İslamcıların HDP ile Görüşmesi
PKK ile görüşenlerin İslami bir kaygıları olsaydı PKK’nin yakasına yapışıp “Kürdistan Müslümanlarından ne istiyorsunuz? Müslümanlara yönelik bu çirkin maceralardan vazgeçin!” diye haykıracaklardı.
Birkaç gün önce HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, İstanbul Fatih’teki Asur Otel’de bazı İslamcılarla bir araya geldiği haberi basına yansıdı. Görüşme basına kapalı gerçekleşmişti. Dolayısıyla toplantıya kimlerin katıldığı, ne amaçla bir araya gelindiği ve nelerin konuşulduğunu öğrenme imkânımız olmadı.
İslami kesimin HPD ile görüşmesi, normalde zıtların bir araya gelmesi anlamına geldiğinden basında üzerinde fazla durulmazsa da epeyce ilgimi çeken bu haberi biraz irdelemek istedim
Anlaşılan HPD’nin büyük önem verdiği görüşmeye, bu cenah yönünden bir gariplik görmedim. Eleştiriye bile gerek duymadım. Zira oportünist zihniyete sahip oldukları ayan beyan ortadadır. Kimi zaman Marksist kimliklerini dillendirirken, birden bire Amerikancı kesilebiliyorlar. Menfaat nerede olursa orada kulaç atıyorlar.
HDP, PKK’nin siyaset yapan kolu olup İmralı ve Kandil’in emriyle hareket eden bir partidir. Bu iki merkezin izni olmadan Demirtaş ve diğerleri bir adım atamazlar. Seçime giren adaylar, takip edilmesi gereken siyaset ve yapılacak konuşmaların çerçevesi Kandil tarafından belirlenir. Bu partide siyaset yapanların işi kendilerine verilen rolü oynamaktır. Kimi zaman Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan ya da diğerlerinin farklı çıkışları olsa da bütün söylem ve eylemler Kandil’in kontrolündedir. Siyaset ve hareket çerçeveleri belirgin hale getirilmiştir. Bu çerçeveyi çiğnemelerini beklemek mümkün değildir. İslamcılarla görüşmeleri yine Kandil’in izni ve iradesiyle gerçekleşmiştir.
Marksist çizgisini gizlemeye gerek duymayan, kimi zaman İslami değerleri hafife alıp hakaretlerde bulunan PKK/HDP’nin kendilerine tamamıyla zıt bir yerde duran İslamcılarla görüşmeleri kendilerince tabii olduğu için PKK basınında aksi bir tutumla karşılaşmadım. Zira hedefe gitmek için bütün araçları mubah sayan PKK ve türevleri, anlaşılan İslamcıları Truva atı gibi görüyorlar.
Daha çok HDP ile görüşme lütfunda bulunan İslamcılara değinmek istiyorum. PKK zihniyeti herkesin malumudur. Yıllarca halka zulmeden, İslam’ı halkın hayatından çıkarmak için çabalayan, Müslümanca yaşamak isteyenleri katliamlardan geçiren tek parti dönemi CHP’nin bir benzeri olduğu yıllar yılı yaptığı icraatlarla görülmektedir. Kürdistan’da yaşayan farklı grup, cemaat ve tarikatlara mensup binlerce Müslümanın kanını akıttılar. Müslüman aileleri çocuk, kadın, yaşlı genç demeden evleriyle birlikte ateşe verdiler. En aşağılık işkencelere tabi tuttular. Kimi zaman camileri basıp Kur’an okuyan Müslümanları topluca katlettiler.
Yıllar sonra Müslümanlara karşı yine vahşi cinayetlere giriştiler. 6–7 Ekim olaylarında Yasin Börü ve arkadaşlarını hunharca katletmeleri vicdanı olan herkesi gözyaşlarına boğdu. Sakallı gördükleri her Müslümana saldırdılar. Kimilerini katlettiler. Yanlarında çarşaflı eşi olan insanlara saldırıp katlettiler. İslami görüntüsü olan Müslümanları İşid üyesi olarak nitelendirip hedef gösterdiler ve saldırılarda bulundular.
En son Cizre’de vahşetlerini tekrarladılar. Bu şehirde yaşayıp PKK’ye boyun eğmeyen Müslümanları katliamdan geçirmek amacıyla dağdan getirdikleri silahlı adamlar vasıtasıyla 9 saat boyunca Müslümanların evlerini kuşatıp kurşun yağmuruna tuttular. Bir Müslümanı şehid ettiler. Hedefleri, kadın, çocuk, yaşlı demeden bütün Müslümanları katletmekti. Şükürler olsun Allah Teala onlara bu izni vermedi.
Bütün bunlar basın tarafından sık sık gündeme taşınırken ve herkes haberdarken İslamcıların eli kanlı HDP yöneticileri ile gizli buluşmaları büyük bir talihsizliktir. Kürdistan Müslümanları bu fraksiyonun silahlı çetelerinin baskısı altındayken hangi yüzle bir araya gelebiliyorlar. İmanları ve İslami kimlikleri Müslümanların katilleriyle bir araya gelmelerine nasıl müsaade ediyor? İslami vicdanları Müslümanların katilleriyle bir arada bulunmalarına nasıl tahammül edebiliyor?
PKK ile görüşenlerin İslami bir kaygıları olsaydı PKK’nin yakasına yapışıp “Kürdistan Müslümanlarından ne istiyorsunuz? Müslümanlara yönelik bu çirkin maceralardan vazgeçin!” diye haykıracaklardı. (İnşallah İslami kimliklerine uygun davranmış, ellerinden Müslüman kanı akanlara bir iki namuslu söz söylemişlerdir. ) Yasin Börü’nun şehadetinde söylenecek sözleri olmayanlar, İslam düşmanlarına karşı duruş sergileyemezler. Kürdistan’da Müslümanlara yönelik tehdit ve saldırılara karşı çıkamayanlar İslami bir tutum içinde bulunamazlar. Herhalde isimlerini bunun için gizlemeyi tercih ediyorlar.
Türkiye’deki Müslümanlar, İslam düşmanlığıyla maruf olan ve Müslümanlara karşı büyük bir tehdit oluşturanlara karşı net ve kesin tavırlarını ortaya koymalıdırlar. Müslümanlara düşman olanlarla aynı karede yer almak zilletten başka bir şeyle ifade edilemez.
PKK’nin İslam düşmanlığını yazmamın bazı kesimleri rahatsız ettiğini biliyorum. Ancak PKK ve uzantılarının ruhunu tanıyoruz. Müslümanlara karşı içlerinde besledikleri kinin, dışa yansıttıklarından kat kat fazla olduğunu da biliyoruz. Diyarbakır’da 24 Ocak’ta düzenlenen Peygambere Saygı Mitinginde HDP’nin elindeki Diyarbakır Belediyesine bağlı kurumların çıkardığı engeller bile bu kesimin İslam düşmanlığını ortaya koymaya yeterlidir.
İslami şahsiyet sahibi hiçbir Müslüman İslam düşmanı bu yapıya sıcak bakamaz ve sempati besleyemez. Buna rağmen birileri PKK’ye dost, Müslümanlara düşman safta yer alıyorsa onların bilecekleri şeydir. Ve herkes bilsin ki Kürdistan Müslümanları Allah Teâla’nın, Allah Resulü Aleyhisselatu Vesselam’ın ve Müslümanların dostudur. Her yerde ve her zaman zalimlerin ve İslam düşmanlarının karşısında olacaklardır. (Hürseda Haber)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.