M. Zülküf YEL
İdlib'in feryadı
Suriye'de son zamanlarda en fazla saldırıların olduğu yerlerden birisi olarak İdlib ön plana çıkmaktadır. Esed güçleri ve Rusya, sivil yerleşim birimlerini bombalamakta ve çok sayıda insan, bu katliamlarda can vermektedir. İdlib'te yaşayan siviller, insanlığın ve özellikle de İslam ümmetinin bu katliamlara karşı bir an evvel seslerini yükseltmelerini istemektedir. Suriye sahasında yapılan tüm müzakerelere rağmen İdlib sahasından bombalar eksik olmamaktadır. Hele özellikle Rusya'nın sivilleri bombalayan savaş uçaklarından birisinin muhalifler tarafından düşürülmesi ile beraber, Rusya'nın katliamları en üst seviyeye çıktı. Buna rağmen gelişen dengeler çerçevesinde, Rusları kınayan bir açıklama bile gelmemektedir. Türkiye kamuoyunda bu konuda ciddi tepkilerin olmadığını görüyoruz. Sivil iradenin, devlet politikası çerçevesinde şekillendiğini üzüntüyle müşahede etmekteyiz. Türkiye'nin, Suriye'de Rusya ile paralel düşmesi ile beraber, Rusya karşıtı söylem ve eylemlerin buharlaştığını görmekteyiz. Özellikle muhafazakâr basın ve sivil toplum kurumları bu konuda son derece kötü bir sınav vermektedir.
Maalesef her geçen gün İdlib'te durum daha da kötüleşmektedir. Zamanında katliamlardan kaçan çok sayıda sivil insan burasını güvenilir bir liman olarak gördükleri için İdlib'e sığındı. Son derece kalabalık bir sivil nüfus var. Buradaki güvenliğin tehlike altına girmesi durumunda insanlık adına büyük bir dramın yaşanmasından korkulmaktadır. Bu gün İdlib'teki insanları en fazla tehdit eden güçler Rusya ve Esed güçleridir. Eğer İdlib'teki direnç kırılırsa, Rusya ve rejim önünde, katliamlarını engelleyecek bir bariyer kalmayacaktır. Şimdiye kadar ki icraatlarına bakıldığı zaman, Rusya'nın ve Esed rejiminin siviller konusunda hiçbir hassasiyete sahip olmadıklarını görmekteyiz. Tam tersine sivilleri katledip dehşet saçmayı temel bir politikaya dönüştürmüşlerdir. İş işten geçmeden evvel, insani ve İslami sorumluluğumuz bağlamında bu konuda gereken hassasiyeti göstermeli ve İdlibli mazlumların feryadı olmalıyız. Rus savaş uçaklarının, Suriye'de İdlib gerginliği azaltma bölgesinde daha önce boşaltılan bir hastane ve iki okula düzenlediği hava saldırılarında 10 sivil öldü. Bu saldırılar aralıksız devam etmektedir. İdlib'te insan hakları ihlalleri ve sivillerin ölmesi adeta rutin hale gelmiştir. Başta Türkiye olmak üzere, duyarlılık sahibi ülke ve halklar, sivil toplum örgütleri ve aktivistler, bu insanlık suçunun son bulması için kamuoyu oluşturmalıdırlar. Özellikle Türkiye'nin, Rusya'nın katliamları karşısında ciddi bir irade ortaya koymaması utanç vericidir.
Daha önce El Bab operasyonunda saha hakimiyeti, Rusya'nın müsaadesi ve Fırat kalkanı bölgesinde hava sahasının Türkiye'ye açılması mukabilinde Halep'te büyük hatalar yapıldı. Daha açık bir ifade ile; Halep, El Bab'a kurban edildi. O süreci hatırlayacak olursak, yapılan anlaşma sonrasında dengeler bir anda değişmiş ve Halep kuşatma altına düşmüştü. Kısa süre sonra da tamamen düşmüştü. Temennimiz odur ki, Halep'in başına gelenler, İdlib'in başına gelmez; İdlib, Afrin'e kurban edilmez.
Görüş ve Önerileriniz için... [email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.