Mehmet İkbal ATAK
“Hey, Suriye! Öne Geç… Mısır! Sen Arka Sıralara!”
Darbe… Kimyasal… Katliam! Mısır’da katliam… Suriye’de katliam! Ne tuhaf bir ilişki biçimidir ki, darbelere, katliamlara rağmen;
Suriye’de ittifak yarıştıran ülkeler Mısır’da ihtilaf; Mısır’da arası bozulanlar Suriye’de “dostluk” yarıştırmaktadırlar.
Mısır’da darbeye doping yaptıran Amerika… Cuntanın korkunç katliamlarını “kaygı ve endişe” kılıfına sararak dondurucuya atan Amerika… Nasıl bir vicdansa… Suriye’deki kimyasal katliam karşısında tepki vermeyi vicdani gereklilik diye dünyaya pazarlayabiliyor.
Bakın, şu Kerry denen vicdansıza! Suriye’de yaşanan vahşete dikkat çeker gibi yaparak “Kimyasala” nasıl da odaklanıyor! Katliam üzerinden olası bir saldırı için etüd yapıyor ama… Asıl tepkisi “Kimyasala” yoğunlaşıyor. “Ahlaki değer” diyor… “Vicdan” tekmeliyor… Ama dolap beygiri gibi döndüğü nokta yine “Kimyasal!” Öyle bir hassasiyet vurgusu ki… Katliama karşı durduğunu zannedersiniz ama… Yine “Kimyasal!”
“Kimyasal, kimyasal olalı böyle hassasiyet görmedi” dersek abartmış mı oluruz?
İslam dünyasına bakın… Bir de israil’e!
Kimi Müslümanlar Kerry’nin “gözyaşlarına” aldanadursun! Siyonist topluluk verilen mesajı yine doğru anlayan taraf oluverdi! Bizimkiler Kerry’ye müteşekkir iken, İsrail halkı “Gaz maskesi” sırasına girerek Kerry’nin İngilizcesini birebir konuşulan tüm dillere en yalın şekilde tercüme etti bile!
Kerry’nin “Ahlak, vicdan, insanlık” vurgusu Türkçe’ye “katliam hassasiyetine duyulan erdemli tepki” şeklinde çevrilirken; İbranice’ye “Kimyasal hassasiyetine duyulan erdemli tepki” şeklinde çevriliyorsa…
Bizimkiler mi Kerry’i doğru okudu… Siyonistler mi?
Evet… Suriye’de sorun diz boyu! Çatışma… Kaos… Katliam… Göç… Sefalet! Ne ararsanız var ve İslam dünyası çaresiz! Çaresizlik ve iç boğuşmalara karşı bir “Kurtarıcı” beklemek… Ya da “Kurtarıcı” rolünü çalan vampirlere mecbur bırakılmak, Küresel emperyalizmin kaçıncı kuralıydı acaba?
“Kurtarıcı” rolündeki “Bela”, göz göre göre geliyorum diyor şimdi. Kimimiz “Çok şükür” dercesine vicdanımızı Kerry’e açarken… Irak örneğini ne çabuk unuttuk?
Esad’ın çıraklık bile yapamayacağı bir Saddam vardı… Rutine bağlanan Katliamlar vardı… Kimyasal vardı! Ve o yalancı “Kurtarıcı”, yine “Kimyasal hassasiyetle” gelmişti. Sonuç? Saddam diye diş gıcırdatırken meğer ne Bush oğlu Bush’lar vardı? Saddam’ın binlik, onbinlik katliamları yerini Bush’un “Milyonluk” katliamlarına bırakmıştı da tufana yakalanmışçasına sadece bakakalmakla yetinmiştik!
Şimdi sıra Suriye’de… Ama Suriye bir başka önem taşıyor artık. Bugüne kadar yaşanan katliamları İslam dünyası için “fitne armağanına” dönüştüren Amerika, Mısır’da gösterdiği kirli yüzünü Suriye ile temizlemek azminde.
