İbadetlerimizde Ölçü

İbadetlerimizde Ölçü

Peygamberimiz (SAV) ibadetlerde ölçülü olmayı ve amellerde devamlılığın sağlanmasını tavsiye etmiştir. Yüce Allah’ın da en sevdiği ibadetlerin, kişinin az da olsa devamını yaptığı sürekli ibadetler olduğu bize bildirilmiştir.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…

Peygamberimiz (SAV) ibadetlerde ölçülü olmayı ve amellerde devamlılığın sağlanmasını tavsiye etmiştir. Yüce Allah’ın da en sevdiği ibadetlerin, kişinin az da olsa devamını yaptığı sürekli ibadetler olduğu bize bildirilmiştir.

İnsanda dünyaya meyil etme, dünyayı sevme tutkusu vardır. İslam dini var olan bu tutkuyu yönetir, rotasını o belirler, ne şekilde ve hangi ölçüde kullanacağını öğretir. Bu ölçüler esas alınıp dikkat edilmezse; insanoğlu tamamen dünyevileşir. Gözü dünyadan başka bir şey görmez, yaratılış gayesini unutur ve kulluktan uzaklaşır. Ya da bunun aksi hareket ederek dünyayı bütünü ile terk eder ve ruhbanlaşır. Her iki şekli de yani hem ifratı hem tefriti Allah-u Teâlâ yasaklamıştır.

Müslüman; fani olan dünyanın oyun ve geçici bir eğlenceden ibaret olduğu bilinci ile hareket etmeli ve zamanı gelince dünyalıklardan vazgeçmeyi bilmelidir. Ebedi olan asıl ve kalıcı yurdu yani ahiret yurdu için çalışmalıdır. Dünyayı, ahireti kazanma yeri olarak görmeli, ruhbanlığa da sapmadan dünya hayatını tamamlamalıdır. Her türlü aşırılıktan uzak kalarak orta yolu tutup Peygamberimizin (SAV) tavsiyelerine uymak, bizlere hem dünya hem de ahiret saadeti getirecektir.

Hz. Enes (RA) anlatıyor: Üç kişi Peygamberin (SAV) evine gelerek eşlerine Onun nasıl ibadet ettiğini sordular. Anlatılana bakarak, sanki onu azımsadılar. “Peygamberin yanında biz kimiz ki onun geçmiş ve gelecek bütün günahları bağışlanmıştır.” Dediler. Aralarından birisi: “Ben yaşadığım müddetçe geceleri hiç uyumayıp hep namaz kılacağım.” dedi. Diğeri: “Ömrüm boyunca artık hiç iftar etmeyip hep oruç tutacağım.” dedi. Üçüncüsü de: “Ben hiç evlenmeyeceğim, sürekli ibadetle meşgul olacağım.” dedi. Peygamber (SAV) bunların yanına geldi ve onlara: “Şöyle şöyle diyenler sizler misiniz? Allah’a yemin ederim ki Allah’tan en çok korkanınız ve O’na karşı gelmekten en çok sakınanınız benim. Böyle olduğu halde ben bazen oruç tutuyor bazen tutmuyorum, hem namaz kılıyor hem de uyuyorum ve kadınlarla da evleniyorum. Bu benim sünnetimdir. Sünnetimden yüz çeviren benden değildir.” buyurdu. (Buhari, Müslim) Kur’an’ın getirdiği ilahi mesaj, insanın yaşama sevincini kırmak ve yok etmek değil, dünya nimetlerini ahiret lezzetlerine dönüştürmektir.

“Ey Muhammed! Biz Kur’an’ı sıkıntı çekesin diye indirmedik.” (Taha, 2)

Hz. Enes anlatıyor: Peygamber (SAV) mescide girdi ve iki direk arasında çekilmiş bir ip gördü. “Bu ip de neyin nesidir?” diye sordu. “Bu ip Zeyneb’indir, (Zeyneb bint Cahş, Peygamberimizin eşi) namaz kılarken yorulduğu zaman ona tutunuyor.” dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz (SAV): “Onu çözün.” dedi. “Sizden biriniz zinde kaldığı sürece ayakta namaz kılsın, yorgunluk basınca yatsın ve uyusun.” buyurdu. (Tabi bu olay nafile namaz esnasında yaşanmış) Çok yorgunken nafile namazın kılınması caiz görülmemiştir. İbadetlerde maksat üç-beş kat değil Allah’a yaklaşma vesilesi olduğunu unutulmamalı ve Kur’an’ın insanın güç yetiremeyeceği şeylerden sorumlu tutmak üzere gelmediği hatırdan çıkarılmamalıdır.

Yine rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (SAV) şöyle buyurmuştur: “Din kolaydır. İbadet ve taatte kendisini zorlayan kimse dine yenik düşer. Şu halde aşırıya kaçmayın orta yolu tutun ve salih amellerden alacağınız mükâfattan ötürü sevinin. İbadet için sabah, akşam ve gecenin bir kısmından istifade edin.” İbadet ve taatte ölçüyü insanı en iyi tanıyan, gücünü en iyi bilen Yaratıcısı zaten belirlemiştir. Ayrıca insanın bir ölçü aramasına gerek yoktur. Kendi aklımızca bulduğumuz ölçü ya ifrat ya tefrit olacaktır. Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurmuştur: “Söz ve fiillerinde aşırı gidenler helak oldular.” Bu sözü üç defa tekrar etti. (İbni Mesud)

Kur’an; İslam toplumunu tanımlarken en belirgin özelliğinin vasat ümmet olduğunu söyler. “Böylece sizi insanlara şahit ve örnek olmanız için tam ortada bulunan vasat bir ümmet kıldık.” (Bakara, 143)

İnsan sosyal bir varlıktır, sosyal bir varlık olması hasebiyle insanlarla iç içe olmak zorundadır. Ruhbanların yaptığı gibi kendini insanlardan uzak tutma gibi bir amelde bulunamaz. Müslümanın hayatında en çok ibadet yaptığı, insanlardan ve dünya nimetlerinden uzak kaldığı zaman Ramazan’ın son on gününde yapılan itikâf vaktidir. Kişinin kendisini bitkin düşürecek ve bıkkınlık verecek derecede ibadet yapması uygun görülmemiştir.

“Kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin.” (Müslim)

İslam dini kolaylık dinidir. Hükümlerinde fıtrat göz önünde bulundurulur. İnsanların nefsinin tamamen öldürülmesi istenmez. Aksine nefsin ıslahını ve arındırılmasını ister. Ancak bu şekilde hem dünya hem de ahiret saadeti elde edilir. Önemli olan ibadetlerde devamlılıktır. İbadetlerde çokluk ve azlık aranmaz, ihlâs ve devamlılık şartı vardır. Allah katında en değerli amel az da olsa devamlı olanıdır.

İbadetleri terk etmek insanı küfre, aşırıya gitmek de ruhbanlığa götürür. İbadetlerde tadil-i erkâna dikkat etmek gerekmektedir. Her ibadetin bir şekli, bir ölçüsü vardır. İnsanoğlu bunu kendisine göre uzatıp kısaltamaz, yani ölçüsü ile oynayamaz. Ne dünyayı terk edecek kadar ne de ahireti unutacak kadar…

Müslüman kadın, yüklenmiş olduğu misyona göre ibadet ölçüsünü Kur’an ve sünnete bağlı kalarak belirlemelidir. Evini, işini, çoluk çocuğuna karşı vazifelerini yerine getirerek aynı zamanda Rabbinin rızasını kazanmalıdır.

Selam ve dua ile…

Arzu Demir | Nisanur Dergisi | Mart 2021 | 112. Sayı

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.