İslamcılığın otopsisini yapacağız
Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı en aktüel gündem konularından biri “İslamcılık Düşüncesi” ilk kez bilimsel bir sempozyumla masaya yatırıldı.
Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezi’nde Pazar gününe kadar devam edecek sempozyumun açılış konuşmasını yapan Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, “Şehre yapılacak en güzel yatırım, insana yapılan yatırımdır. Sosyal ve kültürel projelere büyük veriyoruz. Kültürel hafızayı hızla kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Bunun kentsel aidiyetimizi geliştireceğine inancımız sonsuzdur” dedi.
Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekilmesinin ardından bu coğrafyada yaşayan toplulukların derin bir bocalama yaşadığına dikkat çeken Başkan Aydın, “Milletimizin damarlarında hızlı bir nabız gibi atan İslamcılık düşüncesi üzerinde Türkiye merkezli çalışmalar, geleceğe dair yeni teklifler üretmemizi ve yeni bir dünya tasavvur etmemizi de sağlayacaktır. Bunların nasıl bir yolla ve imkanlar sunacağı üzerinde düşünmek yazar, düşünce adamları ve sanatçılarımızın uhdesindedir. Bize düşen vazife onlara yardımcı olmaktır. İnşallah bu sempozyum ilçemize ve ülkemize hayırlı olur” şeklinde konuştu.
“Yeni anayasa konusunda ümitli değilim”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz da sosyal belediyecilik gereği yapılan bu tür aktivitelerin Türkiye’de büyük bir ihtiyacı karşıladığını söyledi. Türkiye’de bir çok paradigmanın değiştiğine dikkat çeken Kapusuz, şunları söyledi: “ Türkiye uzun süre ‘bu meclis anayasa yapabilir miyi?’ tartıştı. Bu ülkede ne anayasa ne de başkanlık sistemi tartışmaya bile açılamıyordu. Hatta bir genel başkan ‘Bu Meclis yeni bir anayasa yapamaz’ diyebiliyor. Neden? Anayasa için iki şey lazım. Ya ihtilal yapacaksınız ya da yeni bir devlet kuracaksınız. Bu konuda AK Parti dışında yazılı metin hazırlayan bir parti yok. O ortamdan şimdi 4 partinin uzlaşma komisyonu olarak katıldığı, aynı zamanda yazılı anayasa metinlerin ve tekliflerinin olduğu konuma geldik.”
Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu fikrini şiddetle savunanlardan birisi olduğunu kaydeden Kapusuz, “Ancak başarılacağı konusunda çok ümitli değilim. Gelişmelerin seyri beni bu kanıya itti. Dolayısıyla bu konuda çok da iddialı değilim” dedi.
“İslamın modern yorumu İslamcılık”
Sempozyumun açılış konferansında konuşan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Kara, İslamcılık düşüncesinin kriz döneminin ardından ortaya çıkan bir hareket olduğuna dikkat çekti. İslamcılığın, Müslümanlığın önemli bir parçası olduğunun altını çizen Kara, “İslamcılık, İslamın modern dönemde yapılmış bir yorumudur” şeklinde konuştu.
19. yüzyıldan günümüze İslamcılık düşüncesinin kırılmalarını yorumlayan Kara, İslamcılığın son yıllarda tehdit içeren siyasi bir hareket olarak görüldüğünü vurguladı. İslamcılığın üç vazgeçilmez tarafını “Türkiye, İslam Dünyası ve Uluslararası çevreler” olarak nitelendiren Prof. Dr. Kara; “Batı araştırmacılar İslamcılık düşüncesini Osmanlı toprakları dışında doğmuş ve gelişmiş bir hareket olarak yorumlamakta ısrarlı davranmaktadırlar. Bunun nedeni Türkiye’yi ve Türk entelektüellerini görmezden gelme, yok sayma yaklaşımıdır” dedi.
“Türkiye’yi İslam dünyasının tamamına ulaşma imkanı en fazla olan toprak parçası” olarak tanımlayan İsmail Kara, “3 Mart 1924 tarihine kadar İslam Dünyası’nın en fazla takip ettiği toprak parçası da dolayısıyla Türkiye’ydi” yorumunda bulundu.
İslamcılık düşüncesinin zaaf noktalarına da dikkat çeken Prof. Dr. Kara, İslamcılığın, İslam Dünyası’ndaki diğer ihya hareketleriyle olan farklılığına da işaret etti. İslamcılığı, “Yetersizlik ve kendinden şüphe duyma ideolojisi olarak” yorumlayan İsmail Kara, “İslamcılık, bir karşı çıkış ve muhalefet yaklaşımı olduğu kadar, aynı ölçü bir uyum hareketidir” değerlendirmesini yaptı.
“İslamcılığın otopsisini yapacağız”
Türkiye’de İslamcılık Düşüncesi Sempozyumu’nun ilk oturumunda bir tebliğ sunan Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay da, İslamcılık ideolojisinin Batılı paradigmalara göre konumlanmasının en zayıf yanı olduğuna dikkat çekti ve alternatif bir düzen söylemine sahip olan İslamcılığın, Batılı ideolojilere eklemlenme tehlikesi yaşadığını vurguladı.
“İslamcılık öldü” iddiasıyla sempozyumun en farklı fikirlerini ortaya koyan Prof. Dr. Mümtazer Türköne ise sempozyumun İslamcılık düşüncesinin otopsisini yapacağını öne sürdü. “Cumhuriyet’in en pozitivist iki ideolojisinin Kemalizm ve Adil Düzen” olduğunu savunan Türköne, “İkisi de çok kuvvetli pozitivist ideolojilerdir. Toplumu şekillendirmeyi ve kendi düşüncelerine göre dizayn etmeyi planlamışlardır” dedi. İslamcılığın, toplumun radikalleşecek unsurlarını siyasetin içerisinde ehlileştirdiğini ileri süren Prof. Dr. Türköne, “Bugünün İslamcıları İskilipli Atıf Hoca’yı, Sait Halim Paşa’yı okumadan düşüncelerini oluşturdular. Bugünün İslamcıları; Cemaat-i İslami ve Seyyit Kutup etkisinde ortaya çıkmışlardır” şeklinde konuştu.
“İslamcılığın günümüzde duygusal olarak öldüğünü tespit ediyoruz” diyen Mümtazer Türköne, “İslamcılığın Türkiye’de marjinal kalmasında Milli Görüş ve Said Nursi hareketinin etkili olduğunu” savundu.
Sempozyum hafta sonu da devam edecek
Milli Nizam Partisi’nden günümüze Türkiye’deki İslami çizgideki siyasi partileri değerlendiren gazeteci-yazar Ruşen Çakır ise, “İslamcılığın ölmediğini yeniden doğuşun öncesinde olduğunu” savundu. Zeytinburnu Belediyesi’nin evsahipliğinde düzenlenen “Türkiye’de İslamcılık Düşüncesi Sempozyumu” Cumartesi ve Pazar günü yapılacak oturumlarla devam edecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.