İmralı sürecini yöneten isimler ve 6 temel kriter
Başbakan'ın başdanışmanı Akdoğan, hükümetin ülke gerçeklerine uygun bir çözüm konsepti geliştirdiğini ifade etti, kalıcı sonuç için 6 temel kriter sıraladı.
BAŞBAKAN TAYYİP ERDOĞAN: Hükümetin başı ve siyasi riskleri ile birlikte sürecin her aşamasını yöneten isim. Atılan her adım, yapılacak her görüşme ve açıklama Başbakan'ın bilgisi dahilinde gerçekleşiyor. İmralı'ya gidecek heyetteki isimler de onayından geçiyor.
BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARI EFKAN ALA: Başbakan Tayyip Erdoğan'ın sağ kolu. Görüşme ve müzakerelerin alt yapısını hazırlıyor. Kendisine bağlı ekiple teknik bazı çalışmaları yürütüyor. Mevzuatla ilgili çalışmalar yapıyor. Kurumlar arasında ve bürokrasideki koordinasyonu sağlıyor.
MİT MÜSTEŞARI HAKAN FİDAN: Başbakan Erdoğan'ın, "sır küpüm" dediği, "devlet adına" İmralı ve diğer aktörlerle görüşmeleri, müzakereleri yürütüyor. Doğrudan Başbakan Erdoğan'a bağlı çalışıyor. Süreç konusunda tek yetkili ve kendisine bağlı dar bir ekiple süreci yürütüyor.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN: İmralı cezaevi, O'nun sorumluluğunda. Ziyaret için belirlenen isimler onayından geçiyor. Avrupa'dan gelen heyetlerle görüşüyor. Açılımın, demokratikleşme ayağında rolü önemli. Demokrasi paketleri ve yasalar hazırlıyor.
BAŞDANIŞMAN YALÇIN AKDOĞAN: Açılım sürecinin stratejist ve fikir adamlarından. Başbakan Erdoğan'ın sürekli yanında. Sürecin kamuoyuna doğru anlatılması ve algı yönetiminde önemli sorumlulukları var. Sır küpü sayılabilecek isimlerden. Başbakan'ın açıklama yapma konusunda yetkilendirdiği isim.
ERDOĞAN'DAN SONRA GELEN İSİM
Kürt sorununda İmralı görüşmeleriyle başlayan çözüm süreci yol almaya devam ederken TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in "İmralı sürecini ayrıntılı bilen sayısı 5'i geçmez" sözleri dikkatlerin süreci yöneten ve tüm ayrıntılara hakim olan 5 isme çevrilmesine neden oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bizzat yönettiği süreci "devlet adına" İmralı ve diğer taraflarla görüşmeler yapan MİT Müsteşarı Hakan Fidan yürütüyor.
Erdoğan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan da sürecin teorisyenlerinden ve kamuoyuna açıklama yapma konusunda Başbakan Erdoğan'dan sonra gelen tek yetkili isim.
Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, Erdoğan'ın sağ kolu olarak sürecin içinde yer alıyor ve koordinasyonu sağlıyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin de İmralı cezaevi yönetimi aracılığıyla süreçten haberdar oluyor. Heyetlerin cezaevine gidiş iznini Bakan Ergin imzalıyor. Bu 5'li dışındaki diğer isimler süreçten kendi faaliyet alanları çerçevesinde dolaylı haberdar oluyor.
ASLINDA ÇOK GİZLİ
Habertürk'e göre, süreçle ilgili konuşabilen tek isim Başbakan Erdoğan. 2009'daki süreci yöneten, çeşitli toplantılar ve görüşmeler yapan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay yeni dönemde biraz daha geri planda. Atalay, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu başkanlığı gibi görevleri ve katıldığı bazı toplantılar nedeniyle süreçten haberdar olabiliyor.
GÜL'E BİLGİ VERİLİYOR
2009'daki süreçte konumu nedeniyle teşvik edici olan ve sürecin ayaklarından birini oluşturan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu kez süreçle ilgili bilgilendiriliyor. Cumhurbaşkanı Gül, haftalık görüşmelerde Başbakan Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dan süreçle ilgili bilgi alıyor. MGK toplantılarında genel çerçeve dışında sürecin detaylarıyla ilgili hiçbir konu konuşulmuyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise "entegre strateji"nin Avrupa, ABD ve Kuzey Irak, yani yurt dışı ayağı nedeniyle sürecin içinde. İçişleri Bakanı Muammer Güler ise çok boyutlu bu stratejinin kendi alanı olan güvenlikle ilgili çalışmaları içinde.
