Irak Kürdistanı yönetimi: TSK ve PKK çatışması halkımıza ve topraklarımıza zarar veriyor

Irak Kürdistanı yönetimi: TSK ve PKK çatışması halkımıza ve topraklarımıza zarar veriyor

​Irak Kürdistanı Yönetimi, TSK ile PKK arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle yüzlerce sivil köyün boşaltıldığını, onlarca dönüm bağ, bahçe ve ormanlık alanın zarar gördüğünü belirterek taraflara 'toprak bütünlüğüne saygı' çağrısında bulunuyor.

Türkiye'nin Mayıs 2019'dan bu yana Irak'ın kuzeyinde PKK'ye yönelik başlattığı Pençe Harekatı kapsamındaki operasyonları devam ediyor.

Operasyonun amacı ise Türkiye'deki kimi gazetecilere göre uzun vadeli strateji kapsamında Kandil’in kuşatılmasına devam etmek, örgütü Kandil’e doğru iterek hareket alanlarını daraltmak ve sınır boyunca PKK mensuplarının sızmalarını engelleyecek güvenli bölgenin eksik parçalarını oluşturmak olarak gösteriliyor.

Güvenlik uzmanları da Pençe Operasyonları kapsamında TSK'nın Irak'ın kuzeyine yerleştiğini, "kalıcı üs" kurmaya başladığını belirtmişti.

Havadan ve karadan düzenlenen Pençe operasyonlarında şu ana kadar aralarında üst düzey yetkililerin de bulunduğu yüzlerce PKK mensubunun "etkisiz hale getirildiği" belirtiliyor. Operasyonlar kapsamında ayrıca PKK'nin silah ve mühimmatları ele geçirildi, sığınak ve barınakları imha edildi.

Türkiye'nin başlattığı Pençe Harekatı başından bu yana Merkezi Irak Hükümeti ile Kürdistan Bölgesel Yönetiminin tepkisini çekiyor.

PKK'nin Kürdistan'daki varlığı operasyonlara zemin hazırlıyor

Her iki yönetim de harekat kapsamında düzenlenen operasyonların "Irak'ın egemenliğinin ihlali olduğunu" belirterek zaman zaman operasyonların durdurulması yönünde çağrıda bulunuyor.

TSK operasyonlarında masum sivillerin de hayatını kaybettiğine işaret eden Kürdistan Bölgesel Yönetimi, bu kayıpların en büyük nedeninin ise PKK'nin Kürdistan'daki varlığı olduğuna dikkat çekiyor.

Kürdistan Yönetimi, yerleşim alanların bombardıman ve çatışma ortamı haline getirilmemesi, aynı zamanda PKK mensuplarının da köylülerden uzak durarak sivillerin hayatını tehlikeye atmaması gerektiğini belirtiyor.

PKK Sincar'dan çıkmamakta ısrar ediyor

Irak merkezi yönetimi ile Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt yönetimi arasında Ekim ayında anlaşma imzalanmış ve Irak’ın Kuzey batısında kalan Sincar bölgesinin idaresi Irak merkezi hükümetine bırakılması kararlaştırılmıştı.

Anlaşmada, "Sincar ve çevresinde PKK ve ona bağlı güçlerin varlığına son verilecek. PKK’ya bağlı güçlerin bölgede herhangi bir rol üstlenmesine müsaade edilmeyecek" denilmişti. Sincar bölgesi, PKK’nin Kandil’den sonra adeta ikinci üs bölgesi haline gelmiş, bu durumun yarattığı tehlike Türkiye tarafından da sık sık dile getirilmişti.

PKK'ye 1 Nisan'a kadar Sincar'ı terk etmesi için süre tanınmıştı. PKK ve ona bağlı grupların "ilçeyi terk ettiği" açıklansa da PKK'nın ilçeden ayrılmadığı görülüyor.

Barzani: Bu sorun Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi'ne taşınmış olan iç sorunudur

Kürdistan Yönetimi Başbakanı Mesrur Barzani, şubat ayında bu duruma dikkat çekmiş, PKK zulmünden kaçan Ezidi göçmenlerin hâlâ kamplarda kaldığını, evlerine dönemediğini ifade etmişti.

