Her uyuşturucu kullanıcısı aynı zamanda potansiyel bir satıcı olma riskini taşıyor
Yeşilay Şanlıurfa Şube Başkanı Muharrem Çelik, uyuşturucu müptelası olan gençlerin ilerde torbacı olarak karşılarına çıktığını ifade etti.
Yeşilay Şanlıurfa Şube Başkanı Muharrem Çelik, Şanlıurfa'da uyuşturucu kullanımı, uyuşturucunun nasıl pazarlandığı, okul çevrelerini mesken tutan torbacıların çalışma şekilleri ve ailelerin bu tehlikeye karşı neler yapması gerektiği ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Çelik, uyuşturucuya yeni başlayan gençlerin önce uyuşturucuyu ucuza aldıklarını, bağımlılık kazandıktan sonra ise fiyatın yükseldiğini, uyuşturucu müptelası olan gençlerin ilerde torbacı olarak karşılarına çıktığını ifade etti.
Yeşilay'ın çalışmalarına değinerek sözlerine başlayan Çelik, "Yeşilay uyuşturucu ile mücadelede gerek Şanlıurfa'da, gerekse de tüm Anadolu'da başta olmak üzere birçok ülkede ciddi anlamda projeler hayata geçirmiştir. Bir taraftan eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yaparken, bir taraftan da çeşitli sosyal aktivitelerle madde konusunda insanları bilgilendirmektedir. Yeşilay Danışmanlık Merkezleri (YEDAM) ile de rehabilite çalışmaları yürütmektedir. İleriki aşamalarda ise Türkiye Modeli Rehabilitasyon Merkezleri ile yatılı tedavi hizmetlerine başlayacaktır." diye konuştu.
"Her içici aynı zamanda potansiyel bir satıcıdır"
Uyuşturucu konusunun geniş ve farklı bir çalışma alanı olduğuna değinen Çelik, "Özellikle her içici aynı zamanda potansiyel bir satıcıdır. Uyuşturucu müptelası olan gençler, ilerde torbacı olarak karşımıza çıkıyor. Bağımlı gençler, öncelikle bu bataklığa önceden girmiş olan kişileri tanırlar. Onlarla iletişime geçerek onlardan önce cüz'i fiyata uyuşturucu aldıktan sonra ileride yüksek fiyattan uyuşturucu almaya mahkûm olurlar. Yüksek fiyatı ödeyecek durumda olmadıklarından dolayı satıcılar onlara, 'Alın bu torbaları götürün satın, sattığınızın yüzde 20'si ya da 30'su sizin, yüzde 70'de bizimdir.' derler. Bu şekilde kendi aralarındaki ticaret başlar. Maddeye bulaşan gençlerimiz başlangıçta 'kullanıcı' iken daha sonra 'satıcı' oluyor. Bu şekilde madde kullanımı ve satışı yayılıyor. Madde satışı asla uluorta olmaz. Bunların belirli alanları vardır. Daha çok tenha, yıkık mekânlar, parklar, gecekondular, mağaralar ve insanların pek tahmin edemeyeceği alanlarda bu pazarlık gerçekleşir." şeklinde konuştu.
"Şanlıurfa'da uyuşturucu ile aktif mücadele projesi hayata geçirildi"
Uyuşturucu ile mücadelede birçok kurumla ortak mücadele içerisinde olduklarına değinen Çelik, "Uyuşturucu ile mücadele; çok amaçlı ve yönlü bir çalışma olduğu için sadece Yeşilay ile sınırlı bir çalışma değildir. Bu işin içinde Kolluk Kuvvetleri, Sağlık Müdürlüğü, Halk Sağlığı Müdürlüğü, Diyanet, Sivil Toplum Örgütleri, değişik kamu kurumları vardır. Her kurum üzerine düşen görevi neyse yapıyor. Özellikle Sayın Valimiz Abdullah Erin, bu konuda çok hassas ve konu üzerinde durmaktadır. Valimiz yaptığı bir çalışmayla 'uyuşturucu ile aktif mücadele projesini" hayata geçirdi. Bu projeyle kurumlarda bu işin eğitmenliğini yapacak formatör öğretmenler yetiştirilip onlar aracılığıyla kurum personellerini eğitmeye yönelik bir çalışma yapılıyor. "ifadelerini kullandı.
