Herkes aklını başına alsın!
Silahlı saldırı sonucu dün katledilen Mehmet Uğurtay'ın cenazesi binlerce kişi tarafından Mardin'in Dargeçit (Kerboran) ilçesinde sevenlerinin gözyaşları arasında toprağa verildi.
MARDİN - Köyün sağlık ocağı önünde toplanan binlerce seveni Mehmet Uğurtay'ın cenazesi omuzlarında köy mezarlığına doğru akarken, sık sık Hizbullah lehine slogan attı, PKK’yı lanetledi. İntikam yeminleri eden kitle “Hizbullah burada PKK nerede, Kahrolsun PKK, Bıji Hizbullah, Satılık PKK Kürdistandan defol, Kürdistan hainlere mezar olacak. Dişe diş Kana Kan İntikam intikam, Hizbullah'ın ordusu PKK'nin korkusu, Muhammedin ordusu zalimlerin korkusu” şeklinde sloganlar attı.
Kılınan cenaze namazı sonrası mezarlığa götürülen naaş burada gözyaşları, tekbir ve sloganlara arasında defnedildi.
" Kimin sadık, kimin yalancı ortaya çıkacaktır."
Defin sonrası bir konuşma yapan bölgenin tanınmış alimlerinden ve Alimler Cemiyeti üyesi Molla Osman Teyfur, Üstat Bediüzzaman'ın sözünü hatırlatarak Cennet'in ucuz olmadığını, Cehennemin de lüzumsuz olmadığını söyledi.
Teyfur, " Biz biliyoruz ki baştan beri küfür ile iman arasında imtihan içerisindeyiz. Ayette geçtiği gibi; 'İnsanlar inandık demekle kurtulamazlar. Ancak ve ancak söyledikleriyle imtihan olacak ve kimin sadık, kimin yalancı ortaya çıkacaktır." dedi.
Bu güne kadar verdikleri mücadelede kafirlerin ve hainler kendilerini hiç bir şekilde yıldıramadıklarını ve bundan sonrada yıldıramayacaklarını söyleyen Teyfur, "bizim davamız Muhammed’in (s.a.v) davasıdır. Hüseyinlerin ve Saidlerin davasıdır. Biz Elhamdulillah biz Allah’a iman ettik dedikten sonra halkımızın selameti ve refahı için, özgürlüğü için İslami bir mücadele verdik, vermeye de devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
"Zalimce Müslümanları katlettiler"
Mehmet Uğurtay'ın köyde muhtarlık yaptığı dönemlerde de kaçırılmaya çalışıldığını ve defalarca şehit edilmek istenirken yaralandığını hatırlatan Teyfur Hoca, tüm bu saldırılara rağmen Mehmet Uğurtay'ın şer güçlerine boyun eğmediğini ve onların önünde zilleti kabul etmediğini söyledi.
Teyfur Hoca, "Sizin de bildiğiniz gibi 90 lı yıllarda bu bölgede çok kan aktı. Çok kişi öldü. Çoğu kişiler atlarını koşturdular bu alanlarda ve zalimce Müslümanları katlettiler. Bir taraftan Tağuti zalim devlet, bir taraftan da bu komünist örgüt İslam'ı ve Müslümanları hedef aldı. Elhamdülillah Müslümanlar gençleri ile, alimleri ile, yaşlıları, kadını ve çocukları ile bu zulümlerin karşısında dik durdular, eğilmediler. Bizler asla zilletli bir hayatı tercih etmedik ve yaşamadık." ifadelerine yer verdi.
"Allah tanımaz zalimler korku ve zulüm ile bu halkın başını eğdiler"
Müslümanlar olarak bu bölgede tek taleplerinin, bölgede yaşayan mazlum halkın özgürlüğüne kavuşması, olduğunu Allah'ı şahit tutarak dile getiren Teyfur Hoca, kendilerinin bölgede yaşayan halkın hiç bir şekilde zarar görmesini istemediklerini ve zarar görmemeleri için ellerinden geleni yapmaya gayret ettiklerin ve halen de gayret etmeye devam ettiklerini hatırlattı.
