Sezgin ÖZBAY
İslamsız ailelerin Müslüman gençlerine
Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O’nun pak Rasûlüne olsun.
Bu devirde genç olmak zor… Müslüman olmak da zor... Hele Müslüman bir gençseniz, yükünüz Ağrı dağından ağır, huzurunuz Hasan Dağı’ndan yüksektir. Ah şu aileniz de rahat bıraksa! Örtünüze, sakalınıza karışmasa, gittiğiniz sohbetler için peşinizden ajanlık yapmasa, attığınız her adım için hesap sormasa…
Başkalarının delikanlıları gibi içki, kumar, fuhuş, bedbahtlık peşinde koşmuyorsunuz. Başkalarının kızları gibi “Arkadaşıma gidiyorum.” diyerek haram kuşları avlamıyorsunuz. Herhangi bir bağımlılıkla müptela olmuş değilsiniz. Bir bağınız varsa o da Allah’a. Kötü biri olsanız daha çok sever el üstünde tutarlardı değil mi?
Zaman zaman onlar için yorgan altında ağlayarak dua ettiğinizden haberleri yok. Siz namaz kılsınlar, hakiki manada iman etsinler ve günah bataklığını terk etsinler diye dua ederken belki onlar yarın size yapacakları zulmün planını yapmaktalar. Bazen ailecek bazen de sülaleyi toplayıp üstünüze gelebilirler. Ancak siyer okuduysanız bilirsiniz. Ashaba benzemek zordur.
Mus’ab b. Umeyr’in hayranı olmayan genç yoktur. Ancak Mus’ab (r.a) olmak kolay değildir. Cennette Mus’ab b. Umeyr, Ebu Dücane, Ebu Basir ve diğer çilekeş sahabelerle komşu olma hayalleri kuruyorsanız bilin ki bunun en gönül rahatlatıcı yolu, onların yolundan geçmek, onların kokladığı imtihan havasını solumaktır.
Bakınız Hz. Mus’ab, sokağa çıktığında kokusuyla, giyimiyle, duruşuyla herkesin dikkatini çeken biriydi. Denir ki Mus’ab (r.a) ipek gömlek giydi mi Mekke’de kimse ipek gömlek giyemezdi. O’na giydikleri o kadar yakışırdı ki adeta onunla özdeşleşirdi. Annesi, Efendimiz aleyhisselamı terk etmezse kendisini evlatlıktan reddedeceğini söylediğinde hiç tereddüt etmeden evi terk etti. Dedik ya Mus’ab(r.a) bir kıyafet giydiğinde, aynı kıyafet başkasında emanet gibi dururdu. Annesinin yanında varlık içinde yüzen bu sahabe Uhud Savaşı’nda şehid olduğunda, kefen olabilecek bir elbisesi bile yoktu.
Ashab gibi olmak herkesin hayallerini süsler ancak zordur işte… Ailenizle yaşadığınız sorunları, Allah’la aranızda muhabbete çevirmesini bilmelisiniz. Allah diledi de imanla müşerref olduk. Allah istedi de huzurunda namaza durduk. Allah dileseydi herkes iman ederdi. Demek ki o ailede veya o çevrede bize nasip etmiş bu en büyük nimeti. Ailemizden şikâyet etme değil, iman nimetinden dolayı Rabbimize şükretme zamanıdır. “Bunlar neden böyle!” diyerek iman nimetine kendimiz ulaşmış olma kibrine kapılmak yerine “İlâhî! İstemeseydin, yoluna çevirmeseydin beni, ben istemeye bile muktedir değildim.” diyerek Rabbimizle aramızda muhabbet demleyelim. Herkese verilmeyen bu nimet için, Rabbimize (cc) yerden Arş-ı Âlâ’ya kadar hamd olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.