Barzani, ayrıca geçtiğimiz nisan ayında Katar merkezli Al Jazeera televizyonuna konuşmuş, TSK'nın PKK’ye karşı yürüttüğü askeri operasyonlara ilişkin bir soruya şöyle yanıt vermişti:

"Esasen bu sorun Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi'ne taşınmış olan iç sorunudur, yani PKK ile Türkiye arasındaki bir sorundur. Bizim ve Irak’ın bir sorunu değildir. DAİŞ ile mücadele döneminde bu sorun bize yöneltildi. Güçlerimizin büyük çoğunluğu DAİŞ ile çatışmaya katıldı. Dolayısıyla bu bölgelerde (PKK’nin bulunduğu bölgeler) askeri boşluk oluştu. PKK’liler de maalesef boşluğu kendi lehlerine kullanarak söz konusu bölgelerde askeri açıdan hegemonya artırma arayışına girdiler. Daha önce güçlerimizin olduğu o bölgelere PKK’liler yerleşti" demişti.

Barzani, "Yaşanan çatışmalar nedeniyle de çok sayıda kişi göç etmek zorunda kaldı. Asıl sorulması gereken soru şudur: PKK neden burada? PKK burada olmamalı ve kendisini bir alternatif olarak sunmamalı. Çiftçilerin kendi arazilerine gitmelerine engel oluyorlar, kendilerini yönetimin bir alternatifi olarak sunuyorlar. Çatışmalar nedeniyle bölge istikrarsız hale geldi. PKK’nin Kürdistan Bölgesi’ni terk etmesini istiyoruz. Kendi alanlarına çekilmeliler. PKK, Kürdistan Bölgesi iktidarına saygı duymalıdır." ifadelerini eklemişti.

Rizgar Îsa: En büyük sorun Kürdistan Bölgesi’nin bu işgal ve saldırıları önleyecek güce sahip olmaması

Kürdistan Parlamentosu İçişleri ve Asayiş Komisyonu üyesi Rizgar Îsa, bu yılın başında yaptığı açıklamada PKK’nin arkasında bazı devletlerin olduğunu hatırlatarak aksi takdirde Kürdistan Bölgesi’nde bu kadar yeri işgal edemeyeceğini söylemişti.

Îsa, "Bölgesel bazı devletler PKK’yi destekliyor. PKK onların talimatı ile hareket ediyor. Şengal’in işgali de bu çerçevededir. Türkiye şüphesi bu durumu kendi güvenliğine karşı bir tehdit olarak yorumluyor ve saldırmak için kendine meşru zemin oluşturuyor. En büyük sorun Kürdistan Bölgesi’nin bu işgal ve saldırıları önleyecek güce sahip olmaması. PKK’nin Kürdistan Bölgesi’ni işgali Türkiye’nin saldırılarına bahane sunuyor. PKK, Kürdistan Bölgesi’nden çıkartılmadığı sürece Türkiye’nin saldırıları sürecek." ifadelerini kullanmıştı.

Kürdistan'daki diğer parti ve siyasetçiler de benzer açıklamalarda bulunmuş, TSK ve PKK çatışması nedeniyle halkın büyük zarar gördüğüne dikkat çekerek topraklarının bir "mücadele alanının" yapılmasına tepki göstermişti.

Ormanlık alanların zarar görmesi

Kürdistan Yönetimi şimdilerde ise son günlerde TSK operasyonlarının ormanlık alanlara ve arazilere zarar verdiğini belirterek buna bir son verilmesi çağrısında bulunuyor.

Kürdistan Hükümeti Sözcüsü Cutyar Adil, 1 Haziran'da yaptığı yazılı açıklamada TSK sınır bölgelerinde ağaçların kesilmesine tepki göstererek, "Sınır bölgelerinde ağaç kesme eylemleri kabul edilemez. Türkiye Hükümeti buna son vermeli." dedi.

Adil, TSK’nın sınır bölgelerinde başlattığı ağaç kesme faaliyetlerine sert tepki göstererek, bu konuda Ankara'ya gereken bilgilendirmenin yapıldığını belirtti.

Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi topraklarındaki ormanlarda ağaç kesme eylemlerine son vermesi gerektiğini kaydeden Adil, bu eylemin kabul edilemez olduğunun altını çizdi.

Sözcü Adil açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Kürdistan Bölgesi Hükümeti, Kürdistan’ın doğasına zarar verilmesi ve ağaçların kesilmesi konusunda endişesini ve tepkisi ortaya koyarak, sınır bölgelerinde ağaç kesme eylemlerinin kabul edilemez olduğu ve resmi olarak Türkiye Hükümeti'nin buna son vermesi gerektiği yönünde gereken bilgilendirmeyi yapmıştır. PKK gerillalarının Kürdistan Bölgesi’ndeki varlığı Türkiye’nin bu bölgelere gelmesine ve taraflar arasında çatışma yaşanmasına sebep olmuştur.

