Fatih AKMAN
Hürriyet Dünyalık Endişesinin Ötesinde
Dün olduğu gibi bu gün de ceriha yaman, sorun büyük. Manzara içler acısı, ümmet perişan, İslam Coğrafyası kan revan, başsız ve sahipsiz bir ümmet. Fitne ve zulüm diyar diyar geziyor, ta ocağımıza demir atmış, hakim olmuş illet. Gel gör ki el olmuş izzet, ümmetin ekserinde düşe düşe efradı iyale pay düşmüş zillet.
Üstad El Benna, bu sorunun, sırtını İslami bağlılığın gevşekliğine ve kültürel emperyalizmin hakimiyetine dayadığının altını çizmişti. Bu gün İslama bağlılığın gevşekliğini masaya yatırırsak, İslama bağlılık neden zayıflamış veya zayıflıyor? Sorusuna Üstat cevaben, İslami aktivitenin zayıflamasında farklı etkenler olduğunu, temelde maddi zayıflık ve dünya meşgalesinin olduğunu belirtir. Tespit bu hususta pusula konumundadır. Zira maişet endişesinin, dünya meşgalesinin, uzun emelin, sonu gelmeyen isteklerin, bitmeyen ihtiyaçların, birbirinin peşine vermiş maddi hedeflerin insanı zihnen, kalben işgal ettiğinin tüm zaman, zemin ve şeraitine ipotek koyduğunun acı tecrübelerinin bini bir para değil.
Zincirleme sebep ve sonuçlar; insanın varlık sebebini ve Rezzak olan Allah’ı unutması, araç olan dünyayı amaç edinmesi ve iaşesini varsa yoksa biricik yegane gaye edinmesi, ekmek kavgasının ahiret azığı edinme endişesinin önüne geçmesi hatta yok etmesi, o kişiyi zahiren hakikat nazarında etkisiz elemana dönüştürüyor. Hayatını ekmeğinin kavgasına dönüştürenin, maişet için geçemeyeceği, iaşe için feda etmeyeceği; mal, makam, koltuk için ezip geçmeyeceği değer, erdem, ilke yoktur, olamaz. Ancak insanlık, dürüstlük, hak ve hukuk gibi ilkeler bazında hareket eden küçük bir zümre istisnadır.
Madem öyle, bir Müslümanın asla unutmaması gerekir ki; karanlık gecede siyah kayanın altındaki siyah bir karıncanın rızkını verecek kadar Allah Rezzak’tır. En zayıf, en güçsüz konumdaki yaşlılara, bebeklere tüm ihtiyacatını ayaklarına getirecek, etraftaki yakınlarını olmazsa, yoksa uzak yakın tüm çevreyi merhamet tarikiyle onların tüm ihtiyacatını tedarik etmesi için onlara musahhar edecek kadar Rezzak’tır.
Hem dünyadaki mal, mülk, makam ve mevkinin son kullanma tarihi ecelle beraber son buluyor. Karun’un zenginliği, Sa’lebe’nin sürüleri, Hz. Süleyman’ın hükümranlığı olsa da ölüm fermanıyla geçersiz akçeye dönüşecek kadar dünya fanidir.
Dünya meşgalesine, deri koltuklara, yüksek makamlara, asil atlara, gözlerin cazibesini birbirinden kıskandığı bağ ve bahçelere, şatafatlı villalara, birbirini takip eden iş tekliflerine kananlara büyük bir ibret olarak şu hakikat yeter: Dünyanın yaratılışından bu yana mal, mülk, makam, mevki, şöhret, iş, bağ ve bahçe sahibi olup bu dünyadan göçmemiş, bunların tümünü arkasında bırakmamış bir tek istisna olmamıştır veya olmayacaktır.
Dolayısıyla dünya ve ahiret kurtuluşunun ve izzetin çaresi: İslami endişe, İslami endişe için de rızık endişesinden ve dünya meşgalesinden azad olmak şarttır. Öyleyse Üstat El Benna gibi; birinci önceliğimiz, olmazsa olmazımız, biricik hedefimiz sürekliliği olan İslami endişe ve İslami aktivite olmalıdır. O zaman İslami endişe ve İslami aktivite er geç meyve verecektir. Onun meyvesi İslami bir yaşamdır, onun meyvesi de ümmetin ittihadı ve izzetidir, Allah’ın izniyle.
Rabbim, bizi de dünyalık endişesinden azad olup hayatının her evresinde Allah için ter döken, koşan, koşturan, çalışan ve didinen dava erlerinden eylesin, vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.