"Hizbullah tutukluları yeniden yargılansın"

"Hizbullah tutukluları yeniden yargılansın"

Hizbullah davasından 18 yıldır cezaevinde olmasına rağmen Dicle Üniversitesi İlahiyat Bölümünden birincilikle mezun olan mahkûmun eşi ve kızı; Ergenekon, Balyoz ve KCK sanıklarının serbest bırakıldığına dikkat çekerek İslami dava tutukluları için yeniden

BATMAN - Hizbullah davasından 18 yıldır cezaevinde olan M. Şerif Çelik Dicle Üniversitesi İlahiyat Bölümünden birincilikle mezun oldu. Eşinin birincilikle mezun olmasına bile sevinemediklerini söyleyen Hatice Çelik, duygularını İlke Haber Ajansı’na anlattı.

 

18 yıldır cezaevinde olan M. Şerif Çelik ile 11 Temmuz 1993 yılında evlendiğini söyleyen Hatice çelik, evli kaldıkları 25 günün ardından camide Kur’an dersi verdiği için ve atılan iftiralar yüzünden eşinin tutuklanarak cezaevine konulduğunu belirtti.

 

Eşinin cezaevinde 5 yıl kaldıktan sonra suçsuz olduğunun anlaşılmasının ardından beraat edildiğini ifade eden Hatice Çelik, eşinin daha sonra askerliğe alındığını dile getirdi.

 

Askerliğini bitiren Çelik, bir buçuk sene sonra Şırnak’ın İdil ilçesinde imamlık görevini yaptığı sırada uğradığı iftira sonucunda tekrar haksız ve hukuksuz bir şekilde yakalanarak cezaevine konuldu.

 

Sırasıyla Şırnak, Mardin, Bingöl, Diyarbakır, Siirt, Batman ve son olarak Ordu cezaevine sürgünler yaşayan Çelik, geçtiğimiz günlerde Dicle Üniversitesi İlahiyat Bölümünden birincilikle mezun oldu. Çelik’in kendi mezuniyet törenine bile katılamamasına üzülen ailesi, sevinçlerini yaşayamadıklarını söyledi.

 

“Eşim dindar kimliğinden dolayı cezaevine konuldu”

Hükümetin kişilere özel yasalar çıkardığını ama eşine ve eşi gibi İslami davalardan 20 yılı aşkındır tutuklu bulunanlara kör ve sağır kaldığının altını çizen Hatice Çelik, Hükümet yetkililerin İslami davadan tutuklu bulunanlara yeniden yargılama yolunun açmasını istedi.

 

Çelik, “Eşim 1993 yılında cezaevine girdi. Cezaevine girdiğinde 22 yaşındaydı. Eşim imamdı ve 1993 yılında evlendik. Evlendiğimizin 25 günün ardından eşim tutuklandı. 5 yıl tutuklu kalan eşim beraat edildikten hemen sonra onu askere gönderdiler. Askerden gelen eşimle yaklaşık 2 yıl birlikte kaldık ve ardından bir kızım oldu. Daha sonra Şırnak’ın İdil ilçesinde imamlık yaptığı esnada uğradığı iftiranın ardından tekrar tutuklanarak cezaevine konuldu. Eşim Kur’an-ı Kerim dersi verdiği için ve dindar kimliğinden dolayı cezaevine konuldu.” dedi.

 

Sürgün üstüne sürgün

Eşinin sürgün üstüne sürgünler yaşadığına dikkat çeken Çelik, “Eşim tutuklu bulunduğu sırada Şırnak, Mardin, Bingöl, Diyarbakır, Siirt, Batman ve son olarak Ordu cezaevine sürgün üstüne sürgünler yaşadı. Eşim 18 yıldır cezaevindedir. Eşim Ordu cezaevinde olduğu için ancak açık görüşlerde gidip onu görebiliyoruz. Bize tanınan görüş süresi çok azdır. 3 gün boyunca yol gidiyoruz ve bize sadece bir saat görüş hakkı veriyorlar.” diye konuştu.

 

“Eşimin mezuniyet törenine katılamaması bizi çok üzdü”

Dicle Üniversitesi İlahiyat Bölümünden birincilikle mezun olan eşiyle gurur duyduğunu vurgulayan Çelik, “Eşim ile gurur duyuyorum. O her zaman hayatında başarılı bir insan olmuştur. Eşimin üniversiteden birincilikle mezun olduğunu duyduğumuzda çok sevindik. Yaşadığım duyguyu anlatamıyorum. Eşimin mezuniyet törenine katılamaması bizi çok üzdü.” ifadelerini kullandı.

 

“Eşim ve onun gibilerini görmezden geldiler”

Eşinin haksızlığa ve iftiraya maruz kaldığını kaydeden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eşim haksızlığa uğramıştır, iftiraya maruz kalmıştır. Eşimin tekrar yargılanmasını istiyorum. KCK olsun, Ergenekon olsun onlar için her gün yeni yasalar çıkıyor ama bizim gibi dindar insanların hiçbir zaman önünü açmadılar. Bizler de tekrar eşim ve eşim gibi insanların yargılanmasını istiyoruz. KCK ve Ergenekon sanıklarının salıverilmesi ve İslami davadan dolayı tutuklu bulunanların cezaevinde olması bizi çok üzüyor. Eşim gibi ve 20 yılı aşkındır tutuklu bulunanlara karşı hep sessiz kaldılar. Onları görmezlikten geldiler. Bu büyük bir haksızlıktır, büyük bir zulümdür. Eşim ve eşim gibilerinin tekrar yargılanmaları için önümüzü açmaları lazım. Yetkililer de Müslümandırlar ve ellerini vicdanlarına koysunlar, eşim ve eşim gibilerini tekrar yargılasınlar ve bıraksınlar. Ya da genel bir af getirsinler.”

 

Sosyal medyada yaşanan çifte standarda son verilmesi için “Yusufilere Özgürlük” adıyla açılan kampanyaya çok sevindiklerini söyleyen Çelik, böyle bir şeyin başlamasından dolayı çok mutlu olduklarını ve herkesten destek istediklerini belirtti.

 

“Babamı cezaevinde tanıdım”

Babasını cezaevinde tanıdığını söyleyen 13 yaşındaki kızı Halime Çelik ise, “Ben babamı hiç dışarıda görmedim, onu cezaevinde tanıdım. Yıllardır hep görüşe gittiğimde eğitimimden geride kaldım. Balyoz davasından tahliye olan birinin eşi şunu söylüyordu, ‘eşim cezaevine girdiğinde çocuğum 3 yaşındaydı’ dedi. Benim babam cezaevine girdiğinde ben bir yaşındaydım ve şimdi 13 yaşındayım. Babam halen cezaevindedir. Kim bunca yılın hesabını verecek. Ben ve benim gibi baba hasreti çeken çocukların hesabını kim verecek. Yine Balyoz davasından tahliye olan bir adam, ‘benim cezaevinde 5 senem geçti’ diyor. Benim babamın cezaevinde 18 senesi geçti ve halen gelecek yılların garantisi yok. Bunca yılların hesabını kim verecek. Başbakan’a, Cumhurbaşkanı’na, Savcılara hepsine sesleniyorum; ellerini vicdanlarına koysunlar ve adaletle hükmetsinler. Babam ve babam gibi insanları yeniden yargılasınlar. Zulüm yapmasınlar, adaletli olsunlar ve adaletlerini göstersinler.” diyerek tepkisini dile getirdi. (M.Fatih Akgül-İLKHA)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.