Katliam mı? Geçin onu… Mısır’da daha günler önce eniklerine yaptırdığı katliamları sevinçle karşılayan Amerika… Katliam aracına dönüşen darbeye darbe bile demeyen Amerika… Darbeye darbe diyenleri darbelemek isteyen Amerika… Suriye katliamında dünyanın “vicdanına” hitap eder gibi yapıyorsa… “Kimyasal” hassasiyetini katliamla örtmek için harekete geçmeye hazırlanıyorsa… Gazze’de kullanılan “Fosfor bombaları” Suriye’de kullanılan kimyasal gazlardan daha mı tatlıydı? Gazze’de fosfor yağmuruna tutulan Filistinliler insan değil miydi? siyonist’in elindeki kimyasal, nükleer, biyolojik silahlar insanlığın erdemi için miydi?
Katliam üzerinden vicdana yapılan vurgu yalan değilse… Buyur! Eniklerinin Mısır’da yaptığı katliam için önce harekete geç… İnsanlığını ispatla… Vurgusunu yaptığın vicdanın küçücük bir nüvesini göster… Suriye’ye yönelik olası operasyonda senin vicdanına sığmayanın da iki gözü kör ola!
Kimyasalın insanlık suçu olduğundan kuşkumuz yok. Sonuçlarını zaten görüyoruz. Amerika olarak… Kerry olarak… Salt kimyasal üzerinden vicdanın sızlıyorsa… Sadece kimyasal denen melanet için harekete geçeceğini söylüyorsan… Buyur! İsrail Irak’ın da Suriye’nin de yanı başında! Al siyonist’in elindeki kimyasalı… Olmadıysa vur tesislerini… Suriye’de senin vicdanına sığmayanın yine iki gözü kör ola!
Ama yok! Siyonist, yanıbaşındaki kimyasaldan huzursuz… Mısır’da kirlenen kanlı çehren vaftize muhtaç… Gündem saptırma becerisi de eklenince… Karşınızda kimyasal… Karşınızda katliam… Karşınızda infial… Ve “Hoş Geldin Yüce Kurtarıcı!”
Mısır’da hedef israil’in maslahatı… Suriye’de hakeza! İslam dünyası Mısır’da binbir surat şarlatanlığa tepkili… Gündem tamamen Mısır… Cesetlere bile eman verilmiyor… Ardında tüm gövdesiyle Amerika… Tepkilerin ortak noktası “Kahrolsun Amerika!
Ve bir anda Suriye! Katliam… Üstelik geniş çaplı ve kimyasalca… İnfial diz boyu! Sanki bir ses: “Hey, Suriye! Öne geç… Mısır! Sen arka sıralara!”
Gel de şimdi kimyasal denen melanetten kuşkulanma! Gel de kimyasalın içinde “Büyük Şeytan’ı” arama!
Mısır, geldiği nokta itibariyle modern çağın İslam-Küfür mücadelesinde en kritik eşik!
Evet! Suriye unutulmaz… Suriye bir yara… Adeta Katliamistan! Ama Mısır’daki kritik mücadele Suriye’nin arkasına gizlenemez.
Mısır’da oluşan stratejik konum, bugün Suriye’de, yarın kim bilir hangi ülkede yaşanacak “infiale” feda edilemez.
“Büyük Şeytan” stratejik davranırken İslam ümmetine infial dağıtmakta! Sonuçları itibarıyla infialler geçici; Stratejiler ise kalıcıdır.
Suriye’deki katliamlara vereceğimiz/vermemiz gereken tepkilerin boyutu ne kadar büyük olursa olsun, Mısır’daki vahşeti sürekli gündemin bir numarası yaparsak… Darbe ardındaki şeytanlıkları öne çıkarıp Mısır halkının haklı mücadelesinin birer neferi olursak…İşte o zaman “Büyük Şeytan”a aldanmamış oluruz… Velev ki Suriye’ye harekat bile düzenlese!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.