M. Şerif DURMAZ
İslam dünyasının geleceği
İslam beldelerinde yıllardan bu yana süregelen savaş ve çatışmalar devam ediyor. Müslümanların yaşadığı zulümler bir türlü sonlanmıyor. Elinde güç ve imkân bulunan Müslüman devletler, sorunların mutlak çözümü için adımlar atmıyor. İslami hareketler, aralarındaki ihtilafları çözme iradesi ortaya koymuyor. Birbirleriyle uğraştıkları için, ihtilafları körükleyen şeytani güçlerin emellerine ulaşmalarına engel olamıyorlar. Böyle olunca da asıl düşman olan şeytani güçlerin oyun ve desiselerinin farkına varılamıyor ve onlarla mücadele edilemiyor.
Tarihe dönüp baktığımızda, batıl davalar için mücadele veren egemen güçlerin mazlum ve mustazaf halklar üzerinde büyük oyunlar oynadıklarını görürüz. Amaçlarına ulaşma adına bu mazlum halklara her türlü zulmü reva görmüşlerdir. En büyük zulümleri de Müslümanlara karşı yapmışlardır. Müslümanların bu zulümlere karşı kıyam etmelerine, özlerine dönmelerine ve sahip oldukları kuvvetin farkına varmalarına vesile olacak hareketler, egemen güçler ve işbirlikçileri tarafından sürekli bertaraf edilmeye çalışılmıştır.
Dünyada mazlum ve mustazaf halklara yönelik işlenmedik zulüm bırakmayan egemen güçler, özellikle son otuz yıldır İslam coğrafyasına dadanarak emellerini gerçekleştirme yoluna başvurmuş ve her türlü alternatifi deneyerek İslam coğrafyasının yer altı ve yer üstü zenginliklerini sömürmüşlerdir.
İslam coğrafyasını kan gölüne çevirmek, zenginliklerini sömürmek ve Müslümanların arasındaki ihtilafları körüklemek hedefinde olan küresel emperyalizmin büyük oyunu görülmediği müddetçe, İslam dünyasının bugünkü mevcut sorun ve sıkıntılarından kurtulması zor bir ihtimal gibi gözüküyor. Bundan ötürü Müslüman halklar, emperyalizmin oyununu bozmanın ve Batı kültürünün boyunduruğundan kurtulmanın alternatiflerini ciddi ciddi düşünmeleri gerekiyor.
Küresel emperyalizmin oyununu bozacak irade, gerçek manada İslam dünyasının birlik ve beraberliğini önceleyen Müslümanlar tarafından ortaya konulmalıdır. Zor bir dönemden geçen İslam dünyası, içten ve dıştan her türlü saldırıyla karşı karşıyadır. Saldırıların bertaraf edilmesi için İslam âleminin ortaya koyacağı irade ve sonrasında atacağı adım çok önemlidir.
Zaman, İslam âleminin Batılı şer güçlerin oyunlarını boşa çıkaracak adımları atma zamanıdır. Zaman, İslam dünyasının özüne dönüp birlik ve beraberlik içinde hareket etme zamanıdır. İslam dünyasının ve Müslümanların geleceği açısından ehemmiyet arz eden bu adımlar bugün atılmazsa, yarın çok geç olabilir. O yüzden bugün bu adımların atılması için tüm Müslümanların sorumluluk şuuruyla hareket etmesi gerekmektedir.
Ne yazık ki Müslümanlar sorumluluk bilinciyle hareket etmedikleri ve İslam ülkelerinin yöneticileri ümmetin çıkarlarını değil de ya kendi ülkelerinin ya da emperyalistlerin çıkarlarını öncelediklerinden dolayı ümmet bu haldedir. Ümmetin bu halden kurtuluşu; Müslümanların kardeşliğini ve vahdetini önceleyen ve aziz Kur'an'ın hükümlerini dosdoğru uygulayan yöneticilerin İslam ülkelerinin başına geçmesiyle mümkün olur.
Asıl amacı İslam dünyasının geleceği ve Müslümanların vahdeti olacak, ümmeti yaşadığı çaresizliklerden kurtaracak ve küresel emperyalist haydutlardan bağımsız politikalar yürütecek yöneticilerin halkı Müslüman olan ülkelerin başına geçtiği günler, yeryüzünde İslami nizamın hâkim olduğu ve tüm halkların rahat ettiği günler olacaktır. Rabbimiz, o günleri görmeyi bizlere nasip etsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.