"Jitem'in rolünü PKK üstlenmiştir"
PKK'nin Lice'de dindar bir aileye yaptığı silahlı saldırı, Mustazaflar Cemiyeti Batman Şubesi tarafından yapılan kitlesel basın açıklamasıyla kınandı. Dindarlara yapılan saldırılara dikkat çekilen açıklamada "Jitem'in rolünü PKK üstlenmiştir" denildi.
BATMAN – “Kan Gözyaşı ve Zulmün Adresi PKK, KCK ve YDGH” sloganıyla Mustazaflar Cemiyeti Batman Şubesi öncülüğünde toplanan binlerce Batmanlı, PKK tarafından Lice’nin Darakol köyünde müteddeyin bir aileye düzenlenen silahlı saldırıyı kitlesel basın açıklaması ile kınadı.
Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde toplanan binlerce kişi, PKK saldırısı sonrası biri kadın 3 kişinin yaralandığı olayı “Kahrolsun PKK”, “Katil PKK Kürdistan’dan defol”, “PKK için yaşasın cehennem” deyip sık sık tekbir getirerek sloganlarla lanetledi.
Basın açıklamasına HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcıları İsa Aydın, A.Rahman Cens ve Cemal Çoban, HÜDA PAR İl Başkanı M.Emin Doğru, STK temsilcileri de katıldı. Kadın erkek, genç ve yaşlıların yoğun katılım gösterdiği basın açıklamasında halk, ellerinde taşıdığı Kürtçe ve Türkçe dövizlerle PKK’ye lanet yağdırdı.
Basın açıklamasından önce Kürtçe kısa bir konuşma yapan Molla Beşir Şimşek, PKK’nın dindar insanla karşı yaptığı saldırıları lanetleyerek bir daha ölümlerin yaşanmaması için başta Hükümet olmak üzere tüm kesimlere çağrıda bulundu.
“Jitemvari bir şekilde, dindar bir kardeşimizi evinden alıp kaçırmaya çalıştılar”
Kürtçe konuşmanın ardından basın açıklamasını Mustazaflar Cemiyeti Batman Şube Başkanı Davut Şahin okudu. Şahin, 16 Mayıs akşamı PKK'lilerin Lice'nin Kıyı (Darakol) köyünde bir katliam hazırlığı yaptıklarına dikkat çekerek, “Gece yarısı iki araç ile köye gelen eşkıyalar, yıllarca şikâyetçi oldukları Jitemvari bir şekilde, dindar bir kardeşimizi evinden alıp kaçırmaya çalışmışlardır. Bu kardeşimizin karşı koyması ve ailesinin de olaya müdahale etmeleri üzerine, uzun namlulu silahlarla aralarında kadınların da olduğu kardeşlerimizin üzerine rastgele ateş açmış ve saldırı neticesinde üç kardeşimizi yaralamışlardır. Olaydan 1 buçuk saat sonra ambulans, 3 saat sonra ise güvenlik güçleri gelerek duyarsızlıklarını ispatlamışlardır.” dedi.
“Çözüm süreci dindar insanlara yansımıyor”
Sözde çözüm sürecinin yaşandığını ama bunun dindarlara yansımadığını ifade eden Şahin, “Adına sözde çözüm süreci denilen bir süreç yaşanıyor. Ancak, bunun pratikteki hiçbir faydasının dindar insanlara yansımadığı, tam aksine İslami çevrelere saldırıların en fazla yoğunlaştığı, kirli kumpasların ve tezgâhların kurulduğu, siyasetin adice yapıldığı bir döneme dönüştü. Ortada oynanan kirli bir oyun ve bu oyunun iki kirli aktörü vardır Devlet ve PKK.” diye konuştu.
“PKK kendi fikrinde olmayanları düşman görmüştür”
Bu coğrafyada yaşayan halkın ise sadece devletten zulüm görmediğini ve birçok kesimin PKK’dan yıllarca zulüm gördüğünü vurgulayan Şahin, “Bölgede yaşayan dindar insanlar başta olmak üzere birçok kesim, PKK'dan da yıllarca zulüm gördü. PKK, kuruluşundan bu güne kadar sadece ve sadece şiddetten, kandan beslendi. Katil PKK; kuruluş sürecinde kendi fikrinden olan ancak kendisine tabi olmayan diğer yapıları dahi düşman olarak görmüş ve onlara bile tahammül etmeyerek, hepsini tasfiye etmiştir. Kana doymak bilmeyen PKK, 90'lı yıllarda ise namlunun ucunu bu sefer dindar Kürtlere çevirmiştir. “Ya bize katılacaksınız, ya Kürdistan'ı terk edeceksiniz, ya da sizi öldüreceğiz.” üçlü dayatmasıyla dindar Kürtlere baskılar uygulamış, ardından da fiili saldırılara başlamıştır ki, bu saldırılar sonucunda aralarında yaşlı, kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce dindar Kürt yaşamını yitirmiştir. Ardından nefsi müdafaa çerçevesinde dindar Kürtlerden de hak ettikleri cevabı almışlardır.” ifadelerini kullandı.
