"Helal gıda inanç sistemimizin başlangıcıdır"

"Helal gıda inanç sistemimizin başlangıcıdır"

Helal gıda tüketiminin insanı ve toplumu, ibadetten neslin devamına kadar her yönde etkilediğini vurgulayan İrfan Der Başkanı Ahmet Durgun "Helal gıda inanç sisteminin başlangıcıdır" dedi.

İZMİR - “Helal gıda insanların ana rahmine düşmesiyle başlıyor” diyen Ahmet Durgun bu konuda halkın bilinçli olması gerektiğini vurgulayarak konuyla alakalı yapılması gerekenleri anlattı.

 

Tüketilen gıdalara dikkat edilmesi gereken Durgun, “Ülkemizde üretilen, ithal edilen ürünlerin muhakkak kontrol altına alınması gerektiğine, bunların katkı maddelerinin denetlenmesini gerektiğine, varsa ülkemizde helal sertifikası noktasında desteklenmesi ve çalışmaların devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Helal dediğimiz zaman aklımıza sadece gıda gelmemesi lazım. Bu konuda ihtiyaç maddeleri, temizlik maddeleri, kozmetik ürünler, ilaç katkı maddeleri, ilaçlar ve kozmetik ürünler dediğimiz gibi hepsi bu kapsamda düşünülebilir. Bu konuda desteklenen bütün firmaların, STK’ların, insanla ilişkide bulunan bütün kuruluşların desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bununla ilgili temiz üretim başlangıç olması gerekmektedir. Her temiz üretilen helal olmuyor, buna dikkat etmek gerekiyor. Sağlıklı beslenmek gerekiyor, fakat her sağlıklı üretilen helal demek olmuyor. Bir gıda besleyici olabilir, fakat besleyici olsa dahi helal olmadığı zaman kullanılmaması lazım. Çünkü her ürün helal olmaz, bu bizim genel kaidemiz olma lazım. Bununla birlikte her ürün temizleyici değildir. Bu konuda helal ham maddeyle üretilen ürünlerin paketlemesinden, kullanılmasına kadar helal olmasına dikkat edilmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.

 

“İlaçlarda kullanılan kapsüller şüphelidir”

Her ilaç helal değildir diyen Durgun, “İlaçlarda kullanılan jelatin şüphelidir. Evet, her ilaç helal değildir. Sağlık bakanlığı ve ilaç firmalarıyla yapmış olduğumuz konuşmalarda, bu ilaçların kapsüllerinin jelatinden olduğunu biliyoruz. Bu jelatinin menşei ve kullanılan hayvanın menşei bilinmemektedir. Yurt dışından gelmektedir. Şu anda Türkiye’de jelatin üretimi yapılmamaktadır. Bu ürünlerin hepsinin domuzdan değil de, büyükbaş veya küçükbaş hayvandan üretildiğini düşünsek bile bunların besmele ile kesilip kesilmediğini bilmediğimizden dolayı bunların kullanımına belki zaruret noktasında fetva verenler olabilir, ama kullanılmasının sakıncalı olduğuna inanıyoruz. Bunların alternatifleri varsa öncelikle alternatiflerinin değerlendirilmesi lazım” ifadelerini kullandı.

 

“Hayatın içerisinde kullanılan her ürünün kullanımına dikkat edilmelidir”

Müslümanların gıdadan kozmetiğe kadar kullandıkları bütün ürünlere dikkat etmeleri gerektiğine vurgu yapan Durgun, “Bu konuda bilinçli insan, bilinçli toplum oluşturulabilmesi için çalışmalar ve projeler üretilmesi gerekir. Bunu da STK’ların ve devletin üstlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü madem Müslüman bir toplumuz ve inançlarımız var, zamanı geldiğinde de yüzde 90’ı, 99’u Müslüman denen bir ülkede yaşıyoruz devletin de bu konuda katkılarının bulunması gerekiyor. Bunu Yahudiler 20 yıl önce koşer adı altında helal sertifikalama adına fabrikanın üretimini tamamen durdurup, kendi inançları doğrultusunda üretim yapıp bunları markalayarak piyasaya sundular. Bizde bu gecikmiş bir uygulama, yeni yeni helal sertifikalama kurumları devreye girmekte. Bunlarda ticari bir menfaat gözetmeden çalışması lazımdır. Yani ithalat ve ihracatı düşünerek fetva vermek ve helal sertifikası vermek doğru değildir. Bundan dolayı üreticilerden, hükümete, STK’lardan ilaç üreticilerine kadar herkese büyük görevler düşmektedir. Tüketim noktasında bireysel olarak bilinçlenmeliyiz ve bunu toplumsal olarak tabana yaymak suretiyle bilinçlenmeli ve helal arayışı içerisinde olmalıyız” dedi.

 

“Helal ürün kullanımındaki çalışmalarda güç birliği yapılması lazım”

Yakın zamana kadar piliç ürününün helal kesilip kesilmemesi noktasında şüphelerin olduğunu ve helal olan bir ürünün helal olmayan bir ürünle dahi karıştırıldığı zaman buna haramiyet bulaşacağını dile getiren Durgun, “Örnek olarak helal olan bir sucuğun, haram olan bağırsağın içine konulması gibi olabilir. Bu konuda çalışma yapanlar güçlerini birleştirmelidir. Yani helal-haram noktasında bir güç birliği olması gerekir. Markete girdiğimiz zaman tercih edenin bizim olduğunu düşünerek, büyük bir gücümüzün olduğunu unutmamamız gerekir. Girdiğimiz markette helal ürün talebimizi söylememiz, üretici firmaların bu konuda hassas hale gelmesine sebep olacaktır. Yani kısacası toplumsal bilinç arttıkça üretici firmaların bu konudaki talepleri artacaktır. Helal gıda bizim inanç sistemimizin başlangıcıdır. Helal gıdanın ibadetimizin, neslimizin devamına, vatan ve millet sevgisine dahi etkisinin olacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu. (Yunus Şani - İlyas Yıldız – İLKHA)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.