Abartmıyorum, 15 Temmuz direnişi gerçekten bir halk devrimiydi. Müslüman halkın devrimiydi. Cumhuriyet tarihinde böyle bir direniş, halkın ölümüne ülkenin her tarafında meydanlara dökülüp geleceğine, vatanına, dinine sahip çıkması kurtuluş savaşından bu yana ilkti.

Bu şerefli direnişin üzerinden tam iki yıl geçti. Ama o günlerin coşkulu hatırası hala bizleri heyecanlandırmaya devam ediyor. Müslüman Türkiye halkı o gün Türk'ü, Kürd'ü, Arap'ı ve diğer kavimleriyle omuz omuza korkusuzca ölüme koştu, bu temiz yurdu Haçlı sürülerine çiğnetmedi. Ve ne kadar kahraman bir halk olduğunu, yeri gelince dini için, namusu için, vatanı için tüm düvele karşı durabileceğini tüm şeytani güçlere gösterdi.

Bu aziz Millet, bu Müslüman Millet 15 Temmuz'da hiç kimsenin, özellikle darbeci alçakların hiç ummadıkları, beklemedikleri bir destan yazdı, bir devrim gerçekleştirdi.

Aradan geçen bu iki yılın ardından olanları daha sağduyulu değerlendirebiliriz. 15 Temmuz destanının, devriminin öncüleri, kahramanları kimlerdi? Zihinsel yapıları, ideolojik aidiyetleri nasıldı? O dehşetli günde kimler ölümüne meydanları doldurdu ve kimler evlerinde saklandı. Hain darbe girişiminin arkasında kimler vardı? Kimler halkın silahları, tankları ve uçaklarıyla halka ölüm kustu, bu katilleri kimler destekledi. Ve en önemlisi hala kimler darbecileri koruyor, kolluyor, besliyor, sahipleniyor…

Vicdan sahibi herkes bilir ki darbenin rengi laik idi. Laikliği tehlikede gören, Müslüman halkın ülkede giderek etkin olduğunu, ülke yönetiminin bağımsız politikalara yönelmeye başladığını hisseden, Türkiye'deki çıkarlarının elden gitmesi korkusuna kapılan Batı, özellikle Amerika ve israil bu darbeyi finanse etti. Darbenin Truva attı FETÖ bir CIA yapılanmasıydı. Kısacası darbenin sahibi, finansörü, destekçisi Amerika öncülüğündeki Batı idi. Darbenin Merkez Üssünün İncirlik olduğunu bilmeyen yok. O günlerde NATO darbeci generallerin koruma üssü gibi çalıştı.

Erdoğan'ın çağrısı üzerine sokağa dökülen milyonların, şehit ve gazi olanların büyük çoğunluğu dindar insanlardı, İslami camialara mensup kişilerdi. Bu insanlar, bu halk, ülkelerinin iç savaşa sürüklenip parçalanmasından, dini ve kültürel kazanımlarının, özgürlüklerinin ellerinden gitmesinden, Batı uşağı, laikçi, Sisi tipi bir yönetimin gelmesinden korktular. Haçlıların, Hıristiyanların, Batılıların kölesi olmaktan korktular.

15 Temmuz direnişinin rengi İslamiydi ve Batı karşıtı bir devrimdi. 15 Temmuz gecesi sabaha kadar meydanlarda ölümüne nöbet tutanlar dindar halktı. Darbeci askerlerin dışında asker yoktu meydanda. Batıcı, laik kesim ise CHP lideri de dâhil ya mağaza kuyruklarında ya da gizlendikleri evlerinde, klimalar karşısında televizyonlarda olayları takip etmekle meşguldüler. Madem öyle, bu devrimin saptırılmasına, çalınmasına, sahtekârlara mal edilmesine müsaade edilmemeli. Bu halk bu devrimi daha Müslümanca ve Özgürce yaşamak için gerçekleştirdiyse bu halkın istekleri dikkate alınmalı. Dini ve ahlaki değerlerin güçlendirilmesine çalışılmalı, halkın inancıyla barışık sivil bir anayasa hemen yapılmalı.

Ülkenin bağımsızlığına, halkın geleceğine kasteden, katil darbecilere her türlü desteği veren, meşru yönetimi devirip güzel vatanımızı işgal etmek, iç savaşa sürüklemek ve köleleştirip sömürge haline getirmek isteyen Batı ile Amerika ve NATO ile hiçbir şey olmamış gibi yaşamaktan vazgeçmeliyiz artık. Mukaddes direnişimizi Demokrasi ve benzeri kokuşmuş Batılı kavramlara mal etmekten vazgeçmeliyiz. Batı'dan, Amerika ve NATO'dan, israil ve dostlarından bize sadece zarar ve kötülük gelir. Onlarla ilişkilerimizi gözden geçirmeli, ülkemizdeki uzantılarını etkisiz hale getirmeli, fitneci ellerini kökünden kesmeliyiz.

Batı hayranı, Batı dostu, Amerika ve israil aşığı laikçilerin, Kemalistlerin FETÖ yapılanmasının yüzündeki sahte cemaat maskesini bahane edip 15 Temmuz devriminin gerçek sahipleri ve kahramanları olan İslami cemaatleri, dindarları üzmekten, onlara yönelik olumsuz algı oluşturmaktan da vazgeçmeliyiz. Devrimin gerçek sahiplerini küstürüp meydanı laikçilere bırakırsak, yarın olabilecek başka bir hain darbe karşısında meydana dökülecek kimseyi bulamayabiliriz.