İnfak Berekettir
İnsanoğlu hak yolda varacağı menzile adım adım tırmanırken kalben müsterihtir. Zira İslam terakki yolunu kolaylaştırıp hayra götüren kapıları sonuna kadar açmıştır.
İnsanoğlu hak yolda varacağı menzile adım adım tırmanırken kalben müsterihtir. Zira İslam terakki yolunu kolaylaştırıp hayra götüren kapıları sonuna kadar açmıştır. O kapılardan biri de “Allah yolunda infak” kapısıdır. Kapıları aralayıp rahmet deryasına doğru adımlamak o yolcuyu yavaş yavaş manen yüceltir. Ayaklar yerdedir, lakin gönüller çok yücelerde Rabbine bağlanmıştır bile…
Eldeki avuçtaki şeyler şuraya buraya saçılırken İslam beşeriyetin elinden tutuyor, şefkat damarını, rahmet duygusunu ve tesanüd şuurunu yerleştirerek muhtaç kardeşlerine vermesini sağlıyor. Hayır yollarına kanalize etmek ile hırsın ve nekesliğin köleliğinden kurtarıp “Allah yolunda infak” ameliyesine mani olmaya çalışan nefisleri yerle yeksan ediyor.
Bila–şek Hakk yolunda verilen şey hayırlıdır, veren için hayırlı, alan için hayırlı… Fert için hayırlı… Toplum için hayırlı… Razık–ı Rezzak tarafından bahşedilen ikramı vermek, mülkün öz sahibinin kendisi olmadığı bilinciyle kardeşlerine yardım eli uzatmak… İhlâs ve samimiyetle malının en iyisini sunmak, gerektiği zaman gizlice, gerektiği zaman açıkça… İşte! Kalbin yıkanıp temizlenmesini, nefsin kelepçelenip tezkiyesini tahakkuk ettiren infakın manevi boyutu…
Evet, infak; bolluğun ve bereketin ta kendisidir. Yapılacak infaklardan dolayı mallarda bir eksilme olacağı vehmine kapılmak tek kelime ile “mahrum kalmaktır” hasenelerden. Rabbimiz bütün iyi amellere bedel olmak üzere bir iyiliğin, on katı ile karşılık bulacağını vaat etmiştir. O’nun lütf–u keremi geniştir, kullarına verdiklerini kısıtlamaz.
Öte yandan iblis’in ve zürriyetinin boş durduğu yok. Her cihetten taarruza geçip infak ibadetinin yapılmaması için “Fakir olacaksınız, sıkıntı ve darlığa düşeceksiniz” fısıldamalarıyla kalplere “acaba!” tohumlarını atıp ruhlara ihtiras ve cimrilik duygularını serpme uğraşında… Bu durum karşımıza iki manzara serdediyor: Cömertliğe sevkeden Allah’ın yolu… Nekesliğe sevkeden iblis’in yolu…
Mü’minlerin yolu bellidir… İmanla mamur olmuş kalpler, ihlas ile örülmüş gönüller sadece “Allah’ın rızasını” kazanmak için infak ameliyesinde… İman coşkusuyla canı gönülden verilen infaklar… Dünyevi ve uhrevi bereketine inanılarak yapılan yardımlar… “Mallarını Allah yolunda infak edenlerin durumu; her başağında yüz tane olmak üzere yedi başak veren tanenin durumu gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Ve Allah Vasi ve Âlim’dir.” (Bakara Suresi: 261)
Duyguları cezbeye düşüren, kalpleri cûş–u huruşa getiren, tefekkürü feveran ettiren, mükâfatın zirve bulacağı bir misal… Hem de nebatat aleminden!... Canlı bir tabiat. Bol tane veren bir bitki. Yedi başak yüklenmiş bir dal. Ve her başağın içerisinde mestur yüz habbe…!
Gerçekten “Allah yolunda infak” eden kişi vermiyor, aksine alıyor. Verdiği malda eksilme olmuyor, bilakis katmer katmer çoğalıyor. Tıpkı bir tohumun ekilip karşılığında yedi yüz tanenin alınması gibi… Başka bir ifadeyle; bir tohumun feda edilmesiyle yediyüz tanenin geri gelmesi… Bundan daha bereketli ve kârlı bir ticaret olabilir mi? Bire karşılık yedi yüz!
Bu nasıl bir infak çeşididir ki kat kat karşılık buluyor? Her iki âlemde Rabbimizin dilediği şekilde vereceği ihsanı, hangi infaklara mukabildir? Cevap Rabbani terbiye metodunda hem zahirdir, hem de mübeyyendir: İnsanın duygularını telvis etmek yerine ulvileştiren, hisleri tırmalamak yerine okşayan infak şeklidir bu… Bir nevi gönül hoşnutluğu ile verilmiş ve Allah’ın rızasını kazanmaya yönelmiş olan bir infak şekli…
İslam’ın, infak emriyle mücerred olarak bir ihtiyacı karşılamayı arzu etmediği malum… Bilakis veren kişinin nefsini paklandırıp terbiye ve tezkiye eder. Yardıma muhtaç kardeşine karşı harekete geçirip dayanışma ruhunun kök bulmasını sağlar.
İnfakta ayrı bir haz ve tatlılık vardır, bereketi başka hayrı başkadır. “Allah’ın rızasını kazanmak ve kalplerindekini sağlamlaştırmak için mallarını infak edenlerin hali, bir tepedeki güzel bir bahçenin haline benzer. Kuvvetli bir sağanak düşünce yemişlerini iki kat verir. Bol yağmur yağmasa bile bir çisentisi bulunur. Ve Allah işlediklerinizi görür.” (Bakara Suresi: 265)
Sağanak yağmur toprağı nasıl yeşertip ihya ediyorsa infak da İslam toplumunu geliştirip ıslah eder. Tıpkı Mü’min gönülleri arıtarak Rableri ile olan irtibatı geliştirmesi, sağanak sağanak rahmet damlalarıyla malı tezkiye etmesi gibi…
Allah (cc)’ın ihsanıdır tüm rızıklar, karz–ı hasenedir Allah namına verilenler… Manevi nesimî esintiler dalga dalga geldikçe nefislerdeki meşakkat zeval bulur, yakin ve rıza ile o kutlu yola sülûk edilir. Öyleyse kayıp yoktur, hiçbir şey zayi olmayacak şekilde O’nun katında yazılıdır.
“Onlar ki hayırda yarışırlar, mallarını Allah yolunda infak ederler…” Övgüsüne mazhar Mü’minler! Bir Ramazan’a daha vasıl olduk. Yanı başımızdaki işgal edilmiş İslam beldelerini düşünerek bu mübarek ayda yapacağımız yardım ve infakları artıralım. Öyle ki her bir yardım; yetim kalmış çocuklara, gözü yaşlı bacılara, mahkûmlara ve muhacir ailelere merhem olsun. Kantarat’ül–İslam olan infak köprüsünün işlevini artıralım gücümüz nisbetince… Ki emperyalistlerin ambargodan bekledikleri netice kursaklarında kalsın.
Rabbimizin Cevad ve Vehhab isimleriyle ahlaklanıp O’nun bağışladıkları şeylerden biz de bağışlayalım. “Yapacağım yardım küçük bir miktar olduğundan pek işe yaramaz” düşüncelerinden beri olalım. Unutulmamalı ki, dağlar küçük taşlardan meydana gelir, damlalar birike birike göl olur.
Hz. Ali (ra) şöyle buyurmakta: “Hayır işleyin, işlediğiniz hayrı önemsiz görmeyin, çünkü onun küçüğü büyüktür, azı çoktur.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.