HÜDA PAR'dan AK Parti ve Saadet Partisi'ne bayram ziyareti
HÜDA PAR Genel Merkezinden bir heyet, AK Parti ve Saadet Partisi genel merkezlerine bayram ziyaretinde bulundu.
HÜDA PAR Genel Sekreteri Şehzade Demir, beraberindeki heyetle beraber AK Parti Genel Merkezi ve Saadet Partisi'ne bayram ziyaretinde bulundu. Ziyarette, dünyada ve bölgede son dönemde yaşanan gelişmeler ile ilgili önemli mesajlar verildi.
Siyasi partilerin Ramazan Bayramı münasebetiyle bayramlaşma ziyaretleri devam ediyor. Bu kapsamda HÜDA PAR Genel Sekreteri Şehzade Demir, Ankara İl Başkan Yardımcısı Enver Yıldırım, Etimesgut İlçe Başkanı Faysal Öztürk ile birlikte AK Parti ve Saadet Partisi'nin genel merkezlerini ziyaret etti.
İlk önce AK Parti Genel Merkezini ziyaret eden heyeti AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatih Şahin, AK Parti Ankara Milletvekili ve MKYK üyesi Şulide Sarıeroğlu, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Pınar Doğansoy, MKYK üyesi Asuman Erdoğan ve AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Mustafa Özbey karşıladı.
AK Parti teşkilatının bayramını tebrik eden HÜDA PAR Genel Sekreteri Demir, burada yaptığı konuşmada, siyasi partiler arasındaki diyaloğun önemli olduğuna işaret etti.
Demir, "Türkiye'nin ve bütün İslam âleminin mübarek Ramazan Bayramı'nı tebrik ediyoruz. Allah Teâlâ hayırlara vesile kılsın. Bu vesileyle malum olduğu üzere coğrafyamızın içerisinde bulunduğu terörün, kargaşanın, akan kanın, mülteci durumunda olan, vatanlarını, memleketlerini terk etmek zorunda olan milyonlarca insanın sıkıntılarının izalesine, coğrafyamızdaki kanın durmasına, tekrar vahdetin, birlikteliğin, kardeşliğin icra edildiği ve hâsıl olduğu güzel günlere kavuşmasına vesile olmasını diliyoruz. Elbette ki bayramlar güzelliklere vesile olması açısından çok güzel fırsatlardır. Özellikle partiler arasındaki diyaloğa vesile olması bizim açımızdan çok önemli bir olaydır.” dedi.
"Hepimizin birbirine ihtiyacı var"
15 Temmuz darbe girişimi sürecindeki birlik ve beraberliğe değinen Demir, şunları söyledi: "Her halükarda özellikle Türkiye'nin çok önemli sorunların içerisinde geçtiği böyle bir dönemde siyasi partiler arası diyaloğu önemli bir olay olarak görüyoruz. Hepimizin birbirine ihtiyacı var. Hepimiz aynı geminin içerisinde bulunuyoruz. 15 Temmuz darbe sürecinde de görüldüğü gibi toplumsal bir mutabakat ile birlik ve beraberlik ruhu olmasaydı o sıkıntıların üzerinden geçmemiz mümkün olmayacaktı. Ben bu vesileyle tekrar bayramınızı tebrik eder ve bu bayramın İslam âlemine hayırlara vesile olmasını diliyorum."
Daha sonra söz alan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatih Şahin, bayramların, toplumların kardeşlik, birlik, beraberlik duyguları etrafında bir araya geldikleri sevinç günleri; kırgınlıkların, dargınlıkların, küskünlüklerin ortadan kaldırıldığı ve dostlukların pekiştiği, çoğaltıldığı günler olduğunu söyledi.
Bütün bir yılın bu anlayış ve bayram sevinci içerisinde geçmesini temenni eden Şahin, "Ülkede, ülkemizin içinde yer aldığı bölgede ve aslında tüm dünyada kanın, gözyaşının, insani krizlerin yaşandığını görüyoruz. Ülkemize bu uğurda çok önemli vazifeler düşüyor. Bu tarihsel sorumluluğumuzun da farkındayız, bilincindeyiz. Her alanda büyük bir mücadele ortaya koyuyoruz. İnşallah ülkemizin yolunun, bahtının açık olmasını temenni ediyoruz. Bu manada bütün siyasi partilere gerek parlamentoda olsun gerek parlamento dışında olsun çok önemli vazifeler düşmektedir. Bu manada sizlerin de desteğinin çok ehemmiyetli olduğunu düşünüyoruz." diye konuştu.
