusuf Edais’in de katıldığı toplantıda Mısır, Ürdün, Lübnan, Fas gibi ülkeler Din İşleri ve Evkaf Bakanlığı seviyesinde katıldı.
“Kudüs, Müslümanların imanının ve inancının bir parçasıdır”
Bugün Müslümanların Kudüs’ün Yahudileştirilmesiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Başkan Görmez, toplantıda yaptığı konuşmada, “İsra ve Mîraç, zamansal ve mekansal olarak Mekke’de ve Medine’de geçen Nebevî dâvet aşamaları arasında bir yükseliş ve yücelik aşamasıdır. İsra, yeryüzünde, inancında Mescid-i Haram ile Mescid-i Aksa’yı birbirine bağlayan Müslüman bir ümmetin doğuşunun ilanı açısından bir yükseliştir. Bu nedenle Aksa ve Beytu’l Makdis meselesi, Risaletin onuncu yılından Kıyamet Günü’ne kadar Müslüman ümmetinin meselesi olmuştur ve olacaktır. Bugün Müslümanlar, Kudüs’ün Yahudileştirilmesiyle ve Kudüs hakkındaki Kur’anî-İslamî inanç ile çatışan büyük bir meydan okumayla karşı karşıyadır. Kudüs, Müslümanların imanının ve inancının bir parçasıdır.” ifadelerini kullandı.
“Kudüs meselesi, sadece Filistinlilere, Araplara veya Türklere has bir mesele değildir. Bilakis tüm İslam ümmetinin meselesidir.”
Konuşmasında “Dört yüz yılı aşkın bir süre boyunca devam eden Osmanlı dönemi ve önceki İslami asırlar boyunca, Yahudi olsun, Hristiyan olsun, Kudüs halkı arasında barış içinde bir arada yaşama hakları korunmuştur.”diyen Görmez, “Ancak bu durum, İsrailli işgalcilerin Kudüs için asla umursamadığı ve bu amaçla hiçbir şey yapmadığı bir husustur. İşgalciler, Kudüs’ün ebedi başkenti olduğunu iddia etmekte ve devletin Yahudiliğini barış için bir şart haline getirmektedir. Böylelikle barış için çalışmaktan beri durmaktadır. Peki, Müslümanların haklarını ve inançlarını çiğneyerek barışın sağlanması mümkün mü? İsrailliler, Kudüs’ün İslam ümmetinin, ülkelerinin ve halklarının inancı olduğunu, bunun dini bir inanç ve sorumluluk gerektiren bir ibadet olduğunu kavramalıdırlar. Hiçbir devlet başkanı yahut kral yahut bakan, onun tek bir karışından dahi asla vazgeçme hakkına sahip değildir. İşgalciler tarafından sürdürülen tüm bu saldırılar, gerçekte Müslümanların inançlarına yönelik bir saldırıdır. Kudüs meselesi, sadece Filistinlilere, Araplara veya Türklere has bir mesele değildir. Bilakis tüm İslam ümmetinin meselesidir.” sözlerine yer verdi. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.