İletişim Başkanı Altun: İletişim alanında Türk devletleriyle iş birliği yapmaya hazırız
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) Medya ve Enformasyondan Sorumlu Bakanlar ve Başkanlar Toplantısı; Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Macaristan'ın katılımıyla düzenlendi.
Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen programda bir konuşma yapan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Türkiye Cumhuriyeti olarak, iletişim alanında tüm Türk devletleriyle iş birliği yapmaya her zaman hazır olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Gelin, hep birlikte, bu yeni dönemin fırsatlarından faydalanalım. Gelin, medya ve enformasyon alanında güçlerimizi birleştirerek karşı karşıya olduğumuz hibrit, yeni tehditlerle mücadele edelim." dedi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev'in ev sahipliği, Türk Konseyi Genel Sekreteri Baghdad Amreyev'in moderatörlüğünde gerçekleştirilen toplantıya Kırgızistan Kültür, Enformasyon, Gençlik ve Spor Bakanı Kairat İmanaliev, Özbekistan Cumhurbaşkanlığı Enformasyon ve İletişim Ajansı Başkanı Asadjon Hodjayev, Kazakistan Enformasyon ve Toplumsal Kalkınma Bakan Yardımcısı Askhat Oralov ile Macaristan Güvenlik Politikalarından Sorumlu Devlet Sekreteri Peter Sztaray da katıldı.
Üçüncüsü yapılan toplantıda, Türkiye heyetine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun başkanlık etti. Heyette, Türkiye'nin Bakü Büyükelçisi Erkan Özoral ile Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz de yer aldı.
Altun, toplantıda yaptığı konuşmada, Türk Konseyinin Kazakistan'ın Almatı kentinde düzenlenen ilk zirvesinin üzerinden yaklaşık 12 yıl geçtiğini, Konseyin bu sürede hızla kurumsallaşarak uluslararası arenada önemli bir platform haline geldiğini söyledi.
Geride bıraktıkları 12 yılın son derece çalkantılı olduğunu, dünyanın hızlı ve kapsamlı bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçtiğini vurgulayan Altun, soydaşlarının Türk dünyasının dört bir köşesinde varoluşsal tehditlerle karşı karşıya kaldığını dile getirdi.
Altun, özellikle Suriye, Irak ve Doğu Akdeniz'den Türklüğün izlerini silip atmak için sistematik bir kampanya yürütüldüğüne şahit olduklarını vurgulayarak şunları söyledi:
Bu saldırıların hedefi, yalnızca fiziki mevcudiyetimizle sınırlı kalmadı; adımızı ve itibarımızı da kapsamaktadır. Söz konusu itibarsızlaştırma çabaları, dış kaynaklı olmakla birlikte maalesef içerideki iş birlikçilerin katkılarıyla devam etti. 'Post-truth' olarak adlandırılan bu dönemde bu tür algı operasyonları da saldırılara eşlik etti.
"Birbirimizi koruyup kollamak mecburiyet"
Yeni nesil tehditler karşısında güç birliği yapmanın önemine işaret eden Altun, "Birbirimizi koruyup kollamak, bağışıklığımızı güçlendirmemiz mecburiyet. Hem tehdit algımızı hem de iş birliği ve dayanışma anlayışımızı günün koşullarına adapte etmek zorundayız. Bu, kardeşliğimizin gereğidir. Türklüğün karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerin başında FETÖ olarak bilinen Fetullahçı Terör Örgütü gelmektedir. Bu örgüt, yaklaşık 40 yıl boyunca devletimize bir kanser gibi musallat oldu, en hassas kurumlarımızın kılcal damarlarına kadar girdi." diye konuştu.
Altun, Türkiye’ye karşı kurulan komplonun 15 Temmuz 2016'da yaşanan hain darbe girişiminde somut bir hal aldığının altını çizerek konuşmasına şöyle devam etti:
Adeta bir işgal girişimi olan bu kalkışma, Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliği ve milletimizin basireti sayesinde engellendi. Ancak bu virüsün vücuttan atılması, milletimizin çelik iradesine rağmen yıllar sürdü. Söz konusu virüs, maalesef Türk dünyasının diğer yerlerine de sirayet etmiş ve farklı şekillerde kendisini göstermiştir. Bizim vatandaşlarımızın yaşadığı sıkıntıları hiçbir soydaşımızın tecrübe etmesini arzu etmeyiz. İşte bu nedenle örgütün dezenformasyon kampanyalarına ve Türk devletlerine yabancı servisler namına sızma girişimlerine karşı uyanık olmak gerektiğini açık ve net ifade ediyoruz. El birliğiyle, vatandaşlarımızın bu tür faaliyetlere karşı direncini artırmalıyız.
"İş birliği yapmaya her zaman hazırız"
Türk dünyasının karşı karşıya olduğu başlıca sorunlardan birinin, dezenformasyon olduğunu vurgulayan Altun, bununla mücadelede medya kuruluşları ve basın çalışanlarının kapasitesini artırmanın, medya okuryazarlığını toplumun tüm kesimlerine yaymanın en etkin silah olduğunu kaydetti.
Altun, dijital faşizm konusuna da değinerek, bir avuç küresel şirketin, küresel bilgi trafiğini kontrolü altına alarak gerçeği tekelleştirmeye çalıştığını söyledi.
Bu şirketlerin dünyaya düşünce özgürlüğü dersi verdiğine fakat çıkarlarına uymayan fikirleri sansürlediklerine dikkati çeken Altun, şunları kaydetti:
Türkiye Cumhuriyeti olarak bu dijital faşizmle mücadele etmek için gerekli adımları atmaya başladık. Bu kapsamda, sosyal medya şirketlerinin Türkiye'de temsilcilik açmasını zorunlu hale getirdik. Bugün geldiğimiz noktada, söz konusu şirketlerin tamamı yaptırıma uğramamak için bu kurala uymaya başladı. Bu gayretlerimiz, dünyanın farklı yerlerine de örnek teşkil etmelidir. Devletlerimiz güç birliği yaparak, tarafsızlık adı altında gizli gündemlerini insanlığa dayatan bu küresel şirketleri kontrol altına almak durumundadır.
Bu vesileyle Türkiye Cumhuriyeti olarak, iletişim alanında tüm Türk devletleriyle iş birliği yapmaya her zaman hazır olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Gelin, hep birlikte, bu yeni dönemin fırsatlarından faydalanalım. Gelin, medya ve enformasyon alanında güçlerimizi birleştirerek karşı karşıya olduğumuz hibrit, yeni tehditlerle mücadele edelim. Kuşkusuz, Türkiye ve Azerbaycan'ın Karabağ Savaşı'nda ortaya koyduğu dayanışma ve iş birliği, haklı tezlerimizin tüm dünyaya duyurulmasını sağladı. El ele verdiğimizde aşamayacağımız engel olmadığını gösterdi.
Türkiye ve Azerbaycan arasında Ortak Medya Platformu kurulduğunu hatırlatan Altun, bu yapıyı Türk Konseyi üyeleriyle daha da genişletmeyi ve etkin hale getirmeyi istediklerini ifade etti.
Fahrettin Altun, Kıbrıs Türklerinin hak ve hukukunun korunmasını da önemli gördüklerini belirtti.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.