Mirali YILDIRIM
Gündemi Savaş Olan Bilincin Kaderi
Emperyalizme teslimiyetle geçen 20. Yüzyılımızın ikinci çeyreğinde, emperyalizm ve paralellerine karşı itiraz etmeyi öğrendik. Bunun sonucunda, emperyalizmin Yerli işbirlikçilerinden, kimi mevzilerimizi de geri kazandık denebilir.
Türkiye’de, Osmanlı ve Saideyn Mirası olan Rahmetli Erbakan’ın şahsındaki diriliş; Hint kıtasında Cemaat-i İslami; Mısır’da İhvan hareketi; Kuzey Afrika’daki İslami yapılar.. bu itirazın ürünüydü.
Filistin’in Kudüs ve Aksa Mektebi; Afgan Cihadı ve İran’daki İslam İnkılabıyla da aynı seküler statükolara karşı itirazın ötesine geçildi, mevziler kazanıldı. Bunların her biri kendi içinde ve ümmet nezdinde önemliydi; önemli kazanımları oldu. Vakıa şu ki; an itibarıyla bu kazanımların yetmediğini hatta kendi ekseninde sıkıntılar yaşadığını; “yorgunluk, kafa karışıklığı ve acı içinde” seyrediyoruz.
Neden?
Bir kere topyekûn savaştayız. Savaş; orantısız imkânlarla “cephede ve cephe gerisinde” veriliyor.
Cephedeki savaşta kullandığımız silahlar; karşı cephenin ürettiği silahlar veya bunların taklitleri.
Cephe gerisindeki savaş; kültür ve değerler üzerinden yürüyor ki kültür ve değerlerimiz, “Öz yurdunda garip, öz yurdunda parya!”(NFK). Cephede kurşun sıktığımız zihniyetin kültürü, içerde öz kültürümüze kurşun sıkıyor; hayatın dışına itiyor. Cephelerde, orantısız güçleri şaşırtan vatan evlatları, cephe gerisinde sunulan seküler-modernist kültürle mücadelede silik kalıyor. Ahmed Arif’in 33 Kurşun’u aynen de budur.
“Yiğitlik inkar gelinmez
Tek'e - tek döğüşte yenilmediler
Bin yıllardan bu yan, bura uşağı /…
Bu gözler, bir kere bile faka basmadı
Çığ bekleyen boğazların kıyametini
Karlı, yumuşacık hıyanetini
Uçurumların, /Önceden bilen gözleri...
Çaresiz/ Vurulacaktı..
Vurulmuşum /Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz.. /Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız /…”
Sosyal medyanın neredeyse tamamı, seküler emperyalistlerin egemenliğinde. Ümmetin herhangi bir diyarı veya iş sahası, bu medyadan beklemediği bir yer ve zamanda bir sansür veya dışlama yiyebilir. Çünkü aynı zihniyetlerin; dünyayı ve gündemi dizayn etme gibi bir hedefleri de var.
Bu gün “fuhşiyat; facebook, twitter, whatsApp; TikTok..” gibi sosyal medyanın gücünü küçümseyebilir miyiz? Çaresiziz. Modernizmin bu İntikam Tugayları; İslam coğrafyasında, “Amentü’ye inanan -Yezid’i sevmeyen ama Hüseyn’i de tanımayan- bir nesil türüyor!
Umudumuz, küçülen dünyada; Hakk’a, insanlığın ortak malı olan bilime ulaşmalarında bir manisi kalmayan gençliğimizdir ki bu da halka rağmen dayatılan iktidarlar tarafından tehdit olarak görülüyor.
Hülasa uzun zamandır Batı; maddi ve manevi hücumdadır. Bizler sadece savunmaya çalışıyoruz. Bizler, saldırıda kullanılan araç ve silahları elde etmeden şer cephesi, daha üst tecrübeleri, daha mükemmel silahları savaş alanına sürüyor. Yani bir türlü öne geçemiyoruz.
Takip güzeldir ama bir yere kadar. Takip da olsa savaşalım ama “derin düşünmeye, korkularımızla, kadim red/inkârlarımızla yüzleşmeye” de zaman ayıralım..
Emperyalizm, düşünmemizi engellemek için bizi sürekli dayattığı sunî gündemlerle, iç ve dış savaşlarla uğraştırıyor. Bu yüzden de düşünmeye, projeler üretmeye zamanımız olmuyor. Ciğerimizi yakıyorlar… bir su serpmek için biz de düşman mevzilerinin üzerine atılıyoruz ama daha çok yanıyoruz. Çünkü ayağımıza sıkıyoruz...
Halihazırda, “beka meselesi” dediği bir emeli veya muazzam bir zafere ermek üzere olan her hangi bir İslam ülkesi üzerinde atom bombasını deneyebilecek bir devlet olabilir mi? El-cevap: Olur! Milyonları katleden Haçlı -maazallah- pekala yapar!
“Bu gün Amerika veya Rusya; her hangi bir İslam toprağını işgal etse mani olabilecek bir Müslüman devlet var mı? Yoktur. O halde, tevhid ve savaştan başka bir şansımız yoktur.”(İ. Humeyni). İran’ın kulağı çınlasın(!?).
Savaşacağız ama kendimizle değil. Tefrikayla, cehaletle, haremimize giren Haçlı Haramiler ve bunların paralelleriyle! İnsanımıza; “hikmetle, güzel sözle..” muhatap olacağız.
50 milyonluk Kürt halkının hukukunu, azınlığa hitap eden terör örgütleriyle anıp Haçlı istihbaratlarına; kendini arayan Azerbaycan’ı, Ermeni’nin olmayan insafına terk etmeyeceğiz. Kendini arayan ve ümmetin umudu olmaya aday Türkiye’yi, Kemalizm’in hatırına yargısız infaz edip ayrışmayacağız.
Bilincimizin kaderi; düşmanın sunduğu gündem ve savaşlarla çizilmekte! Bu yüzden tüketiyor ama üretemiyoruz. Konuşacağız ama kendi oluşturduğumuz yerli gündemimizle..
Vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.