Mehmet Zülfi TAN
Güvenlik çileye dönüşüyor
Pazartesi günü Diyarbakır'dan Konya'ya dönüyorum. Diyarbakır çıkışı güvenlik noktasında arama var. Olabilir dedik. Malum olağan hale gelen olağanüstü hal, güvenlik tedbirleri, vatandaşın huzuru…. Bütün kimlikler toplatılıyor. Tek tek bilgisayar ile araştırması yapılıyor. Ardından köpekler aramaya çıkıyor. Çocuklarda ve bayanlarda bir bağrışma, telaş, korku. Köpek gidip gidip geliyor. Bir de kendini bir silkelemesin mi? Pis de bir kokusu var! Aman Allah'ım tam bir çile.
Neyse ki kazasız belasız bu durumu atlatıyoruz.
Ardından 86 km. sonra Siverek'e varıyoruz. Siverek'te de aynı prosedür bir daha uygulanıyor. Allah'a şükür ki burada köpek yok.
Ardından Hilvan'a varıyoruz. Siverek'ten 42 km. ötede. Orda da aynı çileyi bir daha yaşıyoruz.
55 km. öteye Urfa'ya varıyoruz. Orda da aynı çileyi bir daha yaşıyoruz.
100 km. ötede Nizip var. Oraya da varıyoruz. Dinlenme tesisine girmeden bir daha aranıyoruz, kimlik kontrolü yapılıyor. Kimlikler alınıyor. Tek tek bilgisayardan kontrolü yapılıyor.
Arkadaş, biz güvenlik önlemlerine karşı değiliz. Halkın huzuru için elbette bunlar şart. Ama 271 km'de beş defa arama yapılmaz ki! Her 55 km'ye bir arama düşüyor. Her 55 km'de bir vatandaşı durdur. Bir memur içeri girsin “kimlikler lütfen” desin. Aşağı insin 20-30 dk. bekletsin. Şimdi bu güvenlik önlemi çileye dönüşmedi mi? Allah'tan G. Antep, Osmaniye ve Adana aramalarına da takılmadık. Yoksa bunlara da takılsaydık iş artık bir işkenceye dönüşürdü.
Bu memur arkadaşların birbirinden haberleri yok mu? Aynı araba neden her defasında bir daha, bir daha aranıyor? Hem Allah aşkına aranan bir insan şehirlerarası otobüse binip seyahat eder mi? Vatandaşa verilen eziyetten dolayı birilerinin ekmeğine yağ sürdüğünüzün farkında mısınız? Her aramalarınızdan sonra arkanızdan konuşulanları duyuyor musunuz?
Ben şunu da çok merak ediyorum! Acaba bu yol istatistikleri tutuluyor mu? Şimdiye kadar ne kadar suçlu bu yollarda bu şekilde aramalarla yakalanmış? Yani ürküttüğümüz kuş attığımız taşa değiyor mu? Hiç sanmıyorum!
Vatandaşın huzur ve güvenini sağlamak elbette hükümetin görevi. Ama adı üstünde huzur ve güveni sağlamak. Eğer sen yaptığın bu uygulamalar ile bu huzur ve güveni zedeliyorsan bunu gözden geçir. Bu işi daha güzel yap. İyi bir koordinasyon ve iş bölümü olsun. Vatandaşı çok rahatsız etmesin. Kendini vatandaşın yerine koy! 55 km'de bir durdurulup araman yapılsa nasıl tepki verirsin? Yolculuk yapmak zaten başlı başına bir eziyet. Bir de buna dakika başı arama da eklenince çile üstüne çile oluyor.
Alınan güvenlik önlemi, vatandaşın da huzuru düşünülerek alınmalıdır. Olaya sadece devlet ve güvenlik penceresinden bakarak bu meseleler çözülmez. Bütün işlerin mihenginde vatandaş olmalıdır. Yoksa vatandaşı kaybettikten sonra istediğin kadar güvenlik tedbiri al hepsi boş olur.
Bir yetkili acilen bu işe el atıp işi rayına koymalı. Yoksa yapılan bu uygulamalar vatandaşları çok rahatsız ediyor!
Devletin güvenliği ve vatandaşın huzuru birbiri ile çatıştırılmamalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.