Hasan YILMAZ
İstisnai Davranış Mümkün mü?
Günümüzde yaşanan en büyük problemlerden biri şüphesiz çocuklar ve Ebeveynlerin davranış biçimleridir. Davranış biçimleri psikolojiyi yakından ilgilendirdiği için Psikolojik olarak davranışlar sağlıklı veya sağlıksız tanımlanabilir. Davranışların sağlıklı veya sağlıksız olmasının tanımlamasında psikolojik, sosyolojik, teolojik, tarihsel bazı nedenlerinin olduğunu söyleyebiliriz. Bunları teknolojik gelişmeler, kuşak çatışması, yaş faktörü gibi sıralayabiliriz.
Yaş faktörü önemli. Belli bükülmüşler, elleri nasır tutanlar, güngörmüşler dikkate alınmalı. Bu kutsallarımızın tecrübelerinden faydalanarak, bu yaşanmışlığı çağın şartlarıyla sentezlemek daha mantıklı olacaktır. Bu güzel taraftan bakmayıp değerlerimizi'' eski kafalar'' olarak adlandırıp özgürlük adı altında genç kuşağı geleneklerine düşman etmek, bilinçli bir anlayışın sonucu değil mi? Bizleri aylarca karnında taşıyan yıllarca sırtın da taşıyan bu insanları, önemsizleştirmek hangi dinin hangi ideolojinin bakış açısı olabilir?
Bu konuda gereken hassasiyetler önemsenmeli, gereken araştırmalar yapılmalı. Hangi konuda kimler dinlenir, kimlere karşı nasıl davranılır örneklerini Efendimizin (a.s) hayatına bakarak daha iyi anlayabiliriz. Araştırdığımız kadarıyla istisnalar hariç ebeveynler in sözlerinin dikkate alınması ilahi buruktur.
Nedir istisna?
Sahabelerden Sad bin Ebbi Vakkas durumu. Hatırlayalım: Annesi oğlunun Müslüman olduğunu duyunca çok sinirlenip, Onu İslâm dininden döndürebilmek için çeşitli yollara müracaat etti. Oğlu Sad'ın kendisine karşı saygısını ve bağlılığını bildiğinden İslâm dininden döndürebilmek için; “Allah'ın, sana hısım ve akraba ile ilgilenmeyi, anne babaya daima iyilik etmeyi emrettiğini söyleyen sen değil misin?” der. Hazreti Sad da “Evet” dedi. Bunun üzerine annesi asıl maksadını bildirmek için şöyle söyledi:
“Ya Sad! Vallahi, sen Muhammed'in getirdiklerini inkâr etmedikçe, ben açlık ve susuzluktan helak oluncaya kadar ağzıma bir şey almayacağım. Sen de bu yüzden anne katili olarak insanlarca ayıplanacaksın.” O güne kadar annesinin her isteğine boyun eğmiş, bir dediğini iki etmemişti. Allah Teâlâ ve Resulüne (aleyhisselâm ) bütün kalbiyle inanmış ve bağlanmış olduğundan bu iman kuvveti üstün geldi. Annesinin isteğini kabul etmedi. Annesinin yiyip içmediğini ve bunda inat ettiğini görünce, şöyle dedi:
“Ey Anne, senin yüz canın olsa ve her birini İslamiyet'i bırakmam için versen, ben yine dinimden vaz geçmem. Artık ister ye, ister yeme.” Annesi Hazret-i Sad'ın dinine bağlılığını, imanındaki sebatını görünce şaşırdı, çaresiz kaldı.
Bu istisnai durumu Cenabı Allah Ankebut süresinde şöyle izah eder: “Biz insana, ana ve babasına iyilikte bulunmasını tavsiye ettik. Bununla beraber, hakkında bilgi sahibi olmadığın (ilah tanımadığın) bir şeyi bana ortak koşmak için sana emrederlerse, artık onlara (bu hususta) itaat etme! Dönüşünüz ancak banadır. Ben de yaptığınızı (amellerinizin karşılığını) size vereceğim” der. Bu anlamda ilahi buyruk dikkate alınarak ebeveynlerimizin bazı davranışlarına vesile olmak en hayırlı davranış olacaktır.
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.