İki beddua ve sonrası
Seçim sürecinin başlamasıyla HDP lehinde PKK tehditleri gündeme gelince Demirtaş, tepki gösterdi. Tepkisini de F. Gülen gibi beddua ederek ortaya koydu:
Hüseyin Kaya Doğruhaber/Haber Yorum
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ilginç bir grafik izliyor. Kobani'yi bahane ederek büyük bir vahşete imza atanları sokağa çağıran kişi olarak suçlanan biri çıkıp vahşeti değil; ama mesela heykellere zarar verilmesini kınayabildi.
İç güvenlik paketi görüşülürken “Kıyameti koparacağız; sokakta mitinglerimizle, yürüyüşlerle engellemeye çalışacağız, yasa çıkarsa değişmesi için mücadele yürüteceğiz” demişti; ama herhalde birileri kulağını çekmiş olmalı ki, yasa çıkınca hiçbir tepki göstermedi.
Seçim sürecinin başlamasıyla HDP lehinde PKK tehditleri gündeme gelince Demirtaş, tepki gösterdi. Tepkisini de F. Gülen gibi beddua ederek ortaya koydu:
“Silah siyasetinden beslenen malum partiye oy vermeyin' yaygarası koparmaya başladılar. Kim silahtan beslenerek oy topluyorsa Allah onun bin defa belasını versin. Kim silaha güvenerek, kim elindeki silah gücüne güvenerek, emrindeki silah gücüne güvenerek oy toplamak istiyorsa Allah onun burnundan fitil fitil getirsin. Seçimi görmeyi nasip etmesin. Bizsek biz, sizseniz siz.”
Birçok kişi bedduaya “amin” dedi ve bazıları bu “amin”leri sosyal medyadan gazete köşelerine kadar taşıdı.
Tabii beddua denince akla F. Gülen ve o meşhur bedduası geldi.
“Eğer hakikaten bu olumsuz şeylerin üzerine giden arkadaşlar, kimse onları tanımıyorum, binde birini bile tanımıyorum... Bu işin üzerine, ‘Hukukun ve aynı zamanda sistemin, dinin ve aynı zamanda demokrasinin gerektirdiği şeyler bunlardır' deyip, arınma adına, yıkanma adına, temizlenme adına, kirlerin öbür tarafa kalmasına meydan vermemek adına bir şey yaparken dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa, bize de nisbet ediyorlar, dolayısıyla ben bizi de onların içinde görerek diyorum... Dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa, yaptıkları şey Kur'an'ın temel disiplinlerine aykırıysa, Sünnet-i Sahiha'ya aykırıysa, İslam'ın hukukuna aykırıysa, modern hukuka aykırıysa, günümüz demokratik telakkilere aykırıysa Allah bizi de onları da yerlerin dibine batırsın, evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın. Ama öyle değilse, hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum insanlara cürüm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar... Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkân vermesin.”
Beddua sonrası Gülen grubu rahat yüzü görmedi. Birlikleri bozuldu, evlerine “fitne” ateşleri düştü. Devletten operasyon üzerine operasyon yediler ve halen yemeye devam ediyorlar.
Erdoğan “beddua” sonrası iki seçim kazandı ve “bir şey” olarak kabul edilebilirse Cumhurbaşkanı oldu. Mazlumun bedduasından korkulur; ama kamuoyunda pek kimse Gülen grubunun mazlumiyetine inanmıyor, çünkü çok fazla mağduriyette onların parmağının olduğuna inanılıyor.
Şimdi herhalde kimse PKK-HDP'nin mazlum olduğunu iddia edemez. 6-8 Ekim vahşetinin izleri daha silinmemişken, vahşice katledilen gençlerin acısı yürekleri yakmaya devam ederken ve kışkırtıcılar da failler de ortada iken…
“Evet, Allah mühlet verir, ihmal etmez.”
Demirtaş yaptığı bedduanın sonuçlarına hazır olsun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.