Abdulhakim SONKAYA
Hayat maaşa dönüşürse artık bir yerde dank eder
Allah (c.c), “Her kim ki benim zikrimden yüz çevirirse maaşı ona dank eder.”(Taha:124) buyurur. Ayeti kerimede geçen “maişet” ve “dank” kelimeleri hayatın maaşa dönüşme riskine ve bunun “dank etmesine” dikkati çeker.
Maişet, hayattan farklıdır. Gece ve gündüzün toplamına “hayat” denilirken sadece gün içindeki yaşama “maişet” denilmektedir. Maişet; temel, asgari ve zorunlu bir yaşamı ifade eder. Maaş da bunu karşıladığı varsayılan ücrettir. İş(aslı iyş), maaş, işçi(aslı iyşçi), maişet, hepsi aynı köktendir. Buna göre maişetini kazanmak için bir maaş karşılığında gün içinde belirlenen işi gören kimseye “işçi” adı verilir. Burada dikkat edilirse bütün kavramlar ideal bir hayatı değil, asgari ve temel bir yaşam standardını ifade etmektedir.
Maişet, sadece gündüzün hareketine taalluk eder(Nebe:11). Gece maişete dâhil değildir. Çünkü gece varlığı örterek halkın hareketini durdurur(Nebe:10). Yani geceleyin maişete uygun değildir. Gece sükûnet, gündüz ise maişettir. İkisi birlikte hayattır. Bu nedenle gecenin sükûnetini değerlendirmeyen kimse hakiki manada hayat sahibi olamaz, sadece maişet sahibi olur. Günün maişetinin gaflete sebep olmaması için gecenin iyi değerlendirilmesi gerekir.
Ayette, “Hakkın zikrinden yüz çevirenin maişetinin dank edeceği” buyruluyor. Burada “maişetin dank etmesi” artık hayatın alarm veren bir noktaya gelmesi demektir. Hani dank etme, ayılma manasındadır. Ayetteki birinci anlamı “darlık ve daralma” anlamına gelir. Demek ki insan bazen genişlikte gaflete düşer. Sıkıntıyı hissetmez. Hakkın zikrinden Kurandan yüz çevirir. Bazı şeyler onun zihninde “dank etmez.” Bu nedenle maişeti daraltılmaya başlar ki zihninde dank etsin. Hatırlamaya başlasın. İlginçtir ayette geçen “zikir” ile Türkçedeki kullanımıyla “dank etme” arasında acayip bir bağlantı vardır. Çünkü zikir unutkanlığın zıddı olarak hatırlamayı ifade ederken, dank etme de ayılmayı ifade eder. Bu manada ikisi arasında fevkalade ilginç bir bağlantı vardır. Yani Allah (c.c) kendi zikrinden yüz çevirenlerin maişetini-maaşını daraltarak hayatlarının dank etmesini sağlıyor ki kendilerine gelsinler.
Allah’ın zikrinden yüz çevirenin zihni gaflete düşer. İşte Hak Teâlâ bunlara darlığı yaşatarak vaziyeti dank etmelerini murat buyurur. Burada mesaj ilk olarak işçilere değil evvela işverenleredir. İşçiler zaten maişetlerini kazanıyor. Onların maaşı var ve bu, ancak maişetlerini zar zor idame ettirmelerini sağlıyor. Yani onlar maişet olarak zaten çok bariz ve hissedilir bir genişlikte değildir. Dolayısıyla onlar için hayat zaten çoğu zaman dank etmektedir. Ama burada sorun, kendilerini genişlikte hissederek gaflete düşenleri ilgilendiriyor. Onlar için hayat, maişete dönüşerek daralmaya başlamıştır. Artık bunun kafalarına dank etmesi gerekir.
Elbette bazı memurların ve bazı bürokratların da aynı duruma düşmeleri kuvvetle muhtemeldir. Çünkü onlar da vazife ve salahiyetleri konusunda Allah’ın zikrini unutarak görev ve salahiyetlerinde ihmallerde bulunabilir, görevlerini kötüye kullanabilirler. Üst seviyeli memurlar hak ve adaleti unutarak gaflete düşebilir, düşük seviyeli memurlar da nasılsa devlete sırtlarını dayamış olmanın rahatlığıyla kendilerini garantide görerek faydasız meşguliyetler içinde olabilirler. Bütün bunlar maişetlerinin daralmasına, maaşlarının heba olmasına, maddi ve manevi sorunlar yaşamalarına sebep olabilir. Devlet vazifesi insanın, hele ki ahiret hesabı yapan kimsenin kendisini genişlikte hissedeceği bir yer değildir. Devlet kimseye hayat vermez, maaş verir. Maaş da ideal bir hayatı değil ancak maişeti temin eder. Bu nedenle rüşvet alan, görev ve yetkilerini kötüye kullanan, vazifenin fitnesine aldanan kimsenin maişeti daralacak bu da mutlaka ona dank edecektir. Çünkü hakkın sünneti budur. Zikretmeyene, gaflete düşene mutlaka dank eder.
Bir ülkede gündüz gibi gece de maişet vakti haline gelmişse o zaman hayat ortadan kalkar. Ülke, insan, toplum maişete ve maaşa mahkûm olur. Türkiye’de işçiler gündüzün maişetini kazanmaya çalışırken bazı işverenler, bazı bürokratlar geceyi maişet haline getirmiştir. Elbette bunun sonu maişet daralmasıdır. Bu da önce dank eder, sonra daha büyük felaketlere götürür.
Müslümanlar hayatın, tamamen maişete dönüşmemesinin teminatıdır. Fakat buna engel olacakları yerde kendileri buna alet olur, kendileri buna sebep olurlarsa bunun bedelini en ağır biçimde öderler.
Soma’daki maden faciası hayatın tamamen maişete dolayısıyla maaşa hapsolmaması konusunda ciddi bir uyarıdır. Bir “dank etme” olayıdır. Maişeti için mütevazı bir maaş karşılığında çalışan işçiler, geceyi maişete çevirme hevesinde olan patronlara feda edilemez. Birileri maişetini kazanmaya çalışırken birileri hayatını yaşıyorsa burada ciddi ve tehlikeli bir sorun vardır demektir ve bunun artık dank etmesi gerekirdi, nitekim de etmiştir.
Hayatını kaybeden İşçilere Allahtan rahmet diliyorum. Ailelerinin ve Ümmetin başı sağ olsun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.