İstanbul İlim-Der ve İstanbul İlke-Der'den Piknik Etkinliği
Peygamber Sevdalıları Platformuna üye olan derneklerden İstanbul İlim-Der ve İstanbul İlke-Der Göktürk`te bulunan Esenler Belediyesi Piknik Alanında piknik düzenledi.
Şükrü Gündüz / İstanbul / doğruhaber
Peygamber Sevdalıları Platformuna üye olan derneklerden İstanbul İlim-Der ve İstanbul İlke-Der Göktürk’te bulunan Esenler Belediyesi Piknik Alanında dernek üye ve gönüllülerinin kaynaşması için bir piknik organize etti. Pikniğe aile olarak yaklaşık 500 dernek üye ve gönüllüsü katıldı. Piknik etkinliğinde Grup Özlem’in seslendirdiği birbirinden güzel ilahi ve marşlarla halay çekildi, sohbet yapıldı ve ödüllü siyer yarışması düzenlendi. Erkekler ve hanımlar arasında ayrı ayrı yapılan yarışmadı ilk üçe giren gruplara çeşitli hediyeler verildi. Yarışmada erkeklerde Sahabe Grubu birinci, İlim Grubu ikinci, İslam Grubu üçüncü oldu. Hanımlarda ise Şehadet Grubu birinci, Meryem Grubu ikinci, İslam Grubu üçüncü oldu. Yarışmada erkeklerde birinci olan Sahabe Grubuna hediyelerini Abdulbari Çelik Hoca, ikinci olan İlim Grubuna hediyelerini Abdulbaki Yeşilmen ve üçüncü olan İslam Grubuna hediyelerini İstanbul İlke-Der Başkan Yardımcısı Erdal Elibüyük takdim etti.
OKUL MÜDÜRÜ: “SEN BAŞINI AÇ KIYAMETTE BENİ SUÇLA”
Düzenlenen etkinlikte başörtüsüyle okumak isteyen ancak başka okula sürgün edilen ve birçok sıkıntı ve baskıyla karşılaşan Hicret Yeşilmen 2010-2011 eğitim öğretim yılında yaşadığı sıkıntıları anlattı. Başörtüsüyle okumak isteği için okula alınmadığını söyleyen Yeşilmen yaşadığı sıkıntıları şu şekilde anlattı: “Başörtüsüyle okula gitmek istediğim için beni okula almadılar. Öğretmen ve müdür yardımcısı bizim eve geldi. O sırada ben evde değildim. Ne konuştuklarını bilmiyorum. Sonunda annem, amcam ve ben okula gittik. Müdür yardımcısı bizi odasına çağırdı. Tepkileri gayet netti. Sanki hepsi önceden anlaşmış ve bize engel olmayı kararlaştırmışlardı. Beni yönetmeliğin kılık-kıyafet kurallarına göre okula alamayacaklarını söylüyorlardı. Çok saçma neden ve çözümler ileri sürüyorlardı. Müfettişlerin beni görmeleri halinde haklarında soruşturma açılacağını söylüyorlardı. ‘Sen okula açık olarak gel. Kıyamette sen beni suçlarsın. Ben de bir üstümü’ diyordu müdür. Allah ile alay eder gibi. Bana ‘dışarı çık’ dediler. Kapıda beklerken merdivenlerden müdürün hızla geldiğini gördüm. ‘Bu ne biçim hal?’ dedi. Çok korkmuştum. Müdür bağırarak konuşuyordu. İçeri girdi. Annem ve amcama yönelerek ‘Siz ne biçim anne-babasınız. Bu ne biçim kılık-kıyafet?’ dedi. Amcam da bunun Müslümanlığımızın gereği olduğunu söyleyince ‘Biz öyle Müslümanlık istemiyoruz’ dedi ve çıkıp gitti”
DİN ÖĞRETMENİ BAŞÖRTÜSÜ TAKMAKTAN BENİ VAZGEÇİRMEYE ÇALIŞTI
Okula başörtüsüyle gitmeye başladıktan sonra okul müdürünün ve öğretmenlerin kendisine karşı olan tavırlarının değiştiğini anlatan Yeşilmen, “Okula başörtülü gittiğim günden beri bir şeyler değişmişti. Değişmiş olan başarım değildi. Buna rağmen müdürün ve öğretmenlerin bana karşı olan tavırları değişmişti. Eskiden öğretmenlerin hepsi beni çok severdi. Okulun hepsi beni tanırdı. Derste hep benimle ilgilenirlerdi. Şimdiyse sınıfta değilmişim gibi davranıyorlardı. Din öğretmeni bile beni vazgeçirmeye çalışıyordu. Bana ‘Örtünmenin amacı dikkat çekmektir. Koca okulda sadece sen başörtülü olunca daha çok dikkat çekiyorsun’ demişti” diye konuştu.