"Maddeye bulaşmış olanlara ve ailelerine destek sağlamaktayız"
Uyuşturucu ile mücadelede insanları bilinçlendirmek için çeşitli seminerler düzenlediklerini belirten Çelik, "Yeşilay olarak başta Milli Eğitim Müdürlüğü olmak üzere PDR öğretmenlerimizle ve Yeşilay tarafından eğitilmiş formatör hocalarımızla birlikte çocuklara, öğretmenlere ve ailelere yönelik seminerler düzenliyoruz. Aynı şekilde cezaevindeki mahkûmlara da aynı eğitimleri veriyoruz. Bu seminerlerde uyuşturucu maddeyle mücadele, tütün, alkol, kumar ve teknoloji bağımlılığı ile ilgili yüz yüze eğitimler veriyoruz. Şanlıurfa'da iki Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM) var. Burada da bağımlı olan gençlere ve ailelerine ücretsiz olarak destek sunmaktayız. Uyuşturucu ile mücadelede özellikle maddeye bulaşmış olanlara ve ailelerine sosyal danışman ve psikologlarımızla destek sağlamaktayız." dedi.
"Okul civarındaki mekânlar denetlenmelidir"
Okul önlerinde değil de çevresinde büyük tehlikeler olduğunu belirten Çelik, "Özellikle şunun altını çizerek belirtmek istiyorum ki 'okulların önünde uyuşturucu satılıyor ve pazarlanıyor' ifadesi çok yanlış bir ifadedir. Böyle bir durum varsa çocuklarımızı okula gönderemeyiz. Böyle bir durum mümkün olamaz. Ancak okul çevresindeki mekânlar, kafeler ve parklarda bu durum olabilir. Yıllarca okul çevresinde, okul önünde uyuşturucu satılıyor algısı oluşturuldu. Veliler de bu durumdan korktular ve kaygılandılar. Okul önünde bir seyyar satıcı gibi gelip uyuşturucu satılamaz. Yalnız civardaki mekânları denetlemek, kontrol etmek ve art niyetli insanların orada dolaşmalarına karşı tedbir alınması konusunda çalışma yapmak lazım. Bunun üzerinde durmak gerekir." diye konuştu.
"Her okulun ve parkın kameralandırılması gerekir"
Okullarda madde bağımlılığı ile ilgili alınması gereken önlemlere dikkat çeken Çelik, "Okul ile ilgili olarak alınan tedbirlerin başında, her okulda görevli olan güvenlik memurları vardır. Bunlar en küçük bir olayda anında olaylara müdahale etmektedirler. Tabiki bunlar yeterli değildir. Ayrıca her okulun ve parkın kameralandırılması gerekir. Zaten çoğu okulumuzda bu kamera sistemi mevcuttur. Kamera sistemi olmayan okullarda da bir an önce kamera sistemi kurulmalıdır. Bir de bu konuda algı çok önemlidir. Her okulda güvenlik önlemlerinin alındığına dair bir algı oluşturmamız gerekir. Bu algılar olduğu zaman bir nebze de olsa bu alanlara art niyetli insanların girmesini engellemiş oluruz. Bu önlemler alınmazsa madde satıcılarının çok aşağılık yapıları var. Gençlerimizi kandırabiliyorlar. Bu; okul, cami, park veya pazar olabilir. Onlar için fark etmez. Onlar için müşteri olabilecek kitle önemlidir. Yine muhtar ve cami imamlarını da bu konuda bilgilendirip onlar aracılığıyla da çalışmalar yapmak gerekir." şeklinde konuştu.
"Çocuklarımıza özgüven verelim"
Çelik, "Anne ve babalar da öğrencilerin okul çıkışlarında şüpheli bir durum gördüğü zaman emniyet birimlerine haber vermesi lazım… Çocuklarımız korktuğu ve çekindiği için bu tür sorunlarla karşı karşıya geldiği zaman kendi iç dünyasında mücadele vermeye başlıyor. Yetersiz ve zayıf kalırsa bu soruna teslim oluyor. Çocuklarımıza özgüven verildiği zaman çocuk, 'Ben ne olursam olayım, annem ve babam vardır.' diyerek ailesine sığınmalıdır. Ailesi ile beraber bu sorunların üzerine gitmelidir. Çocuklarımıza özgüven ve değer vermezsek, çocuğumuz bizden korkar ve bizden sorunlarını gizler. Çocuğun gideceği yolda kötü yollar olur. Çocuklarımıza; 'Seni tehdit eden, para isteyen birileri olursa ve başına ne gelirse gelsin bizimle paylaş.' diyebilmeliyiz. Çocuğun birinci kaynağı annedir sonra ise babadır. Çocuklarınızı severek, onlara özgüven verin." tavsiyelerinde bulundu.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.