Mehmet GÖKTAŞ
Hiç üzülmeyin ey Hıristiyan dünyası!
Zeyd b. Harise’yi bilir misiniz ey Hıristiyan âlemi? Yemenli bir güzel çocuk, kabileler arasında çıkan bir kavgada hasımları tarafından ele geçirilmiş Mekke’ye getirilmiş, Ukaz panayırında Hz. Hatice’nin bir akrabası tarafından köle olarak satın alınarak Hz. Hatice’ye hediye edilmiş, o da eşine yani Hz. Muhammed Aleyhisselam’a hediye etmişti.
Bu arada Zeyd’in Yemen’deki babası Harise hasretle oğlunu arıyordu. Aynen Hz. Yakub’un Yusuf’u aradığı gibi dillere destan bir arayışı vardı. Oğlu Zeyd için söylediği yanık şiirler günümüze kadar ulaşmıştır. Sonunda Harise oğlunun Mekke’de olduğunu öğreniyor, akrabalarıyla yola çıkıyor, bedelini ödeyip kurtarmak için yanlarına yüklü miktarda para, icabında takas etmek için genç bir köle ile çıkıp geliyorlar Mekke’ye, hasretle kucaklaşıyorlar. Sonra ayrılık vakti, yani babasının gereken bedeli ödeyerek Zeyd’i alıp gitme vakti geliyor. Efendimiz Aleyhisselam zaten kölelikten azad ettiği Zeyd’e dönüyor ve;
“Ey Zeyd, işte baban, işte ben, hangimizi tercih edersen et” buyuruyor. Herkesten önce böyle bir teklif karşısında Zeyd’in babası şaşırıyor. Oğlunun Peygamber Aleyhisselamı tercih etmesiyle bu şaşkınlığı öfkeyle birlikte çılgınlığa dönüşüyor, bağırıp çağırıyor, mirasından mahrum edeceğini söylüyor. Fakat yapacağı bir şey yoktur, Zeyd tarihe geçecek olan o tercihini yapmıştır.
Fakat Harise Yemen’e dönmeden önce bir sahneye daha şahit oluyor; Peygamber Aleyhisselam Kâbe’yi tavaf ediyor ve ardından herkese ilan ediyor ki Zeyd bundan sonra Muhammed’in oğlu Zeyd’dir.
Geride bırakıp gittiği oğlunun bir köle değil Mekke’nin en erdemli insanının özgür bir oğlu olduğunu görünce artık gam yemeyeceğini, üzülmeyeceğini söylüyor.
Bilmiyoruz, oğlu Zeyd’in daha sonra İslam’ın en asil evlatlarından birisi olduğunu, nice savaşlarda bu ümmete başkomutanlık yaptığını görmüş müdür babası Harise?
Ve her şeyden önemlisi; bunca sahabe dururken Âlemlerin Rabbinin sadece Zeyd’in adını Kur’an’da ebedileştirdiğini biliyor muydu acaba?
Belki ne alakası var diyeceksiniz ama nedense ben Ayasofya’yı Zeyd’e benzetirim. Nasıl ki Zeyd dışardan gelerek bu ümmetin sevgilisi olmuşsa Ayasofya’nın da ancak bu şekilde Sevgili olduğuna ve olacağına inanıyorum.
Onun için diyoruz ki; hiç üzülmeyin ey Hıristiyanlar? Ayasofya Muhammed Aleyhisselam’ın ümmetinin elinde, yani en emin ellerdedir. Ayasofya ancak ve ancak bu kadar aziz olabilirdi.
Önceden olduğu gibi minarelerinden hepimizim Rabbi olan Allah’ın adı yükselecek semalara, içerisinde hepimizin Rabbine secde edilecek, rükû edilecek.
Ey Hıristiyan âlemi, en azından Zeyd’in babası kadar müsterih olun, gözünüz arkada kalmasın.
Avrupa’da kiliselerin boşalıp kapılarına kilit vurulduğu bir dünyada bırakın Ayasofya aziz olsun.
Yok eğer Müslümanlar olarak Ayasofya’yı biz de öksüz bırakırsak, bu utanç da bize yetsin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.