Hadis İlminde Bir Otorite: İmam Buhari
Hadis ilminde otorite olmakla kalmamış, senet açısından da ilmi ehliyetini ortaya koyan, özellikle senet konusunda, ravi değerlendirmede temel bilim olan İlel ve Ricâl biliminde büyük bir deha olan İmam Buhari`yi rahmetle anıyoruz.
Hadis; Hz. Peygamber’in (SAV)’in olaylar ve sorunlar karşısında Müslümanları aydınlatma ve bazı Kur’an ayetlerini daha ayrıntılı biçimde tanımlayabilmek için Peygamberliği süresince yaptığı konuşmalar ve gerektiği durumda sahabeye söylediği açıklayıcı söz ve fiillerdir. Bu açıklamalar Müslümanlar açısından Kur’an’dan sonra İslam Dininin esaslarını tanımlamada yararlanılacak ikinci temel kaynaktır.
İslam’ın ilk yıllarında Kur’an ayetleri ile karışabilir endişesiyle hadisler toplanmadı. Ancak Kur’an cem edilip bu tehlike ortadan kalkınca Peygamber’in (SAV) söylediği sözler ve yaptığı fiilleri toplamak için çalışmalar yapıldı. İşte bu çalışmalardan en önemlisi, Kur’an’dan sonra ikinci kaynak olarak kabul edilen ve Sahih-i Buhârî olarak tanınan Camiu’s-Sahih’in derleyicisi İmam Buhârî’nin hayatını ele almaya çalışacağız.
Buhârî olarak tanınan Ebû Abdullah Muhammed b. İsmail el- Buhârî H. 194, M. 810 yılında Buhara’da dünyaya geldi. H. 256, M. 870 yılında Semerkant yakınlarındaki Hartenk köyünde hicri yıla göre 62, miladiye göre 60 yaşında vefat etti. Kaynaklar kendisinin Buhara’da 13 Şevval günü, miladi takvime göre 31 Ağustos’ta vefat ettiğini belirtmektedirler. Kısacası 31 ağustos; hicri aylara göre doğum günü, miladi aylara göre ise ölüm yıldönümüdür. Bu tevafuku sizlerle paylaşmak istedim.
Buhârî’nin doğum yeri olan Buhara, Batı Özbekistan’da Amuderya’nın doğusunda bir kenttir. İslam uygarlığının başlıca merkezlerindendir. Doğduğu yer münasebetiyle Buhârî olarak anılmıştır. Kendisinin Türk veya Fars olduğu hususu tartışmalıdır.
Buhârî’nin babası âlim bir kimse idi. Ancak erken yaşta vefat edince Buhârî kendisinden istifade edemedi. Fakat bıraktığı servet kendisinin ilmi tahsilâtında epey yardımcı oldu. Çünkü annesi kalan bu miras ile oğlunu okuttu. Ayrıca babasının Malik b. Enes ve Abdullah b. Mübarek’ten hadis dersleri aldığı ve vefat ettiğinde kitaplarının Buhârî’ye kaldığı belirtilmektedir.
Buhârî, on yaşlarında Buhara’lı bazı muhaddislerden hadis dersleri almaya başladı. Hocalarının yaptığı rivayet hatalarını düzelten Buhârî, bu zekâsıyla dikkatleri üzerine çekti. Bu arada annesi ve kardeşiyle Hacca gitti. Annesi ile kardeşi memleketlerine döndükleri halde kendisi Mekke’de kaldı. Buradaki muhaddislerden dersler alan Buhârî, bu amaçla ilim merkezlerini dolaşmaya başladı. Bağdat’ta Ahmed b. Hanbel’den, Basra’da Ebu Asım en-Nebi gibi âlimlerden, Belh’te Mekkî b. İbrahim, Kuteybe b. Said’ten, Dımeşk’te Ebu Müshir’den hadis dersleri aldı.
16 yıllık seyahatinden sonra H. 226’da, 32 yaşında memleketine döndü. Kendisi 1800 hocadan hadis dinlemiştir. Öğrencilerinin sayısı bir hayli fazladır. 90.000 kişinin kendisinden hadis rivayet ettiği bildirilmektedir. Çeşitli şehirlerde verdiği toplu derslerde 20.000 kişinin kendisini dinlediği rivayet edilir. Önemli öğrencilerinden Müslim, Tırmizi, Ebû Hatim Râzî, İbrahim b. Ma’kıl Nesefî, İbni Davud, Firabrî, Nesai ve İbni Hüzeyme’yi sayabiliriz.
Buhârî’nin en önemli özelliklerinden birisi hadis-i şeriflerin ravilerini çok incelemesi idi. Dinin emirlerine uymayan, edeplerini gözetmeyen, ahlaklarında kusur bulunan kişilerin rivayet ettiği hadisleri almazdı. Hadislerin metnini ezberlediği gibi, hadisi rivayet eden zatların künyesini, doğum-ölüm tarihlerini, ahlakını, yaşayışını, kimden rivayette bulunduğunu, o raviden başka kimlerin hadis aldığını öğrenirdi. Bir kimse hadis rivayetinde ve ravilerin senedinde hataya düşse, hemen İmam Buhârî’yi bulurdu.
