Elazığ Fırat Üniversitesi Rehber Öğrenci Topluluğu tarafından “Batı, Türkiye ve İslam” konulu konferans düzenlendi. Stratejik Düşünce ve Analiz Merkezi (SDAM) Başkanı Araştırmacı-Yazar Abdulkadir Turan’ın katılımıyla gerçekleşen konferans, Veterinerlik Fakültesi Prof. Dr. Mustafa Temizer Konferans Salonu’nda yapıldı. 

İlahiyat öğrencisi Yunus Yalçın’ın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program, sinevizyon gösterimiyle devam etti.  Daha sonra bir açılış konuşması yapan Fırat Üniversitesi Rehber Öğrenci Topluluğu Başkanı Hamza Demirel, Batı’nın bir taraftan İslam tarihini yok etmeye çalışırken diğer taraftan da kendi tarihini canı pahasına korumaya çalıştığını söyledi.

Açılış konuşmasının ardından söz alan Abdulkadir Turan, İslam dünyasına saldıran batının her dönemde İslam karşısında büyük şok geçirdiğini söyledi.

“Batı önce Haçlı sonra da Moğol saldırılarında şok geçirdi”

Turan, “İslam batıya daha ilk günden itibaren sürekli şoklar yaşattı. Batıyı şoke eden diğer bir nokta haçlı seferleriydi. Haçlı emir komutanı Cidde’ye kadar gitmiş ve ‘Ben Medine’ye kadar gideceğim Muhammed’in kemiklerini çıkaracağım, Avrupa’ya zaferimin simgesi olarak götüreceğim’ demiş. Ama Selahaddin-i Eyyubi’ye esir düşmüş.  Yüzbinlerce Haçlı geri dönmek zorunda kalmış. Ondan sonra daha büyük yaşadıkları şok; Moğol meselesidir. Haçlılar bizi bitiremeyince Moğolların bizi gerçekten bitirebileceğini düşünüyorlar. Diyorlar ki ‘Bu Moğollar barbardırlar, gelecekler ve bitirecekler’ Ama Zahit Baybars önlerine çıkıyor. Müslümanları bitirmeye gelen Moğollar, Müslümanlara yeniliyor.” diye belirtti.

“Müslümanları yok etmeye gelen Moğollar, Müslüman olup medeniyet kurdular”

Moğolların Müslüman oluşuna ve medeniyet inşa ettiklerine dikkat çeken Turan, sözlerine şöyle devam etti: “İslam dininin kendini yenileme kabiliyeti var başkasını da etkiliyor. Normalde Moğolların evleri bir tür at arabalarından oluşuyor. Ama bu gezici Moğollar, Müslüman oluyor ve Müslüman olmakla kalmıyor Karadeniz’in kuzeyinde bu günkü Kırım’da, o gün nüfusu beş yüz bini bulan şehirler kuruyor. O dönemde Paris’in, Londra’nın nüfusu 20-25 bin civarında devasa metropoller inşa ediyorlar.  Malumunuz şehirle medeniyet eş değerdir.  Burada hem barbar denilen kavimleri durduruyorsun hem de onlara öğrettiklerinle bir de medeniyet inşa ettiriyorsun. Ve bunu gören batı gerçekten ağır bir şok daha yaşıyor.” ifadelerini kullandı.

“Batı, bilimi siyasi bir bomba olarak İslam dünyasına sundu”

Batının bilimi siyasi bir bomba olarak İslam dünyasına sunduğunu belirten Turan, “Bizde bir kere bilgi üretimi durmuş durumda. Bilgi öyle bir şeydir ki siz üretmezseniz ateş gibi tuz gibi gidip komşudan alırsınız. Ya siz üreteceksiniz ya da alacaksınız. Biz üretemiyoruz ve almaya başlıyoruz.  Biz batıya Şinasi’yi gönderiyoruz diyoruz ki ‘git bize maliyeyi öğren’ ama onlar bize Şinasi’yi şair yapıp gönderiyorlar.  Biz Abdullah Cevdet’i doktor ol diye gönderiyoruz. Abdullah Cevdet bize sosyal mühendis olarak geliyor. Batıdan bilim almaya çalışıyorsunuz onlar o bilimi siyasi bombaya dönüştürüp bize gönderiyor.” diye konuştu. (Sinan Bilici-İLKHA)