Daha önce Hakan Fidan'ın pozisyonu olan dış politikadan sorumlu Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı'nda olan İbrahim Kalın ise sürecin kamu diplomasisi koordinatörlüğü ayağını yürütüyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın siyasi başdanışmanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, terör sorununun çözümüne ilişkin görüşlerini AKŞAM'a açıkladı. Hükümetin başka ülkelerden "ithal değil, ülke gerçeklerine uygun çözüm konsepti geliştirdiğini" vurgulayan Akdoğan, "Amaç, sorunu geçici olarak idare etmek değil, nihai ve kalıcı bir çözüme
kavuşturmaktır" dedi. Akşam'ın haberine göre Akdoğan, "MİT-İmralı görüşmeleri, hangi eksende yürüyecek? Bu görüşmeler çerçevesinde devletin kırmızı çizgileri var mı?" sorusuna "milletin hassasiyetlerinin" temel alınacağı vurgusuyla şu yanıtı verdi:
ÇÖZÜMSÜZLÜK ÇÖZÜM DEĞİL
"Terör, bu ülkenin 30 yıldır en büyük sorunlarından biridir. Türkiye'nin enerjisini ve kaynaklarını heba eden bu mesele, aynı zamanda bölgesel bir güç olan Türkiye'nin bölgesel çıkarlarını da sıkıntıya sokmaktadır. Bugüne kadarki hükümetler, bu sorunu çözmek yerine idare etmeyi tercih etmişler, 'çözümsüzlük çözümdür' gibi yanlış bir anlayışla sorunun maliyetini sineye çekmişlerdir. Oysa insanların hayatını kaybettiği bir durum, sürdürülemez sosyal ve siyasi sorunlar üretir. Bugüne kadarki politikalar sürdürülebilir olmaktan çıktığı ve daha büyük risk ve tehditler içerdiği için AK Parti hükümeti, bu meselenin üzerine kararlılıkla gitmiş, çok boyutlu olarak çözüm projeleri geliştirmeye çalışmıştır. İmralı görüşmeleriyle başlayan süreç de, bu çerçevede büyük önem taşımaktadır. Amaç, sorunu geçici olarak idare etmek değil, nihai ve kalıcı bir çözüme kavuşturmaktır."
AJİTE EDİCİ DİL SÜRECE ZARAR
Akdoğan, "İmralı'ya gidecek BDP heyetinde hangi kriterlerin arandığı" sorusuna yanıt verirken de sadece PKK ile dağda kucaklaşan isimlerin değil, "ajite edici dil kullananların yapıcı rol oynayamayacağı" vurgusun yaparak şöyle dedi:
"İmralI'ya gidecek heyet konusunda da hükümetin hassasiyetleri başından bu yana aynı olmuştur. Toplumu geren, ajite eden bir dil kullananlar süreçte yapıcı rol oynayamazlar. BDP'nin sürece sokulması, başlı başına önemli bir durumdur. BDP'nin bunu doğru anlamlandırması ve kıymetini bilmesi gerekir. BDP'nin önünde sahici bir siyasi aktöre dönüşme konusunda tarihi bir fırsat vardır. Bunu iyi şekilde değerlendirmeleri hem kendilerine kazandırır, hem Türk siyasetine fayda sağlar."
Akdoğan'ın 6 kriteri
Akdoğan, sorunun kalıcı ve nihai çözümü için şu 6 temel kriteri sıraladı:
1 İTHAL DEĞİL YERLİ ÇÖZÜM: Diğer ülkelerdeki tecrübelerden istifade etmek gerekir, ama Türkiye'deki durum hepsinden daha farklı özellikler taşımaktadır. Bu tür meseleler, ithal çözümlerle hal yoluna koyulamaz. Hükümet, kendi inisiyatifiyle, ülke gerçeklerine uygun şekilde çözüm konsepti geliştirmektedir. Burada önemli olan çözüm iradesini ve kararlılığı ortaya koyabilmektir.
2 EYLEMLER KOZ OLAMAZ: Geçen dönemde terör örgütü devam eden görüşmeler boyunca eylemleri koz olarak devrede tutmuştur. Birileri terörü bir koz olarak devrede tutmayı sürdürdükçe devlet de bu tehdidi bertaraf etmek için gereken tedbirleri alacaktır. Terörle mücadelede pozisyonunu güçlü bir şekilde korumak sürecin selameti için şarttır.
3 TOPLUMSAL DESTEK: Bu süreçte milletin hassasiyetleri, AK Parti'nin hassasiyetleridir. Topluma rağmen, milletin hassasiyetlerine rağmen çözüm olmayacağı gibi, hükümetin de bu perspektiften uzaklaşması söz konusu olamaz. Çözüm sürecinde toplumsal destek büyük önem taşıyor. Desteğin süreç boyunca devam edebilmesi, algıların pozitif olmasına bağlı. Toplumsal algı ve desteğin canlı tutulması gerekiyor.
4 PROVOKATÖRLERE FIRSAT SUNMAMAK: Meselenin siyasi polemik konusu yapılması veya bir kısım ayrıntıların ortaya dökülerek tartışma konusu yapılması toplumsal algıyı bozar ve enerjimizi tüketir. Provokatörlere malzeme ve fırsat sunmamak gerekir. Gerilim üretecek her hareket, her söylem, her mesaj, istismar edilme istidadı taşır. Her daim sağduyuyu kuşanmak gerekir.
5 UMUTLU AMA GERÇEKÇİ OLMAK: Süreç boyunca umutlu olmak önemli ama aşırı iyimserlik pompalamak doğru değil. Umutlu olmakla birlikte gerçekçi davranmalıyız. Bu kadar iç içe geçmiş ve kangren olmuş bir sorunlar kümesi, akşamdan sabaha çözülemez.
6 BDP'NİN SORUMLU SİYASET İZLEMESİ: BDP, süreçte yapıcı rol oynadıkça daha pozitif bir imaja sahip olacaktır. Bu süreç başarıya ulaşırsa, kaybedeni olmayan bir süreçtir. Bu yüzden kişisel çekişmelere veya siyasi polemiklere süreci kurban etmemeliyiz. Ebru TOKTAR ÇEKİÇ/ timetürk
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.