Abdulhalim SEÇKİN
Hisbe teşkilatı
Resulullah (s.a.v.) in Medine'ye hicretinden sonra, Medine Müslümanlar tarafından yönetilmeye başlanmış ve kısa bir süre sonra yönetim tamamen Müslümanların eline geçmişti. Hazret-i Peygamber (s.a.v.) İslam cemaatinin lideri olarak İslam toplumu üzerinde denetimlerde bulunuyor, dine aykırı bulduğu davranışın doğrusunu öğretiyordu.
Hem Peygamber, hem de Müslümanların lideri sıfatıyla, toplum düzeni ile ilgili kaideleri yakinen takip ediyor, çarşı-pazar dolaşıyordu. Bu gezileri sırasında çoğu zaman sahabelerden bir kısmı yanında bulunuyordu.
Hazreti Peygamber bu gezilerinde şehrin yapılaşmasını, iktisadi faaliyetlere ve diğer hususlarda gördüğü yanlışlara anında müdahale ediyor, dinin, aynı zamanda hayat dini olduğunu, hayatın bütün safhalarının dinin koyduğu iyilik, doğruluk, feragat, fedakârlık, sevgi, kardeşlik, barış gibi kurallara uygun olarak yaşamanın insanın mutluluğunu sağlayacağını anlatıyordu.
Ebu Hureyre (r.a.) rivayet etmektedir: Rasulullah (s.a.v)bir buğday yığınına uğramış ve elini onun içine daldırdığında parmaklarına ıslaklık dokunmuştu. Bunun üzerine:
« -Ey ekin sahibi bu nedir buyurdu. Ekin Sahibi:
- Ona yağmur isabet etti ya Rasulullah, diye cevap verdi. Rasulullah:
- O ıslak kısmı, insanlar görsün diye ekinin üstüne koysaydın ya: Aldatan bizden değildir.» buyurdu.
Bu hadis-i şerif bizzat Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından yapılan denetimlere sadece bir misaldir. Bunların sayısını artırmak mümkündür.
Medine'de Müslüman nüfusun artması ile birlikte, devlet işleri de artmıştı. Bu sebeple de artan bu hizmetleri yürütebilmek için Hz. Peygamber tarafından çeşitli memuriyetlere tayin yapılmıştır. Tayin edilen memurların bir kısmının sadece din muallimleri olması yanında, elçilik, komutanlık, zekât ve vergi toplama memurlukları gibi denetim hizmetlerini de kapsayan memuriyetler de vardı.
Medine'de, erkekler genellikle tarlada işte, hayvanların otlatılması gibi işlerle meşgul bulunmaları sebebiyle çarşı-pazar işleri kadınlar tarafından da yapılıyordu. İşte, bu sebepledir ki, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu çarşı pazarın denetlenmesi ölçü ve tartıya dikkat etmeyenlerin tespiti ve gerektiğinde ceza tahsili gibi görevleri yapmak üzere hanım sahabelerden Şifa binti Abdullah'ı müfettişlikle görevlendirilmişti.
Bundan başka, özellikle Mekke'nin fethinden sonra da müfettiş olarak görevlendirilmiş sahabelere rastlıyoruz. Ancak, teftiş ve müfettiş kelimeleri Arapça olmakla birlikte o devirde kullanılmayıp, son yüzyıllarda kullanılmaya başlamıştır. Bu sebeple, hadis ve siyer kitaplarında bu görevlendirmelerle ilgili olarak teftiş ve müfettiş kelimelerinin kullanılmadığını görüyoruz. Yaptıkları hizmet, yapılan işin bir teftiş işi olduğunu göstermektedir.
Hz. Peygamber Şifa Binti Abdullah'ı da çarşı pazar (sûk) işlerinde tavzif etmiştir. Bazılarına göre ise, bu tavzif işi Hz. Ömer'in halifeliği zamanında cereyan etmiştir. Mümkündür ki, Hz. Ömer Hz. Peygamberin ona tevdi ettiği aynı vazifede bu hanımı tavzife devam etmiştir. Durum ne olursa olsun bu hanım sahabenin en azından ticari ihtilaflar üzerinde muhakeme yetkisini kullanması gerekmiştir. Bu hanım sahabe her halde pazar yerinin umumi murakıbı yahut buraya mal getiren tüccarlardan gümrük vergisi tahsil eden bir kimse, veyahut ticaret yapan bazı kadınların işlerine bakan müfettiş olarak vazife gördüğünü tahmin edebiliriz.
Hispe teşkilatının, İslam cemiyetinde, iyilikleri emretmek ve kötülüklerden vazgeçirmek suretiyle sosyal huzuru sağlayan dini bir teşkilat olarak ortaya çıktığı bilinmektedir.
Muhtesiplik ve hispe teşkilatı aynı anlama gelmektedir. Bu teşkilatın bizzat Hz. Peygamber tarafından kurulduğu, bu teşkilat yürütenlere muhtesip denildiği de kaynaklarda yer almaktadır. Hatta bazı kitaplarda bu muhtesiplere ait listelere de rastlanılmaktadır.
Değişik devirlerde ve değişik İslam ülkelerinde bazı değişikliklere uğramakla birlikte, muhtesiplerin sanat erbabının narhlarına bakmak, kile, arşın ve sair ölçüler ile terazi ve kantarlarını muayene edip, düzgün ölçüler kullanmayan, satışlarda hile yapanları cezalandırmak vazifesi ile mükellef memur oldukları kesin olarak bilinmektedir.
Ramazana girdiğimiz şu günlerde çarşı ve pazarlardaki fahiş fiyatlar ve spekülasyonların önüne geçmek için muhtesipler gereklidir. Muhtesipler sadece çarşı pazarda değil her alanda özellikle davet iş ve çalışmalarının yürütülmesinde de gereklidir diyor ve sizi Allah'a emanet ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.