`İktidar Bu Yasayla Kendi Sonunu Hazırlıyor`
Türkiye`de sivil topluma çok büyük bir darbe vuracak olan Uluslararası Terörizmle Mücadele Yasa Tasarısı TBMM`de kabul edildi. Karara tepki gösteren Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel başkanı Hüseyin Yılmaz, yasanın Müslümanlar için büyük bir risk taşıyaca
VAN - Birleşmiş Milletler (BM) uluslararası terörizmin finansman kaynaklarını engellemek iddiasıyla bir sözleşme hazırlamış ve bu sözleşmenin üye ülkeler tarafından kabul edilmesini zorunlu hale getirmişti. Sözleşme kapsamında Türkiye`de hazırlanan yasa tasarısı yaklaşık iki yıl komisyon gündemine alınmamıştı. Geçtiğimiz günlerde BM tarafından Türkiye`nin uyarılmasının ardından hazırlanan tasarı Adalet Komisyonundan geçerek Meclis Genel Kuruluna göndermişti.
BM sözleşmesine göre terör devleti ABD ve AB`nin terörist olarak ilan ettiği örgüt, grup, siyasi oluşum ve camialar Türkiye tarafından da terörist olarak görülecek.
TBMM tarafından kabul edilen yasa, STK`lar tarafından endişe ile karşılanırken Van`da yayın yapan Serhad FM`in `Hafta Ertesi` programında, yasanın getireceği olumsuzluklar tartışıldı.
Sunuculuğunu İlke Haber Ajansı Van Bölge Temsilcisi Fikret Özkan`ın yaptığı programa canlı telefon bağlantısıyla bağlanan HÜDA PAR Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz, Avukat Abdulgani Orhan, İHH Van temsilcisi Ercan Çiplak ve Van Olay Gazetesi yazarı Abdulhelim Almalı, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yasayla beraber, Müslümanların kamuoyu nezdinde terörist olarak lanse edileceğine dikkat çeken konuklar, bu yasanın hemen kaldırılmasını istediler.
"İslami yapılar, terörist ilan edilecek"
Terörizmin finansmanı ile ilgili yasaya bakıldığında yasanın iki yönünün olduğunu söyleyen HÜDA PAR Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz, bunların dış politika ve iç politikayı ilgilendiren bölümler olduğunu söyledi. Bu yasayla beraber işgalci ABD`nin ve AB`nin terörist dediğine Türkiye`nin de terörist deme zorunluluğunu getirdiğine vurgu yapan Yılmaz, "Bugün, Fransa Mali`yi işgal ediyor. İşgale karşı mücadele veren oradaki İslami yapılar, terörist ilan edilecek ve Türkiye`de, `evet bu teröristtir!` diyecek. Sistemi elinde bulunduran siyasi düşüncüler, -hangisi hâkimse- kendi rakibini düşman ilan edebilecek ve siyasi yapıları, eğer varsa illegal bir yapıyla ilişkilendirecek. Böylece o insanlara yapılan yardım faaliyetleri terörizmin finansmanı olarak değerlendirebilecek ve o insanların mal varlığına el koyabilecek. Hem de mahkeme kararı olmadan. Zaten Türkiye`nin hukuk sistemi bu konuda sabıkalıdır. Çünkü STK`ların hayır işlerinde ve yasal alanda yapmış olduğu bu faaliyetlerin tümünü terörist faaliyet kabul edip toptan cezalandırma yoluna giden bir yapıdır. Örneğin daha önce başkanlığını yapmış olduğum Mustazaf Der`in kapatılması olayı. Bir de, aynı kulvarda çalıştığımız, Elazığ İhya Der`in başına gelenler" dedi.
Terörizmin finansmanı ile ilgili yasaya bakıldığında yasanın iki yönünün olduğunu söyleyen HÜDA PAR Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz, bunların dış politika ve iç politikayı ilgilendiren bölümler olduğunu söyledi. Bu yasayla beraber işgalci ABD`nin ve AB`nin terörist dediğine Türkiye`nin de terörist deme zorunluluğunu getirdiğine vurgu yapan Yılmaz, "Bugün, Fransa Mali`yi işgal ediyor. İşgale karşı mücadele veren oradaki İslami yapılar, terörist ilan edilecek ve Türkiye`de, `evet bu teröristtir!` diyecek. Sistemi elinde bulunduran siyasi düşüncüler, -hangisi hâkimse- kendi rakibini düşman ilan edebilecek ve siyasi yapıları, eğer varsa illegal bir yapıyla ilişkilendirecek. Böylece o insanlara yapılan yardım faaliyetleri terörizmin finansmanı olarak değerlendirebilecek ve o insanların mal varlığına el koyabilecek. Hem de mahkeme kararı olmadan. Zaten Türkiye`nin hukuk sistemi bu konuda sabıkalıdır. Çünkü STK`ların hayır işlerinde ve yasal alanda yapmış olduğu bu faaliyetlerin tümünü terörist faaliyet kabul edip toptan cezalandırma yoluna giden bir yapıdır. Örneğin daha önce başkanlığını yapmış olduğum Mustazaf Der`in kapatılması olayı. Bir de, aynı kulvarda çalıştığımız, Elazığ İhya Der`in başına gelenler" dedi.
