Ortadoğu'da bir güç var. Bir türlü "dirsek temas aralığı hizaya geel"-meyen, ayar almayan; hep ceza kesildiği halde “Beyazların Yasaları”nın iflahını kesen bir garip güç.

Hep hedef oldu, fincancı katırlarını ürküttü, sık sık da bunlardan şiddet gördü bu güç.

Bu güç; Mekke Cahiliyesinin zulüm ve çirkef dolu ortamına bulaşmamak, buna çare üretmek için Nur Mağarasına çekilen Yetim Peygamberin gücüdür. Kaynağı ilahi bir güç! Meleklerin Bedirlerde gösterdiği bir güç. Aynı güç; peygamberler ve zorbaların  diyarı olan Ortadoğu ve civarında Adem (a)'dan günümüze hep duyulmuş.

Ortadoğu'nun masumiyetinden beslenen bu güç, günümüzde yine "tarihteki tekerrürlerinden" bilmem kaçıncısını yaşıyor. Haksızlık, yine hakka boyun eğdirmeye çalışıyor. Yine haklıya, ceza kesiliyor, yine zulüm gücünü ve teknolojisini hukuksuzluk adına konuşturuyor.

Halk; emperyalizmin yerli işbirlikçilerine karşı zulme karşı "yeter" dedi. En doğal haklarını istedi. Bu masum istek şimdi en ağır şekilde cezalandırıyor. Ben kendi adıma; savaş meydanlarında "mazlumun hakkı" için savaşan bir güç bulamıyorum.

En haklı gerekçelerle görüntü veren güç dahi; silahını, teknolojisini; savaş meydanında aldığı kelle sayısını göstererek sonuca varmaya çalışıyor.

Kusura kalmasınlar; hiç kimse beni "insanlık onuru ve ortak aklının" yani Hakk'ın kanunlarına göre beni ikna etmiş değil. Tümü kendi kutsalları, hassasları adına savaşıyor.

Sykes Picot anlaşmasının mimarları, öyle stratejik hudutlar çizmişler ki; bu sınırlarda yaşayan hiç bir devlet veya millet, istese dahi barışa huzura hizmet edemiyor.

En mü'min çevreler, yine kardeş katili olmak zorunda kalıyor. Çünkü katil veya gasıp olmaması için bir iman veya izanı yok.

En antiemperyalist devlet dahi bir emperyalist ile uzlaşmak zorunda, buna da mecbur.

Bölgemizde hiç kimse kendisi olarak yaşayıp davranamıyor.

Ortadoğu' nun gerçeği Kur'an ve vahidir; insaf, kalp ve vicdandır ki bunun da en büyük düşmanı mevcut statükolar ve dayatma rejimlerdir.

Halka rağmen var oldukları için varlık savaşı veriyorlar

İstikrar için halka teslim olmaları şarttır ama bu da şimdilik zor.   Yerlilerin kendilerini kovacağı günün korkusuyla kan döküyor; yürekler yakıyorlar.     

Nesrun minallah ve fethun karib! Başaramayacaklar vesselam.