Hacer Sara ARSLAN
Hoş geldin, `Hoş` bulmadın
Seni her seferinde sancısız bekleyişlerle ve gülen yüzlerle karşılamak isterdik. Senin üzerine temizlenmişliğimizin nişanesi olarak mis kokuları serpmek isterdik. Seni her gün ihlasla, katıksız ibadetlerle, "abd" olmanın şuurunu öğrettiğin derslerine doyarak geçirmek isterdik.
Sana yepyeni yüzler, taptaze iman sahipleri, nurunun ziyası Kur`an`la dirilen kalpler hediye etmek isterdik. Seni tövbelerin son deminde karşılayıp "bir daha yapmayacağım" sözünü sende tutmak isterdik.
Bir gün nasıl Hakk katında geçerli olur, bir ay nasıl mübarek bir ay olur; diğer aylara da öğretecektik senin vesilenle.
Hem biz de öğrenecektik; kalp kırmamayı, kardeşlerimizin etini yememeyi, hasedi kalbimizden söküp atmayı, fesad tohumlarını ektiğimiz yerden toplamayı, boşa geçirdiğimiz zamanın kıymetini bilmeyi... Öğrenecektik işte, kul olmayı!
Kula kulluktan, bu mübarek zaman dilimlerini bizlere bahşeden Allah`a halis kullar olmayı...
Sana "Yok mu isteyen, istediğini vereyim!" nidalarında kaybolduğumuz o dakikaları... Dualarımıza samimice eşlik eden gözyaşlarımızı anlatmak isterdik.
Başı okşanmış yetimleri, kundakta barbarca öldürülen değil, insanca büyüyen bebekleri, el uzatılmış mazlumları, özgürlüğü, esenliği, Hak çatısı altında izzetli bir yaşamı... Evet, bunların hepsini sende yaşamak isterdik.
Şehirlerimize uğradığın zaman; kanı değil kardeşliği, ayrılığı değil vahdeti, adaveti değil silm`i görmeni...
Sokaklarımızda Ashab`ın sesini, adaletin çağrısını, zulümatın yok oluş nidalarını duymanı isterdik...
Ey Ramazan! Görüyorsun yine içimiz yanıyor. Biliyorsun azgınlar dünyaya kanla hükmediyor. Ve gidiyorsun; kırgın, mahzun, yorgun... Seni her sene böyle karşılamak bizi utandırıyor.
Harab olmuş evler, yıkılmış ocaklar, bomba sesleri, zalimlerin kara yüzleri, Hakka perdesiz ulaşan feryatlar ve çaresizlik ve çare varken çaresizlik... Böylece bırakıp gidiyorsun; kızgın ve kahrolmuş şekilde...
Bize giderken bir de bayram hediye ediyorsun. Biz gerçek bir bayramı mazlumların güldüğü gün yaşayacağız. O gün yeni elbiselerimizle birlikte, yepyeni baharlar da giyeceğiz. O gün umutları hunharca koparılmış çocuklarla, şeker yerine sevinç toplayacağız. Ve o günde Rabbe perdesiz ulaşsın isteyeceğiz, şükrümüz.
Hoş geldin, ama hoş bulamadın.
Bir dahaki sefere kurtuluş ve zaferle gel ey Ramazan!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.