PKK’nin de hem Kürdistan Bölgesi hem de Irak’ın toprak egemenliğine saygı göstermesi gerektiğinin altını çizen Adil, "Bölge insanının daha fazla acı çekmesine ve zorla göç etmeyle karşı karşıya bırakmayın." dedi.

"Çatışmalar nedeniyle bölgenin doğası tahrip oluyor"

Rûdaw’a daha önce konuşan Kürdistan Parlamentosu Milletvekili Rêving Hırori, "Türk askeri Güney Kürdistan sınırları içerisinde konuşlandığı yerlerde kale gibi cepheler yapıyor. Türk askerleriyle birlikte bölgeye gelen çeteler ağaç keserek hırsızlık yapıyor. Sınırda ‘Nizare Tayê’ denilen bölgede yoğun bir orman vardı. Sabahtan akşama kadar gezseydiniz ağaçların yoğunluğundan güneşi göremezdiniz. O bölgede ağaçlar tamamen kesilmiş. Geverok-Zaho bölgesinde Türk askerinin geldiği yerlerde de ağaçlar tamamen kesilmiş." demişti.

Reving Hırori, TSK’nın yerleştiği bölgelerde hemen yol yapım çalışmalarına başladığını belirterek, "Türk askeri girdiği yerlerden çıkmıyor. Türk askerinin yerleştiği bölgelerde ağaçlar kesiliyor ve bölgenin doğasını tahrip ediyor." ifadelerini kullanmıştı.

Rûdaw’a konuşan Zaho’nun Nuzuri köy muhtarı, Türkiye’nin yaklaşık 3 yıldır Zaho’da ağaç kesmeye başladığını ileri sürdü.

Şırnak’ın Uludere ilçesinin sınır köyünde yaşayan bir köylünün Rûdaw’a ulaştırdığı görüntü ve bilgilere göre, Türkiye sınırda 3 yol yapımına devam ediyor ve bir yıldan fazladır da şirketler aracılığıyla ormanları keserek götürüyor.

İsminin açıklanmasını istemeyen köylü, Türkiye’nin bazı bölgelerde 10-12 kilometre uzunluğunda yol yaptığını iddia etti.

Köylü, "Türkiye şirketlerle yol yapım bedeli karşılığında anlaşmış. Yol yapım bedelinin yüzde 30’unu Milli Savunma Bakanlığı’ndan alıyorlar, yüzde 70’ini de ormanlardan kestikleri ağaçları satarak karşılıyorlar. Şirketler kestikleri ağaçları Hakkari, Şırnak, Yüksekova ve Van’a götürüp satıyorlar." dedi.

Duhok Orman Müdürü Kawe Sabri, daha önce verdiği bir demeçte, "Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi’ndeki ormanları kestiğini bir yıl önce öğrendik. Bununla ilgili elimizde bazı belgeler var ve Kürdistan Bölgesi’ndeki ilgili tarafları bilgilendirmek için belge toplamaya devam ediyoruz." ifadelerini kullanmıştı.

Kürdistan ve Irak tarım bakanlıkları da Türkiye’den, Behdidan bölgesindeki ağaç kesimlerini durdurmasını istedi.

Kürdistan ve Irak tarım bakanlıkları yine 1 Haziran'da yaptığı ZariOfnjjortak açıklamada, Türkiye hükümetinden, Behdinan bölgesindeki ağaç kesimlerine son verilmesini istedi.

Yapılanların insanlık ve doğa düşmanlığı olduğu vurgulanan açıklamada, Birleşmiş Milletler ve uluslararası kuruluşlardan da sorunun çözümü için yardımcı olmaları istendi.

Ayrıca Tarım ve Su Kaynakları Bakanlığı, Türkiye tarafından yapılan ağaç kesimlerinin araştırılması için bir komisyon kurdu.

TSK operasyonlarının nihai hedefi Kandil mi?

Geçtiğimiz nisan ayında bir TV programına katılan güvenlik uzmanları, Türkiye'nin, Irak'taki PKK varlığına son vermekte kararlı olduğuna dikkat çekerek operasyonların nihai hedefinin ise Kandil ve Sincar'a yönelik olası bir harekat olabileceği değerlendirmesinde bulundu.

Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar da aynı programda "Bir anlaşma var gözüküyor, Irak Merkezi Hükümeti ve Irak Bölgesel Yönetimi'yle." yorumunda bulundu.

Tüm bunlar, TSK'nın operasyonlarının bir müddet daha süreceğini, buna mukabil Irak Merkezi Hükümeti ve Kürdistan Yönetiminden de tepki açıklamalarının devam edeceğini gösteriyor.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.