Mehmet GÖKTAŞ
Hey ahali, 28 Şubat geçti mi, çıkalım mı?
Aynı başlık altında bundan altı yıl önce de bir yazı yazmıştım, şimdi bir daha okudum, acaba o günden bugüne neler değişmiş bir bakalım dedim.
28 Şubat dönemini genellikle Kayseri'de geçirmiştik.
İmam-Hatiplerin orta kısmının ve Kur'an Kurslarının kapatılmaması için mücadele verdik, o dönemde sertleştirilen örtünme yasağına karşı düzenli eylemler yaptık.
Defalarca gözaltına alındık, yaklaşık bir ay cezaevinde kaldık.
Yargılamalar neticesinde iki defa ayrı ayrı birer buçuk yıl hapis cezasına çaptırıldık, daha sonra affa uğradı bu cezalar.
Aynı dönemde bir yazımdan dolayı Selam gazetesi toplatıldı ve bundan dolayı da yirmi ay ceza aldım, fakat uyum yasalarından dolayı cezaevine girmedim.
Evet, biz bu dönemi bu şekilde hafif sıyrıklarla atlatıvermiştik.
Fakat doğudaki ve güneydoğudaki kardeşlerimiz aynı dönemde adeta kan ağlıyorlardı, ciddi anlamda imanlarının imtihanını veriyorlardı.
Bir yandan Batı Çalışma Gurubu'nun despotlukları, bir yandan FETÖ ihanet çetesinin şeytani tuzakları Müslümanlara hayatı zehir etmişti.
Bugün bu mağduriyetlerin hiç birisi giderilmiş değil. Defalarca tekrar ettiğimiz gibi göstermelik de olsa batı Çalışma Gurubu yargılanıyor, şeytani tuzakları kuran FETÖ'nün emniyet ve yargı ayağı mensuplarının hepsi tutuklu durumda fakat onların kurbanları ta o günden beri zindan hayatı yaşıyorlar. Birbirlerine hasret olarak ahirete göçenler bunun dışında.
Şimdi 28 Şubatçılar yargılanıyorlarmış. Kayseri'den bazı avukat arkadaşlar bir kaç defa hakkımı aramam, müşteki olmam için vekâletname vermemi istediler.
Geçti mi ki 28 Şubat, dışarı çıkabilir miyiz? Sizi bilmem ama bizim için 28 Şubat hiç de bitmişe benzemiyor demiştim.
Evet, birileri için, birçok kesim için artık o kötü günler geride kalmış olabilir, hatta şu anda ömürlerinin en güzel dönemlerini yaşıyor olabilirler.
Gerçekten bizim 28 Şubat dönemimiz sürmektedir.
Özellikle şu günlerde sanki Batı Çalışma Gurubu'nun o günlerde estirdiği havayı teneffüs ediyor, kokusunu alıyor gibiyiz. O günler aniden bir daha çıkıp gelecek gibi bir atmosferi soluyoruz.
Onun için arada bir kafalarımızı evlerimizin penceresinden çıkarıp dışarıya bağırmak istiyoruz:
"Hey ahali, millet! 28 Şubat dönemi bitti mi, evimizden dışarı çıkalım mı artık, ne diyorsunuz?"
İşin acı yönü, bu defa 28 Şubat havasını estirecek olanlar eski Kemalist kadrolar değil, kendilerine dualarla yetki verdiklerimiz yapacak gibi bunu.
Çok mu kötümser düşünüyoruz?
O halde bitirin artık şu 28 Şubatı. Yıl dönümü gelmeden hiç olmazsa bırakın şu zindandakileri. Bir ikram olarak, bir af olarak değil, bir yükümlülük olarak, beddualardan kurtulmak için. Gerçekten artık 2018'in 28 Şubatı son 28 Şubat olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.