Şehzade DEMİR

Şehzade DEMİR

Hipnoz stratejisi

İç politikada iki önemli gelişme dikkatimi çekti. Bu iki gelişme, Türkiye'nin temel sorunlarından bazıları ile direk iltisaklı olduğu için bunların gündemimizde kalması ve kamuoyunda tartışılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. Bunlar;

AK Parti ile MHP arasında ittifak görüşmelerinin başladığı, bunun için iki partinin kendi heyetini belirlediği bilgisinin haberlere düşmesi ile 2017 yılı terörle mücadele bilançosu adıyla bir raporun ajanslara düşmesi idi.

Ben ikisini de çok önemli gördüm.

Birincisinden başlayacak olursak:

Seçim ittifakı, direk olarak seçim kanunu ve siyasi partiler kanunu ile alakalı bir durum. Bu iki kanunun çok sıkıntılı oldukları hepimizin malumu. Özellikle seçim yasasının mutlaka değişmesi; adil rekabet ortamının oluşturulması, halkın iradesinin tam olarak meclise ve yönetim sistemine yansıması hususlarında köklü değişiklikler görmesinin artık kaçınılmaz olduğu hususunun bir kez daha burada altını çizmek isterim.

Seçimlerde partiler arasında aleni ittifakların kurulabilmesi, her partinin kendi adı ve amblemi ile ittifaka dahil olması hususu önemli bir gelişme. Bir ittifak yapılacaksa aleni olması, gizli kapaklı olmasından çok daha iyidir. Ancak seçim yasasındaki sıkıntılar bundan ibaret değildir. Bize göre çok daha önemli sıkıntılar var ve önceliğin bunlara verilmesi gerekiyordu.

Barajın sıfırlanması veya çok düşük bir oranda tutulması, partilerin hazine yardımından faydalanmalarının önünün açılması, bunun önüne konulan çok ağır şartların mutlaka kaldırılması gerekir. Bu şartlar, yasama ve yürütmenin seçimler yoluyla belirlendiği ülkelerde çok ağırdır. Siyaset mekanizmasının vesayete dönüşmesinin en önemli nedenidir. Kendi siyasi ilkelerine güvenen tüm partilerin ilk yapacakları icraatları, bu ağır şartları ortadan kaldırmak olmalıydı.

Ancak bizde öyle olmuyor. Parlamentodan yasa geçirme gücüne sahip partilerin kendi partilerini merkeze aldıkları bazı değişiklikleri öncelemeleri ve yasanın temel sıkıntılarını ötelemeleri, bize göre hiç etik değildir.

İkinci önemli konu; 2017 yılı terörle mücadele bilançosunun açıklanması hususudur. Bu yıl ki bilançoda da yine büyük büyük rakamlar vardı. 7 binin üzerinde terör mensubunun etkisiz hale getirildiği belirtilmişti.

40 yıldan beri bu bilançoları yayınlamaya devam ediyoruz. Bu yıl da gelenek bozulmadı. Bu mantalite ve mevzuat ile bir 40 yıl daha bu bilançoları yayınlamaya devam edeceğiz. Soruna güvenlikçi devlet mantığı ile bakıldığında bilançoların rakamlarının büyüklüğü, onur ve gurur vesilesidir. Ancak bataklığı kurutmak ve kökten çözme saikiyle yaklaşan mantıkta rakamların büyüklüğü, telafi edilmesi mümkün olmayan kayıp değerler, canımızdan kopan parçalar, yitirilen yıllar ve ızdıraptır. Çünkü yere düşen her damla kan, sonrasında akacak diğer kanların da garantisidir.

Kim ne derse desin; seçim yasasında ısrar ile güvenlikçi politikaların değişmez strateji haline getirilmesini biz bir birinden ayrı görmüyoruz. Korku ve paranoyaların devlet politikası haline gelmesi, bizim en önemli açmazımızdır. Bu kısır döngü yeni de değil, yüz yıllık bir körlüktür.

Devletin bekasını "öcü oluşturma"da görmek, bu öcüleri içeride yönlendirme ve manipüle etme mekanizmasına dönüştürmek, bunu yapanlara göre büyük bir beceri olarak görülse de bize göre küçük kalmanın, coğrafyada edilgen kalmanın, akametin en önemli nedenidir.

Bana göre AK Parti de bu imtihanı kaybetti. Bu mantaliteyi değiştirme noktasında büyük bir heyecan oluşturdu aslında. Ancak korkuların oluşturduğu hipnoz ile manipüle olmaktan kurtulamadı. AK Parti'nin bu güne kadar ki başarısının sırrı, bu hipnoza karşı ortaya koyduğu direnç idi.

Yolun sonuna daha varmadan, hipnozun tesirini kırmalarını ümit ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.