"İktidar kendi sonunu hazırlıyor"
Bu yasanın Müslümanlar açısında büyük bir handikap oluşturacağını belirten Yılmaz, "Aslında, iktidarlar farkında olmadan kendisini destekleyen siyasi yapıların sonunu getirecek bazı düzenlemeler hazırlıyor" diyerek Demokrat Parti tarihinden örnek verdi. Yılmaz, "Demokrat Parti, CHP`nin `milli şef` uygulamasına karşı `Atatürk`ü Koruma Kanunu` çıkardı. Bu kanunun çıkarılma gayesi, CHP`nin politikalarına karşılıktı ve İsmet İnönü`nün kendisini, birinci adam ilan etmesine yönelik bir önlemdi. Menderes bunu önlemek için kanun çıkardı. Ama yıllar sonra CHP ve bütün yapılar bu yasayı İslami kesim için kullanmaya başladılar. Halen de kullanıyorlar" şeklinde konuştu.
Bu yasanın Müslümanlar açısında büyük bir handikap oluşturacağını belirten Yılmaz, "Aslında, iktidarlar farkında olmadan kendisini destekleyen siyasi yapıların sonunu getirecek bazı düzenlemeler hazırlıyor" diyerek Demokrat Parti tarihinden örnek verdi. Yılmaz, "Demokrat Parti, CHP`nin `milli şef` uygulamasına karşı `Atatürk`ü Koruma Kanunu` çıkardı. Bu kanunun çıkarılma gayesi, CHP`nin politikalarına karşılıktı ve İsmet İnönü`nün kendisini, birinci adam ilan etmesine yönelik bir önlemdi. Menderes bunu önlemek için kanun çıkardı. Ama yıllar sonra CHP ve bütün yapılar bu yasayı İslami kesim için kullanmaya başladılar. Halen de kullanıyorlar" şeklinde konuştu.
Programa katılan Avukat Abdulgani Orhan da yasanın getireceği olumsuzluklara değinerek yasanın kabul edilmesinin Türkiye`nin bağımsızlık söylemleriyle birebir çeliştiğini ifade etti. Yasanın bu aşamaya geliş sürecini anlatan Orhan, ABD ve İsrail`in özellikle Arap baharı sonrası aleyhlerine işlenen durumu kendi lehlerine çevirmek için Ortadoğu ve bu tip projelerle ayakta kalmaya çalıştıklarını kaydetti.
Başbakan da terör listesine alınabilir!
Türkiye`nin bu yasayla beraber ABD`ye ve AB`ye `Biz İslami bir devlet değiliz. Biz, sizin tekelinizde olan ve size tabi olan bir devletiz" cevabını verdiğini söyleyen Orhan, yasanın başbakan Tayyip Erdoğan için de tehlike oluşturacağını belirtti. Orhan, "Bugün Mavi Marmara ile giden ve destek veren herkes artık Türkiye tarafından terörist olarak kabul edilmektedir. Bütün milletvekilleri, `One Minute` diyen Başbakan bile Filistin`in yanındayız dediği an, terörist olarak kabul edilmek zorundadır. Bu yardımları Filistin`e gönderen İHH`nın başkanı, terör örgütü yöneticileri; onlara yardım edenleri de terör örgütüne yardım ve yataklık eden kişiler olarak yargılanma durumları söz konusu oldu" dedi.
Türkiye`nin bu yasayla beraber ABD`ye ve AB`ye `Biz İslami bir devlet değiliz. Biz, sizin tekelinizde olan ve size tabi olan bir devletiz" cevabını verdiğini söyleyen Orhan, yasanın başbakan Tayyip Erdoğan için de tehlike oluşturacağını belirtti. Orhan, "Bugün Mavi Marmara ile giden ve destek veren herkes artık Türkiye tarafından terörist olarak kabul edilmektedir. Bütün milletvekilleri, `One Minute` diyen Başbakan bile Filistin`in yanındayız dediği an, terörist olarak kabul edilmek zorundadır. Bu yardımları Filistin`e gönderen İHH`nın başkanı, terör örgütü yöneticileri; onlara yardım edenleri de terör örgütüne yardım ve yataklık eden kişiler olarak yargılanma durumları söz konusu oldu" dedi.
DHKP-C`nin eylemi tesadüf olamaz!
