İHH işgalci siyonist rejimin hukuksuzluklarına tepki gösterdi
Şanlıurfa Genç İHH Üniversite Komisyonu, düzenlemiş olduğu basın açıklamasıyla Kudüs'teki hukuksuzlukların son bulması amacıyla uluslararası kurumları göreve çağırdı.
Genç İHH Üniversite Komisyonları tarafından bugün Cuma namazının ardından İşgalci siyonist rejimin Kudüs'teki hukuksuzluklarına dikkat çekmek amacıyla basın açıklaması düzenlendi.
Haliliye İlçesi Hamidiye Mahallesi'nde bulunan İHH binası önünde düzenlenen basın açıklamasını Genç İHH Üniversite Sorumlusu Şahin Karadurmuş okudu.
Basın açıklmasının başında, işgalci siyonist rejimin 1967 yılında işgal ettiği Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da Filistinlilere ait ev ve yapıları çeşitli gerekçelerle yıkıp, her yıl yüzlerce Filistinliyi evsiz bıraktığını ifade eden Karadurmuş, birçok ailenin sürekli, zorla yerlerinden edilme tehdidi altında yaşadığını belirtti.
"İşgalci siyonist rejimin, Filistinlileri evlerinden etme projesi siyasi bir plandır"
Filistinli ailelerin, hukuksuz bir şekilde topraklarından edildiğine vurgu yapan Karadurmuş, "Filistinliler, 1967'den bu yana Doğu Kudüs'te kendilerine ait 5 binden fazla evin, işgalci siyonist rejim güçleri tarafından yıkıldığını kaydediyor.Topraklarından hukuksuz bir şekilde zorla koparılan Filistinli aileler, siyonist yerleşimcilerin işgali ve açtığı davalar nedeniyle yıllardır işgalci siyonist rejimin, zorunlu göç tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor. işgalci siyonist rejimin, Filistinlileri evlerinden ve yerlerinden etme projesi siyasi bir plandır. İşgalci siyonist rejimi korumayı ve karşılığında Filistinlileri yerlerinden etmeyi amaçlamaktadır. Bu yaşananlar, bir tür etnik kökene bağlı yerinden edilme ve savaş suçudur. Filistinliler, kendi topraklarında ekonomik kriz ve Coronavirus salgını ile mücadele ederken bir yandan da hukuksuz işgalle evlerinden ve yurtlarından edilmektedir." şeklinde konuştu.
"Doğu Kudüs’ün yüzde 35’i zorla istimlak edilmiştir"
Doğu Kudüs'te 13, Batı Şeria’da ise 250’den fazla yasa dışı Yahudi yerleşim birimi bulunduğunu ifade eden Karadurmuş, "Uluslararası hukukta, işgal altındaki Filistin topraklarındaki tüm Yahudi yerleşim birimleri gayrimeşru kabul ediliyor. İşgal altındaki Doğu Kudüs'te 13, Batı Şeria’da ise 250’den fazla yasa dışı Yahudi yerleşim birimi bulunuyor. Bu yerleşim birimlerinde 650 binden fazla Yahudi yerleşimci yaşıyor. İşgalci siyonist rejimi, sistemli işgal politikası sonucunda Doğu Kudüs’ün yüzde 35’i zorla istimlak edilmiş ve sadece yüzde 13’ünde Filistin yerleşimine müsaade edilmektedir. Yüzde 20 oranında olan yeşil alan ise siyonistlerin elinde ve kontrolünde bulunmaktadır." dedi.
"Kudüs’te demografik yapı Yahudi yerleşimcilerin lehine değişmektedir"
Kudüs’teki Müslümanlar, işgalin birebir muhatabı ve mağduru olduğunu belirten Karadurmuş, "Uzun yıllardır devam eden baskı siyaseti ağırlaşarak sürmektedir. Filistinlilerin topraklarının müsaderesi, evlerinin yıkılması, Yahudi yerleşim yerlerinin inşası, ikamet ve ruhsat işlemlerinde Müslümanlara ayrımcılık yapılması sonucu, Kudüs’te demografik yapı Yahudi yerleşimcilerin lehine değişmektedir. Yahudi nüfus 1948 öncesinde, Kudüs nüfusunun yüzde 10’unu oluştururken, bu oran hali hazırda yüzde 70’e ulaşmıştır. Bunda ekonomik kısıtlamalar, utanç duvarı ve Müslüman halka yönelik baskı siyasetinin artması sonucu yaşanan zorunlu göçler etkili olmuştur. İşgal altındaki Kudüs’ü, zorunlu sürgün politikaları ile Müslümanlardan arındırma hedefine uygun olarak sistematik ve ayrımcı bir şekilde Filistinlilerin evlerinin yıkılması, oturma izni verilmemesi ve zorunlu kamulaştırmalar yoğun şekilde uygulanmaktadır." ifadelerini kullandı.
