Abdullah ASLAN
Hüda-Par`ın "Sıradışı" Programı
Bir önceki hafta Ankara Çankaya’da Hür Dava Partisi’nin basın açıklaması vardı. Hüda Par, -önceki hafta yazımızda genel ifadelerle sözünü ettiğimiz- parti programını açıkladı.
Hüda-Par programı, toplumsal yaşamda alışılmış kimi uygulamalara radikal değişiklikler getiriyor. Örneğin program; bir faiz sisteminin kaldırılması, diyanetin özerkliği, Kürtçe’nin ikinci resmi dil sayılması, askerliğin zorunlu olmaktan çıkarılması, medreselerin açılması ve müderrislere resmi statü tanınması, anayasayla ilgili de değiştirilemez hiçbir kanunun bulunmaması gibi köklü değişimler içeriyor.
Dış politikayla ilgili de Haremeyn’nin statüsüne yapılan vurgu dikkat çekiciydi “İslam dünyasının ortak değerleri olan HARAMEYN (Mekke-Medine)’in idaresinin özerk ya da tamamen bağımsız bir yapıya kavuşturulması gerekir. Oluşacak yapının idaresi de bütün dünya Müslümanlarından müteşekkil bir meclis tarafından yürütülmelidir” ibareleri yer alıyordu.
Türkiye’nin batıya yönelmesi ve NATO’nun şemsiyesi altında bulunmasına itiraz; İslam ülkelerine yönelimin gerekliliğine de özel vurgu vardı. 400 milyonluk Avrupa Birliği yerine 1,5 milyarlık İslam Âlemi’ne yönelmek, ortak ticaret yapmak, ortak para birimine geçmek ve sınırların kaldırılması hususu işlenen konular arasındaydı.
Parti programının sıra dışı ama hayati öneme haiz hususlar içerdiğini söyleyebiliriz. Aslında program bir insan ve insanlık için olması gerekenleri içermiş, ancak yüzyıllardır fıtri ve olması gerekenlerde oluşan inkıta –maalesef- “olmaması gerekenler”i sıradanlaştırmışken “olması gerekenler”i de sıra dışı hale getirmiştir.
Onun için biz de “sıra dışı” tabirini kullanmayı uygun gördük. Zaten moda deyimle; “siyaset hep sıradışılık ister” “siyasette standart dışı yaklaşım önemli artık” Seçmen yani fail hep yeni şeyler duymak, yeni şeyler görmek istiyor. Eskiden iyi işleyen “çok iş, çok seçmen” “çalışkan siyasetçi, hep siyasetçi” “yaptıklarını iyi duyur, gerisi gelir” “mutlu seçmen, sadık seçmen” kuralları kısmen de olsa artık şimdi işlemiyor. Kimi yerlerde örneğin seçmenler hizmeti değil başka faktörleri kaale alarak tavrını ortaya koydu, geçen seçimlerde. Çöpler toplanıyor diye oylar artmıyor. Bölgedeki BDP belediyelerinin hizmetsizliği ortada, ama aldıkları belediyeler de malum... Seçmenin yani failin oy veriş gerekçeleri artık çok farklılaşmış durumda. Sıradışılık ve ideolojik faktörlerin etkisi azımsanmayacak kadar fazla, seçmen üzerinde.
Yine, moda deyimle tam tamına “Yap ve sat” (make and sell) anlayışından çok “Hisset ve yanıt ver” (sense and response) anlayışıyla hareket etmekte yarar var. Elbette ki elde bir program olacak ve bu programla halka giderek programı pazarlamaya çalışacaksın, ancak bunun yanında halkın ne istediğine de kulak verecek ve ona göre de siyaset belirleyeceksin.
İnançlarımızın ve değerlerimizin o engin, büyük adalet, hukuk ve ahlakından herkesin istifadesini sağlama adına fark gözetmeden herkese ‘sorunlarınız, kederleriniz ve problemleriniz için biz varız’ hissini vermede yarar olacaktır.
“Hisset ve yanıt ver” yöntemi Ak Parti’nin de başvurduğu en önemli araçtır. İktidarın başörtüsü ve buna benzer hissiyatlara (duyurulan taleplere) kulak asmamasının karşılığının olumsuz olacağını bizzat Ak Partililer de ifade ediyor.
Halkın haklı ve meşru taleplerine cevap vermek, faili etkileyen en özel etkendir. Hüda-Par’ın “sıra dışı” programını görünce daha başta “hisset ve yanıt ver” yöntemine geçtiklerini gördüm ve mutlu oldum. İnşaallah hepimiz için, insanlık için hayırlı olan olacaktır.
Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.