İbni Huzeyme, onun hakkında; “Bu gök kubbenin altında Resulullah (SAV) efendimizin hadislerini İmam Buhârî’den daha iyi bilen ve daha fazla ezberleyen kimseye rastlamadım.” demiştir. Bu hususta kendisi ile ilgili kaynaklarda anlatılan bir anekdot vardır: “İmam Buhârî Bağdat’a geldiğinde, buradaki hadis âlimlerinden çoğu toplanıp, İmam Buhârî’yi imtihân etmek istediler. Yüz tane hadis metin (Peygamber efendimizin mübarek sözleri) ve senet (bir hadis nakleden zatların isim silsilesi) kısımlarının yerlerini değiştirdiler. Bu şekilde değiştirdikleri hadîs-i şerîflerden, her bir kişiye on hadis vererek, on kişiyi İmam Buhârî’ye gönderdiler. Bu kimseler, İmam Buhârî’nin bulunduğu meclise gelip, her birisi yanlarında bulunan hadîs-i şerîfleri okuyup; “Bu hadisi biliyor musunuz?” diye sordular. Buhârî “Bu söylediğiniz şekilde bir hadis bilmiyorum” dedi. On kişi, onar hadîs-i şerîfi okuyup bitirdikleri zaman, İmam Buhârî birinci kimseye dönüp; “Senin okuduğun birinci hadisin metni böyle, isnadı da şöyledir diyerek, onların okudukları sıra ile birden yüze kadar hadîs-i şerîfleri, senet ve metinlerini doğru olarak okudu. Bunun üzerine oradakilerin hepsi, Buhârî’nin hafızasının kuvvetliliğini, hadis ilmindeki yüksekliğini anlayıp kabul ettiler.
İmam Buhârî, keskin bir zekâ ve ezberleme yeteneğine sahipti. Herhangi bir şeyi ezberlemesi için ona bir defa bakması veya bir defa dinlemesi yeterliydi. Bu anlamda binlerce hadis ezberlemişti. Bununla ilgili Haşid bin İsmail şöyle anlatır: “Buhârî, işittiklerini küçük yaşına rağmen yazmıyordu, ama ezberliyordu. Basra’da bizimle beraber hadis âlimlerini dolaşırdı, biz yazardık, fakat o yazmazdı. Biz ona yazmamasının sebebini sorar dururduk. Aradan on altı gün geçmişti ki bize; “Yazdıklarınızı getirip gösterin bakalım” dedi. Ona yazdıklarımızı getirdik. O da bizlere bunları ezberden okuyuverdi. O zaman hadis ilminde hiç kimsenin onu geçemeyeceğini anladık.”
İmam Buhârî hadis ilminde otorite olmakla kalmamış, senet açısından da ilmi ehliyetini ortaya koymuştur. Özellikle senet konusunda, ravi değerlendirmede temel bilim olan İlel ve Ricâl biliminde büyük bir deha idi. İmam Müslim, hadisteki illet konusunda bir problemi hemen çözüvermesi üzerine alnından öpmüş ve “Müsaade buyur ayaklarından da öpeyim” demiştir.
İmam Buhârî, ömrünün son yıllarında, Nişâbûr’a döndüğünde, ilimdeki üstünlüğünü bilenler etrafında toplanmıştı. İlim meclisine devam edenlerin çokluğu ve gördüğü itibar, bazı kimselerin kıskanmasına ve iyi olmayan tutum içine girmelerine yol açtı. Bundan dolayı Nişâbûr’dan ayrılıp, Buhâra’ya gitti. Buhâra’ya varınca Vali Hâlid bin Ahmed, İmam Buhârî’ye haber gönderip, eserlerini alıp, yanına gelmesini, onları bizzat kendisinden dinlemek istediğini bildirdi. Ayrıca kendi çocukları için hadis dersi vermesini istedi. Bunun üzerine İmam Buhârî; “Ben ilmi, emîrin kapısına götürüp zelil etmem. Eğer ilmi istiyorsan, mescitte yahut evimdeki ilim meclisinde hazır bulun”dedi. Çocukları için özel ders vermesini istemesine karşı da: “Ben, bir kısım kimseleri hadis dersinden men edip, birkaç kişiye ders veremem”dedi. Bunun üzerine vali, İmâm’ın Buhârâ’dan çıkması emrini verdi
İmam Buhârî hazretlerinin Buhâra’dan çıkış haberi üzerine, Semerkantlılar kendisini davet ettiler. Giderken yolda Semerkantlı bir topluluğun kendisini isteyip, bir kısmının istemediği haberini alınca, Hartenk’de akrabalarının yanında kaldı. İnsanların bu hâlinden kalbi daraldı ve canı sıkıldı. Teheccüd namazından sonra ellerini açıp, “Yâ Rabbî! Yeryüzü bu genişlikle bana dar oldu. Beni tarafına al!” diye duâ etti. O ay, orada hastalandı ve Ramazan bayramı gecesi vefat etti.
İmam Buhârî, ilmi kariyeri ile pek çok eser kaleme aldı. Bu gün bilebildiğimiz kadarıyla kaynaklarda İmam Buhârî’ye ait olduğu bildirilen 32 eser vardır. Tabi kendisine ilim dünyasında mümtaz bir yer edinmesini sağlayan kitabı Camiu’s-Sahih’tir. Bu eser yalnızca sahih hadisleri toplamak için yapılan ilk çalışmadır. Kendisini böyle bir çalışmaya hocası İshak b. Râhûye’nin isteği yöneltti. Kitabını 100.000 hadis içerisinden hazırlamıştır. Hayli titiz bir çalışma neticesinde 16 yıl sonra eser oluşturuldu.
Çok çeşitli konuları ele alan çalışmalara el-Câmî adı verilmiştir. İmam Buhârî’nin bu çalışması da Câmî türüdür. Sahih-i Buhârî olarak tanınan Camiu’s-Sahih’te, İbni Salâh’a göre tekrarlarla birlikte 7275 hadis, tekrarsız 4000 hadis vardır. İbni Hacer’e göre 7397 hadis vardır. Muhammed Fuâd Abdülbakî’nin tespitine göre tekrarlı muttasıl 7563 hadis vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.