"15 Temmuz hassasiyetini gelecek kuşaklara aktarmak gerekir"
15 Temmuz'un yıl dönümünün yaklaştığını hatırlatan Şahin, "Belki de insanlık tarihinin görmüş olduğu ve göreceği en alçakça, en haince darbe girişiminden birisiydi. 15 Temmuz gecesi ülkemize yönelik bir işgal girişimiydi. 15 Temmuz'un sene-i devriyesinde ülkemizde çok farklı kesimlerin katkılarıyla bir dizi etkinlikler gerçekleştirilecek. 15 Temmuz gecesi ortaya çıkan şuuru, bilinci diri, taze tutmamız, bizden sonra gelecek kuşaklara bu hassasiyeti aktarmamız gerekiyor. Mücadelemizi sonuna kadar sürdürmemiz gerekiyor. Bütün terör unsurlarıyla, kim adına, ne adına hareket ederse etsin ülkeye kasteden bütün terör unsurlarına karşı kararlı bir mücadele içerisindeyiz. Bütün toplumsal kesimlerin desteğiyle bu mücadelemizi son terör unsurunu bu topraklardan söküp atana kadar sürdürme konusunda kararlıyız. Bugünlerde Fethullahçı Terör Örgütü mensubu teröristlerin yargılandığı davalar devam ediyor. Devletimiz bunların hesap vermesi için çok büyük bir kararlılık içerisinde. Yargısal süreci de hep birlikte takip ediyoruz. Bizim de temennimiz en uygun zaman içerisinde adil kararların ortaya çıkması ve bu katillerin yargı önünde de hesap vermeleridir." ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi ziyareti
Daha sonra Saadet Partisi Genel Merkezini ziyaret eden heyeti Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Karaman, Merkez Disiplin Kurulu üyesi Yaşar Gürkan, GİK üyeleri Hüseyin Hacıabdullahoğlu ve Abdulkadir Özkan karşıladı.
Burada yaptığı konuşmada Saadet Partisi teşkilatının bayramını tebrik eden Demir, bayramların İslam ümmeti açısından önemli bir yere sahip olduğunu ve bayramın kardeşliğinden, birleştiriciliğinden ve vahdet anlayışından istifade etmek gerektiğini söyledi.
"Bizim kardeşliğe, vahdete ve İslami ruha ihtiyacımız var"
Türkiye'nin çok zor durumlardan geçtiğini söyleyen Demir, şu ifadeleri kullandı: "Hem içeride hem dışarıda çok ciddi sıkıntılar, ihanetler var. Türkiye'ye ciddi zarar vermek isteyen odaklar var. Türkiye dışında da Türkiye'yi kuşatan, parçalamaya çalışan, bunu hedef edinen ve Türkiye üzerinden ümmetin tamamına aslında zarar veren, hedefine koyan saldırılar, projeler var. Biz bunların hepsinin darbe sürecinde olduğu gibi toplumsal bir mutabakat, toplumsal bir ruh, İslami hassasiyetle üzerinden gelineceğini düşünüyoruz. Nitekim 15 Temmuz darbe süreci bunu ortaya koymuştu. Bizim kardeşliğe, vahdete ve İslami ruha şiddetle ihtiyacımız var. Bu ruhun ön plana çıkması ve hem siyasetimizin hem hayatımızın odağına oturması hepimizin borcudur. Bu konuda hepimizin kardeş olması ve üzerimize düşeni yapmamız lazım."
