Hür-Der, İslami STK'lara yapılan saldırıları kınadı
İnsani Hak ve Hürriyetler Derneği (Hür-Der) Batman Şube Başkanı Faysal Yaman, son zamanlarda İslami STK'lara yönelik yapılan saldırıları kınadı.
BATMAN - İslami STK'lara yönelik yapılan saldırıları kınayan Hür-Der Batman Şube Başkanı Faysal Yaman, çirkin saldırıların halkın saadetine bomba olarak düştüğünü, halkın birlik ve huzuru için herkesin sorumluluk alması gerektiğini söyledi.
Yaman, yaptığı açıklamada barıştan söz edilen bir dönemde barış ve huzurun yapısına ters bazı girişimlerin olduğunu üzülerek gördüklerini ifade ederek, "Kürdistan halkının huzura hasret kaldığı bu zamanda bazı kendini bilmez, ayak takımının mazlum Kürt halkının huzuruna yönelik bombalı saldırılarda bulunduğuna şahit oluyoruz." dedi.
Gerçekleştirilen saldırılarla ilgili hatırlatmada bulunan Yaman, "Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDG-H) adı altında 25 Haziran'da HÜDA-PAR Silvan ilçe binasına, 30 Temmuz'da Cizre'de Külliye Camii altında bulunan gençlik merkezi ile özel bir dershaneye, 13 Ağustos'ta Özgür-Der Van şubesi ve Diyarbakır Bağlar temsilciliğine, 21 Eylül'de HÜDA-PAR Silopi ilçe başkanlığına, ardından Diyarbakır İskender Paşa semtinde Sahabe Der'e, Arefe günü (14 Ekim) akşam saatlerinde AK Parti Diyarbakır İl Başkanlığına, bayramın birinci günü gece saatlerinde Diyarbakır'da İlim-Der ve Mustazaflar Cemiyeti'ne, bayramın ikinci günü ise Bağlar ilçesinde bulunan Yusufi-Der'e bombalı, molotoflu saldırılar düzenlemiştir. Yine 15 Ekim bayram günü Mersin Mustazaflar Cemiyeti yönetici ve gönüllülerine yaptığı bıçaklı ve satırlı saldırılarda, 7 kişinin yaralanmasına neden olan olmuştur." dedi.
Kürtlere yönelik gerçekleştirilen saldırılar onlara hiçbir şey kazandırmaz
Çözüm süreci adı altında Kürdistan'ın mazlum halkının refah ve huzur beklerken huzuru bozmaya ve fitneye çıkarmaya yönelik çirkin saldırıların halkın saadetine bomba olarak düştüğünü vurgulayan Yaman, "Kürdistan halkına ve de bilhassa Kürtlere yönelik gerçekleştirilen bu saldırıların halkımıza hiçbir şey kazandırmayacağı muhakkaktır. Aksine halkımız arasında nifak ve düşmanlık tohumlarını yeşertmekten başka bir faydası da olmayacaktır. Kürdistan halkına bu tür saldırılarda bulunarak halkımızı birbirine düşürmeye çalışanlar ancak ihanet, delalat ve sapıklık içersinde olabilirler. Geçmişte olduğu gibi Kürt halkı üzerine baskı ve şiddet kurarak yıldırmak isteyenlerin bu anlamsız ve zorba emellerinden bir an önce vazgeçmeleri gerekmektedir. Diyalogun, anlayışın, birlikteliğin geliştirilmesi gerekirken Kürt halkı arasında yeni bir çatışma zeminini oluşturmanın kimseye faydası olmayacaktır." ifadelerini kullandı.
Saldırılara karşı sessiz kalanlar destekçi oldukları zannını doğuruyor
BDP-DTK ve uzantılarının bu saldırılar karşısında suskun olmasının perde arkasında bu saldırıların destekçisi olduğu zannına yol açtığına dikkat çeken Yaman, "Bu zannın yok edilmesi ancak BDP'nin bu saldırıları açıkça kınaması ile mümkündür. BDP'nin Türk sosyalistlerle ittifak kurup Kürdistan'da çatışmaya sebep olacak bu tür eylemlere karşı suskun olması 'Sükût ikrardan gelir' prensibini hatırlatmaktadır. Aynı şekilde BDP-DTK, YDG-H üzerinde yaptırım gücü olanların veya onlarla işbirliği içinde görünenlerin yapılan bu saldırıları açıktan kınamaları ve bu eylemleri benimsemediklerini ortaya koymaları Kürdistan halkının huzur ve güvenini sürdürmesi açısından önemlidir. Yapılan haksız saldırılara sessiz kalmaları 'Zulme sessiz kalmak zulümdür' prensibince 'Zalimler' sınıfında görünmelerine yol açacaktır." diye konuştu.
Saldırganların yakalanmaması akla PKK ile anlaşma şüphesi getiriyor
İktidarın bugüne kadar yapılan saldırılarda failleri bulmamasının altında PKK ile anlaşmasının kendisine saldırılmaması garantisi, Kürdistan halkına ise her türlü zulüm ve zorbalığın yolunu açmış olması şüphesini getirdiğinin altını çizen Yaman, "Bugüne kadar yapılan yüzlerce saldırının faillerinin hala yakalanmamış olması zihne en iyi niyetle bunu getirmektedir. Son üç ay içerisinde onlarca olay olmasına rağmen, saldırıya maruz kalan taraflar kınama ve uyarı haricinde herhangi bir karşılık vermemiştir. Geçmişteki mücadele tarzlarına bakıldığında şimdiye kadar bu saldırılara karşılık vermemeleri onların basiretlerini, sabırlarını, yüksek kariyerli kişiliklerini ve halklarını ateşe atmaktan çekinmenin getirdiği hak ve halk sevgisini gösterdiği açıktır." dedi.
Yaman, saldırıya maruz kalanların Kürt halkının huzur ve refahını bozmamak için yapılan haksızlıklara sabrettikleri, fitne ve fesadın önüne geçmek için tüm gayretlerini seferber ettiklerini, Kürdistan halkları arasında kanın akmaması için var gücü ile çabaladıkları ortada olduğunu kaydetti.
Halkın birlik ve huzuru için herkes sorumluluk almalı
"Saldırılara rağmen İslami STK'ların bu fedakarlıkları ve azimleri ile göstermiş oldukları bu basiretli ve onurlu duruşu taktir etmemek mümkün değildir" diyen Yaman, sözlerini şöyle tamamladı: "Daha büyük olay ve acılara sebep olmadan bu başıboş ve serseri saldırılardan bir an önce vazgeçilip özür dilenmelidir. Kürdistan halkının hayrına olan budur. Aksi taktirde hepimizin kaybedenlerden olacağı muhakkaktır. Sonuç olarak bu güne kadar yapılan bu menfur saldırıları halkımızın hür ve özgür iradesine yapılmış olarak görüyor, Kürdistan halkının mazlum halklarına yapılan her türlü saldırıyı kınıyoruz. Kürdistan'ın Müslüman halkını zalimlere karşı birlik ve beraberlik içinde olmaya davet ediyoruz. Halkımızın birlik, beraberlik ve huzur içinde yaşayabilmesi için herkesi sorumluluk sahibi olmaya, hakkın ve halkın yanında yer almaya davet ediyoruz." (M. Fatih Akgül-İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.