Programa katılan bir diğer konuk, İHH Van temsilcisi Ercan Çiplak ise yasanın gündeme geldiği günlerde bazı girişimlerde bulunduklarını; ancak bütün bu girişimlere rağmen Türkiye`nin, daha fazla baskılara dayanamadığını ve sonunda yasalaştırıldığını söyledi. Çiplak, "Türkiye bunu tartışmadı, sonuçlarından ne olacak. Alelacele çıkardılar. Bu anlamda etkilerini daha sonra göreceğiz. Son zamanlarda DHKP-C ile başlayan bir terör gündemi oluşturuldu Türkiye`de. Büyük bir tesadüfle büyükelçilik saldırısı geldi. Konjonktürel olarak böyle zamana uymayan, amacı olmayan bir saldırı görünürde. Ama tam bunların üstüne Türkiye`de bir terör gündemi oluşturulup böyle sol örgütlerle bir terör korkusu tekrar oluşturuldu ve bunun ardından bu kanun geçirildi. Ben şahsi olarak bu ikisi arasında bir bağlantı olabileceğini düşünüyorum" diye konuştu.
Programa katılan bir diğer konuk, İHH Van temsilcisi Ercan Çiplak ise yasanın gündeme geldiği günlerde bazı girişimlerde bulunduklarını; ancak bütün bu girişimlere rağmen Türkiye`nin, daha fazla baskılara dayanamadığını ve sonunda yasalaştırıldığını söyledi. Çiplak, "Türkiye bunu tartışmadı, sonuçlarından ne olacak. Alelacele çıkardılar. Bu anlamda etkilerini daha sonra göreceğiz. Son zamanlarda DHKP-C ile başlayan bir terör gündemi oluşturuldu Türkiye`de. Büyük bir tesadüfle büyükelçilik saldırısı geldi. Konjonktürel olarak böyle zamana uymayan, amacı olmayan bir saldırı görünürde. Ama tam bunların üstüne Türkiye`de bir terör gündemi oluşturulup böyle sol örgütlerle bir terör korkusu tekrar oluşturuldu ve bunun ardından bu kanun geçirildi. Ben şahsi olarak bu ikisi arasında bir bağlantı olabileceğini düşünüyorum" diye konuştu.
"Yasa, AK Parti`nin Müslümanlara son bir hediyesidir!"
Programa son olarak katılan Van Olay Gazetesi yazarı Abdulhelim Almalı, mevcut hükümetin `sağ gösterip sol vurma` taktiğini uyguladığını belirterek yasanın önümüzdeki günlerde Müslümanların başını oldukça ağrıtacağını ifade etti. Yasanın, "AK Partinin, Müslümanlara son bir hediyesidir!" tabirini kullanan Almalı, sözlerini şöyle sürdürdü: Türkiye, bu kanunu çıkarmaya mecburdu. Çünkü bölgedeki ve Türkiye`deki gelişen dengeler, sistemleri rahatsız etmeye başladı. Dolayısıyla sistemler rahatsız olmamak için bir takım kanunlar çıkarmak zorundadır. Bu kanunları içeride yürürlüğe koyduğu gibi dışarıda da, uluslararası arenada da geçerli kılabilmek için ABD, Birleşmiş Milletler gibi kuruluşlara ihtiyacı vardır. Çıkarılan hiç bir kanun, mazlumun, mağdurun, mahkumun hakkını korumak için değil. Devamlı çıkarılan her kanun, güçlünün gücünü daha da sürdürebilmek içindir" (Fırat Arslan - İLKHA)
Programa son olarak katılan Van Olay Gazetesi yazarı Abdulhelim Almalı, mevcut hükümetin `sağ gösterip sol vurma` taktiğini uyguladığını belirterek yasanın önümüzdeki günlerde Müslümanların başını oldukça ağrıtacağını ifade etti. Yasanın, "AK Partinin, Müslümanlara son bir hediyesidir!" tabirini kullanan Almalı, sözlerini şöyle sürdürdü: Türkiye, bu kanunu çıkarmaya mecburdu. Çünkü bölgedeki ve Türkiye`deki gelişen dengeler, sistemleri rahatsız etmeye başladı. Dolayısıyla sistemler rahatsız olmamak için bir takım kanunlar çıkarmak zorundadır. Bu kanunları içeride yürürlüğe koyduğu gibi dışarıda da, uluslararası arenada da geçerli kılabilmek için ABD, Birleşmiş Milletler gibi kuruluşlara ihtiyacı vardır. Çıkarılan hiç bir kanun, mazlumun, mağdurun, mahkumun hakkını korumak için değil. Devamlı çıkarılan her kanun, güçlünün gücünü daha da sürdürebilmek içindir" (Fırat Arslan - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.