“Hükümet mazlumları PKK’nın insafına terk etti”
PKK'nın yaptıkları karşısında Hükümetin takındığı tavrın çok vahim olduğunu söyleyen Şahin, “Gerçekten de sözlerin kifayetsiz kaldığı bir noktadayız. Hükümet PKK ile başlattığı "Kürt açılımı ve barış süreci" ile kendisini, polis ve askerini güvence altına almaya çalışırken, mazlum Müslüman Kürt halkını PKK'nın insafına terk etmiş ve bir zamanlar hain çete olarak isimlendirdiği PKK'nın önüne yem olarak atmıştır. Bu kuru kuruya bir iddia değildir. Bugüne kadar bu camiaya yönelik yüzlerce silahlı, bombalı, molotoflu, taşlı saldırı olmasına rağmen bunlardan birinin bile failinin yakalanmamış olması bunun en büyük delilidir. Eşkıya; her gün yolları kesip araç yakarken, körpecik çocukları kendi kirli savaşına alet etmek için dağlara kaçırırken, hükümet ise başını kuma gömen devekuşu misali olayı görmezlikten gelmektedir.” diyerek Hükümete tepki gösterdi.
“Hükümet PKK’nın yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyor”
Dindarlara yönelik yapılan tüm saldırılara karşı devletin sessiz kaldığını ve bu yüzden zulümlerin bir ortağının da devlet olduğunun altını çizen Şahin, “Nasıl olsa ölen polis değil, asker değil. Bin Kürt çocuğu ölmüş kimin umurunda. Hükümetin şu ana kadar gerçekleştirdiği ve bizzat Başbakan'ın: "Artık analar ağlamasın" diye özetlediği barış sürecinin bölgemize pratik yansıması şu şekilde olmuştur: Eşkiya PKK; İslami STK'ları bombalıyor, hükümet sağır. Eşkiya PKK; yolları güpegündüz kesip ahkâm kesiyor, araç yakıyor, haraç alıyor, hükümet dilsiz. PKK, anaların yüreğine ateş düşürerek dağa çocuk kaçırıyor, köy basıp ihtiyar insanları kaçırıyor, kadın yaşlı demeden uzun namlulu silahlarla tarıyor, hükümet kör. Zalim PKK, şımarık oğlan rolünde sağa sola saldırıyor, hükümet üç maymunu oynamaya devam ediyor. Tüm kesimlerce iyice bilinmelidir ki bu hain çetenin zulümlerinin bir ortağı da bizzat devlettir.” dedi.
“Jitem’in rolünü PKK üstlenmiştir”
Jitem eliyle evleri basıp adam kaçırmaların rolünü PKK’nın üstlendiğini kaydeden Şahin, “Bu saatten sonra bölgede yaşayan hiçbir insanın can güvenliği yoktur ve geçmişte devletin, Jitem eliyle evleri basıp adam kaçırmaların rolünü şimdilerde PKK üstlenmiştir. Katil PKK, 60 yaşındaki bir ihtiyara silah sıkarak, keleş dipçikleriyle döve döve arabalarına bindirerek kaçırmaya çalışıyor. Dün bu işi devlet, polis ve askeriyle yapıyordu. Bugün ise PKK, katil milisleriyle yapıyor. Ancak işin en trajikomik yönü ise kendi basını aracılığıyla bu olayı, kimliği belirsiz kişilerle HÜDA-PAR üyeleri arasındaki bir çatışma olarak sunuyor. Yani eğer kaçırma gerçekleşmiş olsa, cenazeyi bir yerlere atacak ve işi faili meçhul halde bırakacaklardı. Peki, sormak isteriz! Devlet bunu yaparken faşistti, terör devletiydi, katildi, caniydi. Şimdi PKK bunu yaparken ne oluyor? Faşist olmuyor mu? Terör örgütü olmuyor mu? Katil ve cani olmuyor mu? PKK, MİT ile yaptığı pazarlıkların akabinde, kendi batıl fikirlerinin dışındaki kimseye yaşam hakkı tanımamaktadır.” ifadelerine yer verdi.
“Zulme karşı susan dilsiz şeytandır”
Açıklamasının devamında Şahin, Hükümete, STK’lara, kanaat önderlerine, mümtaz şahsiyetlere, basına, İslami camialara ve Müslüman halka çağrıda bulunarak, “Zulme karşı susan dilsiz şeytandır.” diyen bir Peygamberin ümmeti olduğumuzu, fitne tohumları ekenlere müdahale etmemenin, hem dünya hem de ahiret sorumluluğu olduğunu unutmayınız.” dedi.
“Saldırılara cevap vermememiz halka olan düşkünlüğümüzdendir”
Son olarak PKK ve onun yan kolları olan tüm birimlerine, STK’lara, partilere ve kurumlarına da seslenen Şahin, şunları söyledi: “Başınızı iki elinizin arasına alıp bir daha bir daha düşününüz. Sonra aklınızı başınıza almak için ne gerekiyorsa onu yapınız. Bugüne kadar ki provokasyon ve tahriklerinize gelmemiş ve karşılık vermemişsek bu halkımıza olan düşkünlüğümüzden, sevgimizden ve sizleri hiçbir şey saymamamızdandır. Evet, sizleri tanımıyor ve hiçbir kıymet vermiyoruz. Sizler de, fikriniz de boş ve batılsınız. Kardeşlerimize yönelik baskı, tehdit ve saldırılarınızdan derhal vazgeçiniz. İslami referansımızın bizlere bahşettiği haklarımızın farkında olduğumuzu biliniz. Dini mukaddesata, cana, namusa, ırza ve mala olan saldırılara karşı nefs-i müdafa hakkının hem İslami ve hem de insani bir hak olduğunu sizlere bir kez daha hatırlatıyoruz.”(M.Fatih Akgül-İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.