İhvan Gösterilere `Gösteri` ile Karşılık Verecek

İhvan Gösterilere `Gösteri` ile Karşılık Verecek

Mursi`nin göreve gelişinin birinci yıldönümünde muhalifler büyük gösteriler planlarken İhvan da karşıt gösteri yapmayı hedefliyor.

Göreve gelişinin birinci yılında Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi`yi devirmek ve Müslüman Kardeşler`in bölgedeki yükselişine son vermek isteyen Mısır muhalefeti ve bazı dış mihraklar, 30 Haziran`da büyük gösteriler yapmayı planlıyor. Yapılması planlanan gösterilerde, "6 Nisan" ve "Kifaye" Hareketleri gibi Mübarek`e ilk başkaldıran gençlik organizasyonlarının, aktif bir şekilde kullanılması hedefleniyor.

Bu çerçevede, 6 Nisan Hareketi Siyasi Bürosu ve Mısır Halk Akımı yöneticileri bir araya geldi. Görüşmede, gösteriler esnasında hayata geçirilecek ortak stratejiler ve sonrasında atılacak adımlar konusunda fikir birliği sağlanması gibi konuların masaya yatırıldığı kaydedildi.

Mısır muhalefetinin çatısı altında toplandığı, Muhammed el Baradey başkanlığındaki Ulusal Kurtuluş Cephesi de 30 Haziran gösterilerine destek vereceğini açıkladı. Muhalefet, Cumhurbaşkanı Mursi`yi erken Cumhurbaşkanlığı seçimi kararı almaya mecbur edebileceğini öngörüyor.

Müslüman Kardeşler de gereken karşı önlemler için harekete geçti. Haziran ayı başında İhvan İrşad Bürosu Mürşidi Muhammed Bedii`nin yardımcısı Hayrat Şatır ve Yarın Devrim Partisi Başkanı Eymen Nur, muhalif Cephe`nin önemli şahsiyetlerinden Kongre Partisi Başkanı Amr Musa ile bir görüşme gerçekleştirdi. Bu sürpriz buluşmanın muhalif Cephe`yi parçalamaya yönelik ciddi bir adım olduğu konuşuldu.

Nur Partisi dışındaki Selefi hareketlerin tamamını kendi safına çekmeye çalışan Müslüman Kardeşler, Selefiler tarafından bir spor salonunda düzenlenen "Suriye Halkına Yardım" programına destek verdi. Cumhurbaşkanı Mursi`nin bizzat katıldığı programdaki Selefi konuşmacıların, 30 Haziran`da Mursi`ye destek mesajları vermesi dikkat çekti.

Mursi aslında geçen bir yıllık süre zarfında önemli icraatlara imza attı. 25 Ocak Tahrir Devrimi`nin ardından Mübarek`in devrilmesiyle Mısır halkının yönetimden beklentilerinin oldukça yükselmiş olması ve medyanın karartması nedeniyle, Mursi`nin söz konusu cesur kararları gereken yankıyı sağlayamadı.

Mursi`nin işbaşına gelmesinden önce Yüksek Askeri Konsey`in ülkeyi yönettiği bir buçuk yıllık süre zarfında yaşanan gelişmeler, Müslüman Kardeşler`in hem lehine ve hem de aleyhine oldu. Ancak genel bir değerlendirme yapıldığında askeri yönetimin, Müslüman Kardeşler`in yükünü daha da artırdığı görülüyor.

Yaklaşık 32 milyar dolarlık döviz rezerviyle bütçeyi devralan Yüksek Askeri Konsey`in, Müslüman Kardeşler`e sadece 13 milyar dolar bırakması, askeri yönetimin Mursi`ye 19 milyar dolarlık ağır bir mirası olarak nitelendirmektedir.
Diğer taraftan Mısır devlet televizyonu önü ve Muhammed Mahmud Caddesi katliamlarında askerin başarısız yönetimi ise bazı gözlemcilere göre İhvan`ın işini kolaylaştıran etkenlerdendi.

Mursi bir yıllık süre içerisinde iki önemli büyük icraata imza attı. Birincisi, Mehmet Ali Paşa`nın torunlarından son kral Faruk`a karşı 1952 yılında yapılan, Hür Subaylar Devrimi`nden bu yana ülke yönetimini elinde bulunduran askeri, cesur bir kararla kışlasına göndermesiydi.

İkincisi ise, yeni anayasanın yapımı, halkoyuna sunularak kabul edilmesi ve yürürlüğe girmesidir. Mursi, anayasa konusunda çok riskli bir adım atarak, yeni biranayasa beyannamesi ilan etmiş ve ülkede ciddi bir gerilime neden olmayı göze almıştır.

Mursi`nin söz konusu kararları ülkede büyük bir tepki toplamış ve en az iki hafta süren kaos ortamının başlamasına neden olmuştu. Kararnamenin ardından tek adam yönetimi ve diktatörlüğün tekrar başlatılmak istendiği gibi gerekçelerle ayaklanan muhalefet, Ulusal Kurtuluş Cephesi çatısı altında toplanmış ve Tahrir Meydanı`nı tam üç ay trafiğe kapatmıştı.
Bir yıllık süre içerisinde Mursi`nin geri adım atmak zorunda kaldığı kararlar da vardı. Bunlardan en önemlisi, Anayasa Mahkemesi`nin feshettiği Mısır Halk Meclisi`nin tekrar görevine dönmesi kararıydı. Ancak çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı, bu kararın uygulanması konusunda yargı erki, askerler ve muhalefetin baskısı nedeniyle geri adım atmak zorunda kaldı.
Başsavcının görevinden alınması konusunda da ciddi sıkıntılar yaşandı. Önce Başsavcı Abdulmecid Mahmud`u görevinden aldığı ve Vatikan`a büyükelçi olarak atadığını açıklayan Mursi, baskılar üzerine bu kararından da vazgeçti. Mursi başsavcıyı da ancak anayasa beyannamesi ilanı ile görevinden alabilmişti.

Göreve geldiğinde ciddi bir siyasi istikrarsızlık ve güvenlik zaafiyeti ile karşı karşıya olan Mursi, kısmen de olsa ülkede istikrarı sağlamayı başardı.

Ancak ekonomi konusunda hedeflenen başarı elde edilemedi. Mısır Cuneyhi`nin dolar karşısında yaklaşık yüzde 10 civarında değer kaybetmesi, zaman zaman görülen akaryakıt kıtlığı ve elektrik kesintileri dikkate alınmazsa eğer, Mübarek`in son dönemindeki Mısır`a geri dönülmesinin sağlandığı söylenebilir.

Mısır muhalefeti, fulül ve kartel medya, 30 Haziran`da Mursi`nin devrilmesini kolaylaştıracağını düşünerek, Türkiye`de Başbakan Erdoğan`ın zor durumda kalmasını temenni eden bir tutum sergiledi. Bu süreçte Türkiye`yi yakından takip eden muhalif cephedeki parti yöneticileri, göstericilerin Gezi Parkı`dan çıkarılmasının ardından biraz hayal kırıklığı yaşasa da Türkiye aleyhine demeç vermeye devam ediyorlar. 
 
Abdullah Aydoğan Kalabalık / Dünya Bülteni
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.