Mehmet ŞENLİK
İslami bir düğün nasıl olmalıdır? -2-
Müslümanların ibadetleri olduğu gibi, adet ve gelenekleri de İslam’a uygun olmalıdır. Müslüman’ın gerek bireysel ve gerek ailevi ve toplumsal olsun hayatının tüm alanları İslam’a, İslam’ın adap ve ahlakına uygun olmalıdır. Bir tarafının İslami bir tarafının da gayri İslami veya cahili olan bir yaşam tarzı, Müslüman kişinin yaşam tarzı ve modeli olmamalıdır.
Gerek dini ve gerek beşeri teamüllerde olsun toplumsal hayata atılan ilk adım evliliktir. Beşeriyetin bidayetinden ta günümüze dek bu adım bütün dinlerin temel taşlarından bir ve bütün peygamberlerin sünneti olarak bilinmektedir. İşte bunun alt yapısı olan aile olgusunun sağlıklı olabilmesi için, temeli sağlam ve takva üzerine atılmalıdır. Temeli bozuk ve gayri meşruluk üzerine atılan bir aile, eninde sonunda çöker. Tarihte, Hz. Âdem’in oğullarından Kabil’in olayı bunun yaşanmış en canlı örneğidir. Nitekim Kabil’in zürriyetinden meydana gelen gayri meşru neslin tamamı, Nuh Tufan’ında gark olup gitmiştir.
Evliliğin ilk adımı ve giriş kapısı hükmünde olan düğün faktörünün, aile üzerinde olumlu olumsuz büyük etkileri olduğu muhakkaktır. O halde, Müslüman kişinin buna iyi dikkat etmesi gerekir. Haremlik ve selamlığa riayet ederek İslam ahlakına uygun bir şekilde düğün merasimini tertip etmelidir. Gayri ahlaki ve müstehcen müzik türlerinden ve karma oyun şekillerinden süratle sakınmalıdır.
Öte yandan bu haramlar işlenmesin diye düğünden oyun ve eğlenceyi tamamen kaldırmak da doğru bir şey değildir. Kimileri kendince kötülüklerin önlenmesi için alternatifi olarak Kur’an-ı Kerim ve Mevlit okutuyorlar. Bu da düğünü bir nevi matem havasına sokuyor. Çünkü bunlar taziye merasiminde de aynı zamanda icra edilen şeylerdir. Bir düğün merasiminde yapılan şeylerle, taziye merasiminde yapılan şeylerin aynı olmaması gerekir. Haddizatında bu iki merasimin tabiatları tamamen birbirine zıt ve farklı şeylerdir. Binaenaleyh her şey kendi tabiatında yapıldığı zaman daha iyi itibar ve değer kazanır.
Bazıları da bu her ikisini bir arada gerçekleştiriyorlar. Yani getirdiği davul zurna ekibine bir mola verdirip bu ara hoca efendiyi çağırıp bir de mevlit okutarak düğünlerine gelenlerin hepsini memnun etmeye çalışıyorlar. Bir de bakarsınız ki, sabırsızlıkla mevlidin bitimini bekleyenler, mevlit biter bitmez davulun dibine vurdular. İşte bu da Kur’an-ı Kerim’e ve Mevlidi şerife yapılan bir saygısızlık ve bir başka hakaret ve rezalettir.
Haddi zatında benim burada, mevlit okutan bilinçsiz Müslüman’a, hacı efendilere bir sözüm ve itirazım yoktur. Belki onlar, kendince bazı münker ve haram şeyler işlenmesin diye bunu alternatif olarak devreye koyuyorlar. Zaten bunu yapanlar dini hassasiyeti ve duyarlılığı olan insanlardır. Asıl levme ettiğim kimseler, dini din adına zorlaştıran ve münkerlere karşı alternatifi olamayan sözde dindarlardır, sofular ve bir takım hoca ve hacı efendilerdir.
Bunların ortalıkta yapılan cahili ve ahlak dışı en berbat düğünlere karşı bir alternatiflerinin olmadığı gibi, bazı Müslümanların (Allah kendilerinden razı olsun) geliştirdiği İslami düğün usullerine de eleştirileri eksik olmuyor. Yok, efendim “bunlar, Allah ve peygamberin ismini kelamlara koymuşlar.” veya “bunlar oynarken Allah’ın ismini zikrederken ayaklarını sert bir şekilde yere vurarak Allah’a saygısızlık yapıyorlar” diyerek mesnetsiz itirazlarla kafa karıştırıyorlar.
Aslında onlardan şunu sormak gerekir: “Allah’ın ismini zikretmenin haram olduğu yerler nerelerdir? Sizler tuvalete, hamama ve cimaa girerken dahi -muhafaza için- Allah’ın ismini zikredebilirken, sünnet olan bir düğün merasiminde Allah’ın isminin zikredilmesini ne diye yasaklıyorsunuz? Bunu nereden çıkarıyorsunuz? Onlara verilecek en güzel cevap, yorumsuz olarak şu ayeti kerimedir:
(Gerçek müminler) o kimselerdir ki, ayaktayken otururken ve yanları üzerine yatarlarken de Allah’ı zikrederler.” (Ali İmran: 191)
Netice itibariyle, büyük fakihlerin görüşlerine dayanarak diyebiliriz ki; fıtraten kerih görülen veya pisliklerin çokça bulunduğu yerlerin yani tuvalet, hamam ve çöplük gibi yerlerin dışında her zaman ve her yerde Allah’ın ismi zikredilebilir. Yolda yürürken, ayaktayken, otururken ve yanı üzerine yatarken de olabilir. Bunun için illa da belli bir mekânı seçmek veya bir şekil ve pozisyon almak şart değildir. Bazı sofuların virtlerini çekerken belli bir pozisyon seçmeleri, kendilerince oluşturdukları bir adaptan ibarettir.
Onların daha başka da itiraz gerekçeleri vardır. Ona da gelecek yazımızda cevap vermeye çalışacağız İnşaallah’u Teâlâ. Allah’a emanet olun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.