"Katar krizinin ciddi olarak değerlendirilmesi gerekir"
Katar krizine değinen Demir, "Katar krizini hepimiz takip ediyoruz. Bunun İslam ümmetine yönelik ciddi bir saldırı olduğunu biliyoruz. Aslında basit bir kriz değil. Aslında Katar üzerinden Mecid-i Aksa'nın tüm dostlarının hedef alındığını biliyoruz ve bunda şüphemiz yok. Dolayısıyla Türkiye kendisine göre bir duruş ortaya koydu. Biz bu duruşun eksiklikleriyle beraber aslında çok iyi olduğunu düşünüyoruz. Eğer öyle olmasa bu krizin sadece Katar'la sınırlı kalmayacağını biliyoruz. Nitekim küresel emperyalizm Suriye'de muvaffak oldu, ümmetin parçalanmasına neredeyse vesile oldu ve ciddi zararlar verdi. Aradaki mesafelerin ciddi manada açılmasına sebep oldu. Bunlardan istifade ederek farklı örneklerini ortaya koydular. Katar da bunlardan bir tanesidir." dedi.
"Aksa'nın dostlarının mutlak surette bir arada tutulması lazım"
Katar'a yapılan saldırının İslam ümmetini parçalama noktasında çok ciddi bir proje olduğunun altını çizen Demir, "Biz bu tür krizlerin devam etmemesi, bu tür tefrikaların artmaması, İslam ümmetinin bir arada tutulabilmesi için Katar krizinin ciddi olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Her nasıl ki küresel emperyalizm orada ümmeti parçalayacak bir cephe oluşturdu, kendisi ve küreye el basan şeytani işbirlikçileriyle beraber nasıl saflaşıp Kudüs'ün dostlarını, ümmetin dostlarını öbür tarafa itip onlara ciddi bir düşmanlık oluşturmaya kalkıştılarsa bizim de karşı cephede onların oluşturmaya çalıştığı bu cepheyi güçlendirmemiz lazım. Aksa'nın dostlarının mutlak surette bir arada tutulması lazım. Böyle bir ittifakın ciddi olarak pekiştirilmesi, arkasının doldurulması gerektiğini düşünüyoruz." şeklinde konuştu.
"Tüm toplumlar mecliste temsil edilmeli"
Türkiye'deki seçim ve siyasi partiler kanunlarının değişmesi gerektiğini ifade eden Demir, sözlerine şöyle devam etti: "Özellikle tüm toplumların eşit şekilde mecliste temsil edilebilmesi, maddi desteklerden istifade edilebilmesi ciddi olarak ihtiyaçtır. Bu olmadığı sürece Türkiye'de bir sürecin işleyeceğini düşünmüyoruz. Korku olarak istikrarı önümüze koyuyorlar ama öncelikle cumhurbaşkanlığı sisteminin gelmesiyle böyle bir sıkıntının da kalmadığını düşünüyoruz. Halkın tüm kesimlerinin, anlayışlarının meclise taşınması, fiili olarak yasama sürecine dâhil olması şarttır. Haksız rekabetin önüne geçilebilmesi, tüm siyasi partilerin de hakkıyla milletiyle kucaklaşabilmesi için de bu önemlidir. Bu konuda herkesin birbirine yardımcı olması ve gündemde tutması gerekiyor."
Demir, FETÖ, 17-25 Aralık süreçleri, Çözüm Süreci çerçevesindeki çukur politikaları ve ekonomik ablukaların Türkiye'nin kendi sorunlarıyla yüzleşmesine ciddi bir vesile olduğunu söyledi.
"Eski mantıkta olanlar Türkiye'nin ilerlemesinin önünü almak istiyor"
Türkiye'nin hem içeride hem dışarıda dost, düşman politikasının konseptini, algısını değiştirmesi gerektiğini dile getiren Demir, "Dostun ve düşmanın kim olduğunu hepimiz son 3-5 yıl içerisinde tanıdık. Türkiye'nin girdiği bu önemli yenilenme sürecinde maalesef ciddi sıkıntılar da yaşıyor. Hâlen eski mantıkta olanlar, klişeleşmiş anlayışı terk edemeyenler Türkiye'nin geriye dönmesini istiyor. Türkiye'nin aslında bu ilerlemesinin önünü almak istiyor ve yeniliklere kapalıdır bu kesim. Türkiye'nin girdiği yeni süreci manipüle ediyorlar. Gerek kolluk kuvvetlerinde gerekse adalet sisteminde zaman zaman eski günleri anımsatan uygulamalara rastlayabiliyoruz. Bunlar Türkiye için bir sıkıntıdır. Türkiye'ye bir katkı sunmayacak. 90'lı yıllardaki güvenlikçi devlet anlayışının mutlak süratte terk edilmesi gerekiyor. Türkiye kendini ne kadar yenilemeye çalışsa dâhi anayasadaki, mevzuatlardaki ciddi eksiklikler buna engel oluyor. İstenen yapının, sistemin devlet mekanizmasını oturmasına engel oluyor. Kimin iyi, kimin kötü olduğu noktasında ciddi zihin bulanıkları oluşturuluyor." İfadelerini kullandı.