Teyfur Hoca, " Ama Allah tanımaz zalimler korku ve zulüm ile bu halkın başını eğdiler. Kadınlarını, çocuklarını öldürüp köylerini yaktılar. Her iki tarafta zulümle köyleri ve şehirleri yakıp çocuklarını, kadınlarını ve hatta hamile kadınlarını öldürdüler. Kimseye merhamet etmediler. Yeter artık! Halkımız zarar görmesin. Kendi saltanat ve saraylarını bu halkın kanı üstüne inşa edenler, saltanatlarını halkın çocuklarının kemikleri ile inşa edenler işte bu zalimlerdir. Bu halkın rahat görmesini, barış görmesini, yüzünün gülmesini istemiyorlar. Halkımızın zarar görmemesi için biz bir çok şeyi sineye çektik. " ifadelerini kullandı.
"Dedik ki insanlar artık ölmesin, analar ağlamasın"
Başbakan'ın analar ağlamasın diyerek yola çıktığını ve bu coğrafyadan öldürmelerin artık olmayacağının vadini verdiğini söyleyen Teyfur, BDP'nin de her yerde barıştan ve özgürlükten dem vurduğunu hatırlatarak, bu gün gelinen noktada bölgede kimsenin huzurunun kalmadığını ve insanların hayatlarının tehlikede olduğuna dikkat çekti.
Teyfur Hoca, " 90 yıldır Tağuti rejim insanların kanını emiyor. 30 yıldır da bu komünist örgüt halkımızın kanını döküyor. Barış sürecine sevindik. Dedik ki insanlar artık ölmesin, analar ağlamasın. Herkes kendi yaşam tarzına göre hayatını yaşasın. Fakat bu iki güç bu topraklardan İslam'ın eserini silmek istiyorlar. Ama herkes bilsin ki; Müslüman Kürtler dinlerinden, davalarından vazgeçmezler. Zalim ve zalimlerin köpeklerinin önünde baş eğmeyecekler. Bu davanın önderleri zulme şimdiye kadar baş eğmedi bundan sonra da baş eğmeyecek. Kimse boş hayal peşinde koşmasın. Hiç kimse Hüseyinlerin, Saidlerin, Selahaddinlerin başını eğemeyecektir." ifadelerini sözlerine ekledi.
"Tarık Bin Ziyat’ın torunlarıyız ve gemileri yakmasını da biliriz"
Son zamanlarda yapılan saldırıların bir neticesi olarak bu gün bu cinayetlerin işlenmeye başlandığını ve bu cinayetlerin en büyük sebebinin ise Devlet olduğunu söyleyen Molla Teyfur, devletin zamanında failleri meydana çıkarmamasının birilerine cesaret verdiğinin altını çizdi.
Molla Teyfur, " Eğer bu katilleri deşifre edemiyorsa en büyük katil devlettir. İster devletin köpeği olsun, ister Moskova'nın köpeği olsun bulup çıkarmalıdır. PKK ve KCK bu cinayetleri biz işlemedik diyorlarsa; çıkıp bu cinayetleri yapanları kınasın, lanetlesin. BDP’nin de aynı şekilde davranması lazım. Bilsinler ki; bu iş bozulursa Avrupa’ya kadar sıçrar. Kanaat önderleri bu fitnenin bitmesi için daha aktif davranmalıdır. Eğer bu sefer ortalık karışırsa bundan herkes zarar görecektir. Kimse zannetmesin ki, Ankara ve İstanbul da huzur kalır. Hiç kimse emniyette olamayacak. Bunu herkes bilsin ki, biz Tarık Bin Ziyat’ın torunlarıyız ve gemileri yakmasını da biliriz. Herkes aklını başına alsın. Müslüman Kürtlerin kanı ucuz değildir. Daha önce de ucuz olmadığını gösterdik. Bundan sonra da göstereceğiz. Bunun için her grup, her cemaat, her örgüt buna göre hesap yapsın." şeklinde sert ifadelerle faillerin ortaya çıkarılması çağırısında bulundu.
Son olarak Merhum Mehmet Uğurtay için dua eden Molla Teyfur, zalimler karşısında Müslümanlar için vekil olarak Allah yeter, biz ona dayandık ve ona sığındık ifadelerini kullandı. (Fikret Özkan - Adnan Oğuz - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.