Sadullah AYDIN
Haydi, Muhammedi Sevdaya!
Halk olarak, toplum olarak kendimizi değiştirmeye ihtiyacımız var. Önce biz değişmeliyiz. Erkek, kadın, genç, ihtiyar toparlanıp silkinmedikçe, özümüze dönmedikçe Allah bize yardım etmez. Kurtuluş arzularımız, özgürlük ve bağımsızlık hayallerimiz kursağımızda kalır. Söz, düşünce yaşama geçmedikçe sahibi için bir beyin egzersizi olmaktan öteye geçmez.
Tolum olarak İslam'la dirilmedikçe, hayatımızın hedefi Allah ve İslam olmadıkça ne kendimize yararımız dokunur ne de diğer mazlum, Mustazaf Müslüman halklara…
Her gün gece gündüz Batılılara, emperyalist zalimlere, onların içimizdeki işbirlikçilerine sövüp saysak da, feryad-u figanımız arşa yükselse de; boğazımız yırtılırcasına, “ Kahrolsun Amerika! Kahrolsun israil! Kahrolsun Rusya! Kahrolsun Avrupa!” diye bağırsak da düşmanlarımıza bir şey olmayacak, kahrolmayacaklar.
Önce içsel bir devrim gerçekleştirmeliyiz hayatımızda. Ruhi, manevi, ibadi, ahlaki, kültürel bir devrim… Sonra sıra diğerlerine gelir…
Kendimize bakalım bir. Toplumsal, ailevi, ticari, siyasi, hangi yönümüz İslami? Neyimiz İslam'la örtüşüyor? Çarşılarımızda, pazarlarımızda İslam'ın kokusu var mı? Evet, İslam'dan bahsediyoruz, hem de çok bahsediyoruz. Her birimiz birer âlim ve aydın adayı… İş konuşmaya gelince bizden iyi Müslüman olmaz… Ama hayatımız da böyle mi? Yaşayışımız, ahlakımız İslami mi, Muhammedi mi?
Mevcut iktidar, güç ve kudret elimize geçse de değişen bir şey olmayacak. Bu sefer biz zalimleşeceğiz. Laikçilerin yerine İslamcı etiketli bizler toplumu sömürmeye başlayacağız. Nefislerini terbiye etmemiş, Allah'la güçlü bir rabıtaya sahip olmayan, Ahirete endeksli bir yaşam felsefesini benimsememiş bir Müslüman elindeki iktidarı iyilik ve adalet yolunda nasıl kullanabilir?
Örneklerini görüyoruz işte! Ülkemiz de dâhil Müslüman halkların bu konudaki imtihanını ne kadar kötü verdiğini görüyoruz.
Gerçekten özümüze dönmek istiyorsak, İslami bir toplum inşa edip dünya ve ahiretimizi kurtarmak istiyorsak siyer üzerinde derin etütlere girmeliyiz. Peygamber ve dostlarının nasıl olup da otuz yıl gibi kısa bir süre içerisinde dünyanın o zamanki köklü uygarlıklara sahip iki süper devletini dize getirip Rabbani İslam uygarlığını geniş bir coğrafyaya hâkim kıldıkları meselesi üzerinde kafa yormalıyız…
Peygamber ve dostları ne yaptılar da birkaç yıl içinde büyük siyasi ve askeri devrimler gerçekleştirdiler? Cahil, bağnaz, zayıf, sömürge bir toplumdan dünyaya hükmeden idealist bir nesil inşa ettiler. İçsel devrimi gerçekleştirerek tabi ki! Önce nefislerinde devrim yaptılar. Her şeyleriyle Allah'a teslim oldular.
Peygamberi iyi anlamak ve okumak lazım… Peygamber Sevdalıları Platformunun her yıl Türkiye'nin yüzlerce yerinde düzenlediği Kutlu Doğum etkinliklerini ben siyeri anlama, peygambere yönelme anlamında iyi bir fırsat olarak görüyorum. Bu fırsatı değerlendirelim. Kurtuluşumuzun yolu Peygamber ve dostlarını anlamaktan geçer çünkü…
O halde içine girme lutfuna erdiğimiz bu kutlu doğum mevsimini iyi değerlendirelim. Bu ayı Peygamberi anlama, idrak etme ayına çevirelim. Zihinlerimiz Peygamberi anlamakla meşgul olsun, kalplerimiz Muhammedi sevdayla çarpsın. Kadınlarımıza, erkeklerimize, gençlerimize bu konuda ön ayak olalım. Boş tartışmalar, gereksiz siyasi sürtüşmeler, vakit israfından başka bir şey olmayan onlarca konu bari bu ay zihin ve kalplerimizde yer bulmasın…
Kurtuluşa, özgürlüğe, adalete, vahdete, uhuvvete, maddi ve manevi kalkınmaya, sevgi ve saygıya, güzel ahlaka, uyum ve hoşgörüye susamış Müslüman halkım, haydi Muhammedi sevdaya, Muhammed Aleyhisselamın aşkıyla meydanlarda coşmaya! Muhammedsiz bir yaşamı asla kabul etmeyeceğini tüm dünyaya haykırmaya… Haydi Bismillah!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.