“Türkiye'de iyi olan insanlar kötü, kötü olanlar iyi gösteriliyor”
Konuşmasının sonunda Demir, şunları söyledi: "Üzücüdür ki şu an maalesef Türkiye'de iyi olan insanlar kötü durumda, kötü olan insanlar da iyi durumda gösteriliyor ve bu devlet hafızasına bu şekilde okutuluyor. Bu açıdan bunların değişmesi, toptan bir anayasa değişikliğinin hızlandırılmasına hepimizin acil ihtiyaç duyduğunu vurgulamak isteriz. Bu Türkiye'deki sistemin tam olarak oturması hem toplumsal kucaklaşmanın oluşabilmesi için şarttır hem de Türkiye'nin uluslararası alanda özellikle Ortadoğu’da maruz kaldığı ciddi sıkıntı ve kuşatılmışlıklara karşı da bu şeklide karşı koyulabilir. Buna şiddetle ihtiyacımız var. Bunu devamlı gündemimizde tuttuk. İş yapan kesimlere de bunu bir şekilde dayatmamız lazım."
"Meseleyi Suriye, Irak, İran, Türkiye kendi arasında çözmelidir"
HÜDA PAR'ın söylemlerini önemsediklerini belirten Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Karaman, "Söyledikleriniz Türkiye'de ve bütün dünyada Müslümanların birbirlerine ne kadar sıkı yapışması gerektiğini ortaya koyuyor. Çünkü merhum liderimiz ta 1993-1994 yıllarında 'Eğer bir gün Suriye'ye saldırılırsa bileseniz ki sıra Türkiye'dedir, İran'dadır.' gibi cümleler söyledi. Maalesef bunları Türkiye yaşadı. Önce Irak, sonra Suriye, diğer İslam ülkeleri işgal edildi, yönetimleri, sınırları değiştirildi." dedi.
Katar konusuna değinen Karaman, "11 bin kilometre öteden bir ülke geliyor, Müslüman'ın kıblegâhı olan Mekke-i Mükerreme'nin yöneticilerinin olduğu Riyad'a gidiyor, orada toplantı yapıyor ve oradan da Mescid-i Aksa'ya gidiyor. Oranın yöneticileriyle bir görüşme yapıyor ve bunun sonucunda Katar'a 4 ülke bir ambargo koyuyor. Mescid-i Aksa'nın koruyucuları olan ülkeler üzerinde oynanıyor bu oyun, Türkiye de bu Mescid-i Aksa'nın koruyucuları arasında. Mescid-i Aksa'nın koruyuculuğunu savunduğu için 4 tane partimiz kapatıldı. Onun için Katar bizim için çok önemli. Katar'a yapılan bu ambargoya karşı Türkiye yöneticileriyle birlikte İran'ın da aynı ambargoya karşı çıkması, iki bölgenin güçlü ülkesi tarafından bir arada olması sevindirici bir şey. Suriye'deki meseleyi Amerika, Rusya'nın gelip çözmesi doğru değil, o meseleyi Suriye, Irak, İran, Türkiye kendi arasında çözmelidir." şeklinde konuştu.
Bütün siyasi partilerin, aldıkları oy oranında mecliste temsil edilmelerinin önünü açacak bir uyum yasasının yapılması, sadece mecliste olan değil, mecliste olmayan bütün partilerin de hazineden para yardımı alması gerektiğini ifade eden Karaman, parlamentoda hiç olmazsa siyasi faaliyet gösteren, Türkiye genelinde teşkilatları olan partilerin aldıkları oy oranında temsil edilmelerinin önünün açılması gerektiğini söyledi.
Karaman, seçim zamanında mecliste olmayan partilere de televizyonlarda kendilerini tanıtma hakkı verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.