HÜDA PAR: Hakem Kuruluna önemli bir sorumluluk düşüyor

HÜDA PAR: Hakem Kuruluna önemli bir sorumluluk düşüyor

HÜDA PAR, 5. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşmaya varılmaması üzerine nihai kararı verecek olan Hakem Kuruluna önemli bir sorumluluk düştüğünü belirtti.

HÜDA PAR Genel Merkezi, 1 Ağustos’ta başlayan ve 21 Ağustos itibariyle uzlaşmazlıkla sonuçlanan 5. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Bundan sonraki süreçte, Hakem Kuruluna önemli bir sorumluluk düştüğüne dikkat çeken HÜDA PAR, kamu çalışan ve emeklilerinin insani yaşam standartlarına kavuşturulmasında hakem heyetinin tavrının belirleyici olacağını ifade etti.

HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yapılan gündem değerlendirmesinde, ayrıca yaşanan sel felaketleri ve buna müteakip belediyeciliğin geldiği noktaya dair önemli görüşlere yer verildi.

“Hakem kurulu sorumlu davranmalıdır”

Hükümetin 5. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerindeki teklifinin gülünç olduğuna dikkat çekilen değerlendirmede, “2020-2021 yıllarına ilişkin 5 milyon kamu görevlisi ve emeklisinin, bunların aileleriyle birlikte toplam 20 milyondan fazla vatandaşımızın geleceğine ciddi anlamda etki edecek olan 5. Dönem Toplu İş Sözleşmesi pazarlıkları uzlaşmazlıkla sonuçlandı. Böylece nihai karar Hakem Kuruluna kalmış oldu. Hükümet tarafının nihai teklifi olan memur ve emekli maaşlarına 2020 yılı için yüzde 4+4, 2021 yılı için ise yüzde 3+3 oranlarında bir artış yapılması önerisi, ağır vergi yükü ve yüksek enflasyon oranlarının yanında gülünç bir teklif olmuştur.” denildi.

Enflasyon oranlarının hedeflenen rakamları tutmadığının hatırlatıldığı değerlendirmede, “2018 ve 2019 yıllarında enflasyon rakamlarının hedeflenen oranı tutmayarak yüzde 20,3 olarak gerçekleşmesi düşünüldüğünde 2020 ve 2021 yılları için de hedeflenen enflasyon rakamının tutmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.  Memur ve emekli maaşlarındaki artış, hedef enflasyona göre belirlenirken hedefin kat kat üzerinde gerçekleşen çarşı pazar enflasyonu ile büyük bir kayıp yaşayan kamu görevlileri ve emeklilerinin 2 yıl boyunca aileleri ile birlikte yokluğa mahkûm edilmelerini kabul etmek mümkün değildir.” ifadelerine yer verildi.

Uzlaşmazlıkla sonuçlanan 5. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerine ilişkin önerilerin sunulduğu değerlendirmede şu hususlara yer verildi:

“Kamu görevlilerinin geneline ilişkin toplu sözleşme teklifleri üzerinde yapılan görüşmelerde mutabakata varılan konular olduğu gibi mutabakata varılamayan konular da oldu. Ancak anlaşma sağlanamamasına kızan çalışma bakanı, mutabakata varılan konuları tutanak altına almayarak sözleşmelerin tamamını hakem kuruluna havale etmiştir. Hâlbuki mutabakata varılan konuların imza altına alınarak kesinleştirilmesi, sadece anlaşılamayan konuların hakem kuruluna gitmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bundan sonraki süreçte, Hakem Kuruluna önemli bir sorumluluk düşmektedir. Kamu çalışan ve emeklilerinin insani yaşam standartlarına kavuşturulmasında hakem heyetinin tavrı belirleyici olacaktır.

Buna göre;

-Memur ve emeklilerin enflasyon canavarına ezdirilmesi engellenmelidir.

-Doğrudan gelir vergisi yüzde 10-15 gibi makul bir rakamda sabitlenerek yapılan maaş artışlarının tekrar hazineye geri dönmesine engel olunmalıdır.

- Önceki toplu sözleşmelerde elde edilen kazanımlar aynen korunmalı ve bu hususta gerekli mevzuat değişikliği bir an önce yapılmalıdır.

-İki yılda bir yapılan ve yaklaşık 20 milyonu ilgilendiren toplu sözleşme sürecinin daha belirleyici kılınması sağlanmalıdır.”

“Sel felaketleri, belediyeciliği sorgulatmaktadır”

Sel felaketlerine dair önlemlerin alınmadığına işaret edilen değerlendirmede, “Memleket olarak neredeyse her mevsimde yerleşim yerlerini vuran sel ve su baskınlarıyla karşılaşıyoruz. Yağış rejimine bağlı olarak oluşan sel baskınlarının tamamı engellenmeyebilir. Ancak İstanbul gibi mega kentleri vuran, ardında büyük zararların yanı sıra kimi zaman can kayıplarına da neden olan sel baskınlarına karşı önlem alıp, zarar ve ziyanı en aza indirmek elbette mümkündür.” denildi.

Belediyelerin asli görevlerini yapmak yerine farklı mecralarda bulunmasının beraberinde getirdiği sıkıntılara değinilen değerlendirmede, “Kırsaldan kentlere göçün devam ettiği Türkiye’de, haliyle kentler büyümeye devam ederken, altyapı ve kapasite artırma çalışmaları aynı oranda büyümemektedir. Hizmet amaçlı kurumlar olan belediyeler, maalesef hizmet dışında kalan birçok olumsuzlukla gündemi işgal eder hale gelmişlerdir. İşçi kıyımları, kaynakların yandaşlara peşkeş çekilmesi, rant, usulsüz ihaleler, imar yolsuzlukları gibi olumsuzluklar adeta belediyecilik anlayışıyla özdeşleşmiş hale gelmiştir. Bunun yanı sıra hizmet odaklı kurumlar olduklarını unutan belediye kadrolarının siyaset üretme merkezlerine dönüştürülmesi ve birçok belediye başkanının asıl görevlerini unutarak siyasi parti liderleriyle yarışması, kentlerin çözüm bekleyen kronik sorunlarının görmezden gelinmesine yol açmaktadır.” ifadelerine yer verildi.

“Güven, liyakat ve sadakat, adaylık dönemlerinin belirleyici kriterleri haline getirilmelidir”

Adaylardaki ehliyet, sadakat ve liyakat gibi kriterlerin öncelenmesi gerektiği vurgulanan değerlendirmede, “Aday profillerinde öncelenmesi gereken ehliyet, sadakat ve liyakat gibi kriterlerin yerine ideolojik bağnazlığın rantla bütünleştiği yönetim kadrolarının belediyecilikte hâkim duruma geçmesi nedeniyle hizmet üretimi ve yaşanılabilir kent beklentisi, umudu süsleyen hayallere dönüşmektedir. Belediyecilikle giderek bütünleşmeye başlayan bu bozuk anlayışı hep birlikte sorgulamanın vakti gelmiştir. Güven, liyakat ve sadakat, adaylık dönemlerinin belirleyici kriterleri haline getirilmelidir. Kaynaklar hizmete dönüşmeli, çarçur edilip eşe dosta peşkeş çekilmesinin önü alınmalıdır. Bu alanda var olan mevzuatlar gözden geçirilmeli ve yasal boşluklar tamamen giderilmelidir.” diye kaydedildi.

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.