HÜDA PAR gündemi değerlendirdi
Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri değerlendiren HÜDA PAR, yaşanan çatışmalara değinerek, devlet ve PKK’nin, akan her damla kanın ve yaşanan mağduriyetlerin müşterek sorumluları olduğunu vurgulandı.
HÜDA PAR Genel Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada iç ve dış gündeme dair önemli değerlendirmelere yer verildi.
Dört başlık altına yapılan değerlendirmede, Yeni Anayasa ve Reform Çalışmaları, Diyarbakır Sur ilçesi başta olmak üzere bölgede birkaç merkezde devam eden çatışmalar ve PKK tarafından kazılan çukurlara karşı halkın tepkisi ve yaşanan sorunlar, 5’inci yılına giren Roboski katliamı ve İran’da düzenlenen Vahdet Konferansına katılan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in verdiği mesajlara dikkat çekildi.
“Yeni anayasa ve reform çalışmaları”
1 Kasım seçimi sonrasında oluşan meclis aritmetiğinin, yeni anayasanın en az iki partinin mutabakatı ile mümkün olabileceğini ortaya koyduğu belirtilen açıklamada, ülkenin 1982 darbe anayasası ile devam etme lüksü ve mecburiyetinin olmadığına vurgulandı.
Devlet ve vatandaşlık anlayışı başta olmak üzere, temel hak ve özgürlükler, inanç özgürlüğü ve Kürt meselesine ilişkin vesayetçi, ırkçı ideolojik yaklaşımı ortadan kaldıracak adımların bir an önce atılması gerektiği belirtilen açıklamada, “Halkın inanç ve değerleriyle barışık ve uyumlu yerli sivil bir anayasanın yapılması en acil ve birincil gündem olmalıdır. Başbakan’ın mecliste grubu bulunan partilerle sınırlı reform ve yeni anayasa kapsamındaki görüşmeleri olumlu olmakla birlikte yetersiz ve sınırlıdır. Reform ve yeni anayasa sürecine meclis dışındaki partilerin de dâhil edildiği, kapsamlı ve geniş katılımlı bir çalışmanın ortak akla dönüştürülmesi hedeflenmelidir. Temel ve kapsamlı sonuçları olacak bir sürecin temsilde adaletsizliği sonuç veren seçim barajının yansıması olan meclis tablosunda sadece sandalye sahibi olan partilerle sınırlandırılması doğru değildir.” ifadeleri kullanıldı.
“Çukur siyaseti”
Çözüm sürecinin sonlandırılmasının ardından, PKK tarafından çatışmaların şehirlere taşınması ile mahalle ve sokakların savaş alanına döndüğü ve sokağa çıkma yasaklarının kapsamlı ve uzun tutulması ile beraber halkın iki ateş arasında kaldığı belirtilen açıklamada, örgütsel çıkarlarını her şeyin üzerinde tutan, bunun için halkın can ve mal emniyetini hiçbir kaygı duymadan fütursuzca tehlikeye atan, yakan, yıkan, katleden bir örgüt ile devlet güçlerinin halka yönelik toptancı yaklaşımı yerleşim birimlerini yaşanmaz hale getirdiğine vurgu yapıldı.
Açıklamada devamla, “Devlet ve PKK, akan her damla kanın, yıkılan her evin, göç etmek zorunda kalan her insanın müşterek ve müteselsil sorumlusudur. Kürt halkının meşru ve halkı taleplerini, örgütün tekeline ve silah bırakması şartına bağlayan, anasırı İslam’dan olan koca bir halkı örgütün Kandil şeflerinin istismarına açık hale getiren devlet, gasp edilmiş temel insani hakları tanıdığını ve iadesi için adımlar atacağını açıklamalı, hakların iadesi için belirleyeceği takvimi kamuoyu ile paylaşmalıdır. Hak gaspı devam ettiği sürece, PKK’nin ideolojik saplantıları uğruna halkın mağdur olmasının önüne geçilemeyecektir. PKK ve uzantılarının güdümünde hareket eden sair kuruluşların, yanlışa siyasi kılıf bulmak yerine aklıselim ile hareket ederek, halkın destek ve rızasının bulunmadığı, yıkım ve kaostan başka bir sonucu olmayan bu çukur siyasetinden vazgeçme noktasında bir kez olsun irade sergilemeye davet ediyoruz.” çağrısında bulunuldu.
“Roboski katliamı”
Roboski katliamına da değinilen açıklamada 28 Aralık 2011 akşamı TSK’ya ait savaş uçaklarının Şırnak’ın Uludere ilçesinin Roboski köyünden 34 masum insanın katledilişinin üzerinden 4 yıl geçtiği belirtilerek, “Aradan geçen sürede bu katliamda rolü ve sorumluluğu olanlar hakkında soruşturma açılmadı. Devlet yetkililerinin ilk günlerdeki açıklamalarının aksine, yaşanan bu katliama ilişkin dosyanın, Ankara’nın dehlizlerinde kaybedilmesine izin verildi. Adalet, “Kutsal devlet” anlayışına kurban edildi. Adalet yerini bulmadığı için bu olay, tıpkı Kobani bahaneli 6-8 Ekim 2014 katliamları gibi bazı kesimlerin siyasi rant ve suiistimallerinin aracı olmaya devam etmektedir. Roboski, 6-8 Ekim ile 27 Aralık 2014 Cizre saldırıları ve yakın tarihimizin kaydettiği cinayet ve katliamların sorumlularının hesap vereceği hukuki bir zemin hazırlayacak siyasi irade bir an önce ortaya konmalıdır. Roboski katliamında hayatını kaybeden masum insanlarımıza bir kez daha rahmet diliyor, çağrımızın adaletin tesisine vesile olmasını diliyoruz.” ifadelerine yer verildi.
“Vahdet konferansı”
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in İran’da düzenlenen 29. Uluslararası Vahdet Konferansı'na katılması ve konferansta verdiği Vahdet mesajları hakkında da değerlendirmelere yer verilen açıklamada, Görmez’in talep ve önerilerinin yetkiyi elinde bulunduran iktidarlarca sahip çıkılması gereken yerinde adımlar olduğuna vurgu yapıldı.
Açıklamada devamla şu ifadelere yer verildi. “Müslümanların ortak sorunları olan başta Filistin ve Arakan olmak üzere, dâhili sorunlara dönüşen Mısır ve Suriye üzerinden yakılmak istenen fitne ateşinin önüne geçilmelidir. Siyasi ve mezhebi farklılıkların düşmanlık vesilesi yapılması, Müslümanların zaten dağınık ve edilgen kuvvetini büsbütün yok edecektir. Dâhilde çatışma ve savaş yerine hak ve adalet çerçevesinde sorunların çözülmesi için Müslüman ülkeler bir araya gelmeli, her biri dünyanın farklı emperyalist güçlerinin safına geçerek güçlerini birbirlerine karşı kullanmaktan vazgeçmelidirler. Yakın zamanda Suudi Arabistan liderliğinde aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 34 ülkenin “Teröre Karşı İslam İttifakı” adıyla kurduğu koalisyonun, her ne kadar teröre karşı mücadele edeceği ilan edilmiş ise de bunun İslam ülkeleri arasındaki mezhebi ayrışmayı derinleştirecek bir tehlike barındırdığı görülmektedir. Zira en büyük terörist organizasyon olan İsrail’in ve destekçisi ABD’nin bu oluşumdan rahatsızlık bir yana, memnuniyet duymaları manidardır.” (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.