OKUL MÜDÜRÜ BÜTÜN ÖĞRENCİLERE ‘ONUNLA KONUŞMAYIN’ DEDİ
Okul müdürünün kendisine okul bahçesinden herkesin içinde rencide ettiğini ve öğrencilere kendisiyle konuşmamaları yönünde baskı yapıp adeta tecrit edildiğini dile getiren Yeşilmen, “Bir gün sıradaydık. Müdür geldi. Mikrofonla herkesin içinde bağırarak ‘Sen çabuk sıradan çık. Zaten 2 haftadır başım belada. 1 haftadır saatlerimi aldınız’ dedi. Ben de mecburen sıradan çıkmak zorunda kaldım. Sonra ‘Çocuklar, onunla hiç konuşmayın. İlişkinizi kesin’ dedi. İçimden ağlamak geliyordu. Birkaç damla gözyaşı döküldü gözümden. Eve gidince amcama haber verdim. Ondan sonraki gün okula gittik. Amcam onlarla konuştu. Ben dersteydim. Sonunda ‘Sıraya girmesin. Biraz geç gelsin’ demişler.
Bir ara bana ‘Velini çağır’ dediler. Amcam geldi. ‘Ona uygulamaların hepsini yaptık. Geriye okul değişikliği kaldı’ dediler. Amcam da ‘Buna sürgün denilir. Sadece adına okul değişikliği denmiş’ dedi. Müdür de ‘Bu tür adlar takmayalım’ dedi. Bana başarılar diledi. Ve okuldan ayrıldık. Artık başka bir okula gidecektim. Ertesi gün yeni gideceğim okula gittik müdürle konuştuk. Beni sınıfa aldılar. Bu okulda bana daha iyi davranıyorlardı” diyerek okulundan ve arkadaşlarından ayrılmak zorunda kaldığını söyledi.
BAŞÖRTÜLÜYE TAKDİR BELGESİ YOK!
“Benim derslerim hepsi çok iyi olduğu için takdir belgesi almam gerekiyordu. Ama başörtüsüyle okumak istediğim almayı hak ettiğim takdir belgesini bana vermediler” diyen Hicret Yeşilmen, “Karne günü ben ve annem okula gittik. Karneleri dağıttılar. Ben başta teşekkür alacağımdan korkuyordum. Teşekkür alanların listesi bitince sevindim. Ama takdir alanların da listesinde değildim. Annemin yanına gittim. Gözlerimden yaşlar süzüldü. Annem ve ben müdür yardımcısıyla konuştuk. Kılık kıyafete uymadığım için disiplin cezası aldığımı ve belge verilmediğini, 8. Sınıfa kadar da verilmeyeceğini söyledi. Benden başarısı daha az olanlar belge almışken bana verilmemişti” diyerek uğradığı haksızlıkları anlattı.
Hicret Yeşilmen’den sonra bir konuşma yapan Hicret Yeşilmen’in babası Abdulbaki Yeşilmen, kızıyla gurur duyduklarını belirterek şöyle konuştu: “Biz çocuklarımıza Allah’ın bize onlara öğretmemizi emrettiği şeyleri öğretiyoruz. Son nefesimize kadar Allah ve Resulünün bize olan emir ve yasaklarını onlara anlatmaya devam edeceğiz. Kızım okulda çok başarılı bir öğrenciydi. Her sınıfı başarıyla bitirdi. Kızım okuluna devam ederken başörtüsü takmaya karar verdi. Biz de ona destek olduk. Kızım başörtüsüyle okula gitmeye başladıktan sonra daha önce onun başarısını öven öğretmenlerinin tavırları değişti. Ona düşman kesilmeye başladılar. Kızımı kendi okulundan başka bir okula sürgün ettiler. Her şeye rağmen biz kızımıza destek olmaya devam ettik. Kızım okuyup doktor olmak istiyor.”
ALLAH BİZİ MÜSLÜMAN OLARAK YARATTI
Etkinlikte bir konuşma yapan Abdulbari Çelik Hoca ise, “Allah bizi Müslüman olarak yarattı ve bize Müslüman adını verdi. Allah bize teslim olmuş anlamına gelen Müslüman diye bize hitap ediyor. Allah bize bu ismi koyduğuna göre bizim de Ona karşı vazifelerimiz vardır. Müslüman olmanın şartlarına uymamız lazım. Müslüman isminde daha güzel bir isim yoktur. Çevremizdeki insanları, eşimizi, komşumuzu, iş arkadaşlarımızı ve dostlarımızı güzel bir dil ile iyiliğe davet etmemiz gerekir. Bunlar bizim ferdi ve toplumsal vazifelerimizdir. Allah’ın dinine sahip çıkan insanlarla beraber olup onlarlar beraber hareket etmeliyiz. O zaman cennete giren insanlardan oluruz” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.