Hüseyin KAYA
Hainler hadim postunda
HAİNLER HADİM POSTUNDA
ABD ile Bahreyn tarafından “Yüzyılın anlaşması” olarak nitelenen ihanet belgesinin görüşülmesi için bir çalıştay düzenleniyor. Bu kapsamda birçok kişiye davetiye gönderilmiş.
Körfez ülkelerinin çoğunun iştirak ettiği bu çalıştay’a Filistinliler tepki gösteriyor.
Filistin 1948 İslami Hareketi Başkan Yardımcısı Şeyh Kemal Hatip, bu işin içinde olanlara ve özellikle de Suudi’ye çok sert sözler sarf etti: “Siz Haremeyn-i Şerifeyn’in hizmetkarı değil hainlerisiniz.” (Suudiler kendilerine “hadimü’l harameyn” yani İki haram bölgenin hizmetkarı, diyorlar.)
Filistinli iş adamı Abid el Kerim Aşur, aldığı davetiyeye cevap verdi: 'Filistin'i bir avuç dolara satıyorsunuz.'
Tepki anlaşılır bir şey de ifade çok da yerine oturmamış.
Ortada Filistin’i satmak diye bir şey yok! O iş çok önceden yapıldı zaten.
Suudi’nin, BAE’nin, Bahreyn’in prensleri kendi kişiliklerini, değerlerini, geleceklerini Amerika ve israil’e satmaya başlamışlar.
SURİYE’DE NE GÖRÜYORSUN?
Ahmet Davutoğlu, bir iftarda konuşmuş:
"Beni son dönemde, bir ilim adamı, bir devlet adamı olarak ama en fazla da bu ülkeye aşkla bağlı bir vatandaş olarak en çok kaygılandıran hususlardan bir tanesi de ortak referanslarımızı kaybetmiş olmamızdır. Bir toplumu bir arada tutan temel unsur ortak referansların mevcudiyetidir. Hepimizin mahallelerimizden çıkmamız lazım. Gittikçe kendi mahallesine sığınan topluluklar, bir nesil sonra parçalanırlar. Ben bunu Irak'ta gördüm. Bağdat'ta, Musul'da mahallelerin nasıl bölündüğünü gördüm. Bizim geleceğimizin en önemli teminatı son dönemde iyice içine kapanılan bu mahallelerimizden çıkmamızdır."
Doğrusu pek de akademik bir konuşma değil; ama yine de muğlak kısımlar var.
Mesela “ortak referanslar” ile ne kastediliyor, belli değil. Kimlerle ortak referans varmış?
Mesela HÜDA PAR, “Referansımız İslam’dır” diyor. Bu çok net bir şey öyle değil mi?
Bir de mahalle meselesi var.
Kendileri “1911 sınırlarına döneceğiz” diyen ve böylece tüm Arap dünyasında tepkiye neden olan bir siyasetçidir. İttihatçılık “yayılma” eğilimindedir; ama aynı zamanda 1. Dünya savaşıdır, Kafkasya’dır, Sarıkamış’tır, hüsrandır.
Bağdat ve Musul’da gördüklerini söylemiş eski başvekil.
Keşke bir de Suriye’de gördüklerinden söz etseydi. Çünkü biz artık Suriye’de bir şey göremiyoruz.
CHP’NİN ADAYI ÇOK ÖFKELİ
CHP’nin adayı İstanbul’da seçim yenileme kararı alındığından beri çok öfkeli.
Hele bir de “Yunan” meselesi gündeme geldiğinde iyice raydan çıkıyor.
31 mart sonrası seçimi kazandığı ilan edilince yunan medyası şöyle haberler yapmış.
"Pontus kökenleri taşıyan ve Yunanca konuşan Konstantinapolis'in yeni belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en güçlü olduğu ve kendi adayı Binali Yıldırım'ı desteklediği İstanbul'un fatihi oldu"
Buna neden tepki göstermediği sorulduğunda CHP adayı çok kızıyor.
Oysa hiç kızmasına gerek yok!
Yani Türkmüş, Kürtmüş, Rummuş, Çerkesmiş ne fark eder?
CHP’ye göre Türkiye Cumhuriyeti bir “Türk ulusal devleti”dir doğru; ama bu sorun değil ki…
CHP’liler yıllardır “Ne mutlu Türk olana değil, ne mutlu Türküm diyene” demiyor mu?
Hatta Binali Yıldırım “Benim de geçmişim Kürt” diyerek literatüre yeni bir tanım bile kazandırmıştı.
CHP’nin adayı da “Geçmişimde başka şeyler olsa da şimdi Türküm” diyebilir ve mesele hallolur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.