"Filistinlilerin mal ve mülklerine el konulmaya devam ediliyor"
70 yıldır hakları, toprakları, vatanları, canları, malları ellerinden alınan Filistinliler'in İşgalci siyonist rejimin zulmü altında çok zor şartlarda yaşadığını belirten Karadurmuş, "Yapılan bütün anlaşmalara rağmen, uluslararası alanda alınan bütün kararlara rağmen Filistin’e, Kudüs’e uygulanan yaptırımlar her geçen gün ağırlaşmaktadır. Uluslararası İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 13'üncü maddesine göre herkes herhangi bir devletin sınırları içerisinde serbestçe dolaşma ve yerleşme hakkına sahiptir. Aynı şekilde herkes kendi ülkesi de dahil herhangi bir ülkeyi terk etme ve ülkesine geri dönme hakkına sahiptir. Uluslararası İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 17'inci maddesi hiç kimsenin keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum bırakılamayacağını söyler. Ancak Filistinlilerin mal ve mülklerine el konulmaya hâlâ devam edilmektedir." dedi.
"İşgalin yasaklanması ve cezalandırılması konusunda uluslararası sözleşmeler yetersiz"
Uluslararası hukukun, Batı Şeria'nın ve Kudüs topraklarının işgal edilmiş topraklar olduğunu, işgalci siyonist rejiminin bu topraklar üzerindeki varlığını, askeri bir işgal olarak kabul ettiğini belirten Karadurmuş, "Filistin halkı, özgürlük ve bağımsızlık yolundaki meşru haklarına kavuşmak ve işgale son vermek için BM Şartı’na uygun olarak tüm yolları kullanarak mücadele etme hakkına sahiptir. Uluslararası toplum, işgal altında bulunan Batı Şeria’daki işgalci siyonist rejimin yerleşim birimlerinin yapımı karşısında sessiz kalmaktadır. Yasadışı yerleşim ve işgalin yasaklanması ve cezalandırılması konusunda uluslararası sözleşmeler ve uygulamalar yetersiz kalmaktadır." ifadelerini kullandı.
"Kudüs, 1948 yılından beri işgal altındadır"
Filistin davasının insanlık mücadelesi olduğu kadar Kudüs’te çalınan hakların iadesi davası olduğunu ifade eden Karadurmuş, "Tüm insanlığın ortak mirası olan Kudüs, 1948 yılından beri hukuksuz olarak kurulan siyonist rejimin işgali altındadır. İşgalci siyonist rejimin ve ABD, Kudüs’ü hukuksuz bir şekilde tüm uluslararası anlaşmalara aykırı olarak başkent yapmak istemektedir. Kim hangi kararı alırsa Kudüs sahipsiz değildir. Kudüs Filistin’in başkenti, Müslümanların mukaddes şehridir.Kudüs için verilen mücadeleyi bu kentte yaşayan Müslümanların omuzlarına yükleyerek bir çözüme ulaşılamayacağı artık anlaşılmıştır. Bu nedenle sivil inisiyatiflerin ve hukukçuların başını çektiği küresel bir mücadele yürütülmelidir. BM, UNESCO, İİT nezdinde yürütülen süreçlere ilave olarak tüm insanlar ve uluslararası kurumlar birlikte hareket ederek Siyonistlerin oldu bittilerini önleyecek girişimleri artırmalıdır." dedi.
"Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etmeleri ve bağımsız devletlerine kavuşmaları sağlanmalıdır"
İşgalci siyonist rejimin hukuk ihlalleri, uluslararası yargının ve özellikle Uluslararası Ceza Mahkemesi yetkisindeki suçlar kapsamına girdiğini belirten Karadurmuş, İşgalci siyonist rejimin hukuksuz işlemleri için uluslararası kamuoyu önünde yargılanması gerektiğini belirtti.
Karadurmuş, "Hukuksuz işgal durdurulmalı, evlerin yıkımlara son verilmeli, yeni ev yapma ve restorasyonun önündeki engeller kaldırılmalıdır. İşgalci siyonist rejimin, BM komitelerinden ve üye olduğu tüm uluslararası kurum ve kuruluşlardan çıkartılmalıdır. Uluslararası adaleti ve hukuku uygulayacak mekanizmaların geliştirilmelidir. Adil barış ve istikrarı sağlamak için Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etmeleri ve bağımsız devletlerine kavuşmaları sağlanmalıdır." şeklinde ifade etti.
Basın açıklaması şu ifadelerle sona erdi:
"Bugün burada ve tüm Türkiye’de Kudüs dostları ile birlikte işgalci siyonist rejimin hukuksuz uygulamalarına karşı çıkıyoruz. Tüm Filistin ve Kudüs sevdalıları olarak bu davayı savunmaya devam edeceğiz. Tüm dünyadaki insanları, uluslararası mekanizmaları ve adaleti ve hukuku savunan herkesi harekete geçmeye ve işgalci siyonist rejimin attığı bu işgal adımlarını durdurmaya çağırıyoruz. Kudüs özgür oluncaya kadar mücadelemizi tüm gücümüzle sürdüreceğiz."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.