Kabirleri ziyaret AHİRETİ HATIRLATIR
"Resulullah (sav) şöyle buyurmaktadır: "Ben size daha önce kabir ziyaretini yasaklamıştım. Artık ziyaret ediniz.” (Buhari, İmam Malik)
Resulullah (sav), ilk önceleri kabir ziyaretini yasaklamıştı; çünkü bu, onlara tapınma kapısını açıyordu. İslami esaslar yerleşip Allah’tan başkasına tapınmanın haramlığı insanların kalplerine iyice yerleşince yasağı kaldırdı ve kabir ziyaretine izin verdi. Gerekçe olarak, kabir ziyaretinin faydasının büyük olduğunu ve bir gün dünyadan göçüleceğini düşünmek için bunun iyi bir fırsat olduğunu söyledi.” (Şeyh Veliyullah Dehlevi)
Kabir ziyaretinde bulunan kimse şöyle dua eder: “Selam size ey mü’minler ve Müslümanlar diyarı! İnşaallah biz de sizlere katılacağız. Allah’tan bize ve size afiyet dileriz.”
“Kabir ziyaretinden amaç iki şeydir:
1) Ziyaretçinin ibret alması
2) Ziyaret edilenin ziyaretçinin duasından faydalanması.
Öyleyse ziyaretçi kendisi ve ölü için dua etmekten ve ibret almaktan gaflete düşmemelidir. Ziyaretçi, ibret almak, ölünün durumunu tahayyül etmek, azalarının nasıl dağıldığını, organlarının nasıl lime lime olduğunu, nasıl diriltileceğini ve pek yakında kendisinin de bu kervanda yer alacağını düşünmelidir. Nitekim Mutarrıf b. Ebu Bekr el-Hüzeli şöyle anlatır: “Abdülkays ailesi içinde kendisini ibadete vermiş yaşlı bir kadın vardı. Geceleyin karanlık bastırdığında hazırlığını yapar, ardından namazgâhına geçerek geceyi ihya eder, sabahleyin de kabristanlıklara gidermiş. Duyduğuma göre mezarlığa çok gidiyor diye kınanınca şöyle demiş: “Katı yürek, katılaştığında onu ancak çürümüş organları görmesi yumuşatır. Ben mezarlığa geldiğimde ölülerin mezarlarından sanki çıktıklarını, sararmış yüzleri, bozulmuş cesetleri, pörsümüş göz kapaklarını seyreder gibi oluyorum. Bu ne yaman bir manzaradır! Kendilerini ibadete veren abidler bunu benliklerine sindirseler ruhları amansız acılar içinde kıvranır, bedenleri telef olur!”
(İmam Gazali)
KABİR ZİYARETİ KÖTÜ GİDİŞLERE DUR DEMEKTİR
Kabir ziyareti; kişiye ölümü ve ölümün kendi başına da bir gün geleceğini hatırlattığı için, dünyevi arzuları ortadan kaldırmakta, kötü gidişatların önünü kesmektedir. Kişinin büyüklenmesine mani olacak en büyük etkenlerden biridir kabir ziyaretleri. Nereden geldiğini, yaratılışını unutan nefislere nereye gideceğini, dünyadayken çürümenin ahiretteyken de çetin bir hesabın bildiricisi ve hatırlatıcısıdır.
Bir keresinde Hz. Ali (ra)’a: “Niçin kabirlere yakın yerde ikamet ediyorsun?” diye sorulur. Hz. Ali (ra) şu cevabı verir: “Onlar (kabirler) benim en hayırlı, en sadık komşularım. Onlar dirileri kötü konuşmaktan menederler, ahireti hatırlatırlar.”
Allah ondan razı olsun Hz. Osman (ra), bir kabre uğradığı zaman durur, ağlardı. Öyleki, sakalı gözyaşlarıyla ıslanırdı. Kendisine bunun sebebi soruldu ve “Cenneti ve cehennemi andığın zaman ağlamazsın, bir kabir başında durdun mu ağlarsın?” denilince Hz. Osman (ra) şu cevabı verir: “Ben, Resulullah (sav)’dan işittim. Şöyle diyordu: ‘Kabir, ahiret yolculuğunun ilk durağıdır. Eğer kişi orada kurtuluşa ererse ondan ötesi kolaydır. Eğer orada kurtuluşa eremezse ondan ötesi daha sıkıntılıdır.”
RUHUN ALLAH İÇİN OLSUN
İmam Gazali “Tefekkür, ibret almak, hazırlanmak ve cenazenin taşınması esnasında tevazu ile yürümek, ölen kişi fasık bile olsa, hakkında hüsn-ü zanda bulunmak cenazede hazır bulunmanın adabındadır” buyurmaktadır. Lokman-ı Hekimde oğluna insanın kısımlarını anlatırken şu ince noktalara temas etmiştir. “Yavrucuğum! İnsan üç kısımdan oluşmaktadır. Bir kısmı Allah için, bir kısmı nefsi için, bir kısmı da kurtlar - böcekler içindir. Allah için olan kısmı ruhu, nefsi için olan kısmı ameli, kurtlar - böcekler için olan kısmı ise bedenidir.”
Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır. “Kahrolası insan! Ne de nankör! Allah onu neden yarattı? Bir nutfeden yarattı da ona biçim verip hayatını programladı. Sonra yolunu kolaylaştırdı. (Ana karnından kolayca çıkmasını sağladı). Sonra onu öldürdü ve kabirde yaşattı. Ondan sonra dilediği bir vakitte onu yeniden diriltir.” (Abese: 17 - 22)
KABİRLERİ ZİYARET EDİNİZ
Kabirleri ziyaret etmeyi Peygamberimiz tavsiye etmiştir. İbret almak her Müslüman için gereklidir. “Sizleri kabirleri ziyaretten menetmiştim. Artık oraları ziyaret edin. Çünkü oralar sizlere ahireti hatırlatır. Ancak kötü söz söylememelisiniz.” (İmam Ahmed)
“Kabirleri ziyaret et, bu sayede ahireti hatırlarsın. Ölüleri yıka, çünkü ruhsuz bir cesetle uğraşmak beliğ bir öğüttür. Cenaze namazı kıl, bu üzülmeni sağlayabilir. Üzülen ise Allah’ın rahmet gölgesinde olur.” (Hakim)
RİSALE-İ NUR’DA KABİR
“Kabir var; hiç kimse inkâr edemez. Herkes, ister istemez oraya girecek. Ve oraya girmek için de, üç tarzda, üç yoldan başka yol yok.
Birinci yol: O kabir, ehl-i İmân için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır.
İkinci yol: Âhireti tasdik eden, fakat sefâhet ve dalâlette gidenlere bir haps-i ebedî ve bütün dostlarından bir tecrid içinde bir haps-i münferit, yalnız başına bir hapis kapısıdır. Öyle gördüğü ve itikad ettiği ve inandığı gibi hareket etmediği için, öyle muâmele görecek.
Üçüncü yol: Âhirete inanmayan ehl-i inkâr ve dalâlet için bir idâm-ı ebedî kapısı, yani hem kendisini, hem bütün sevdiklerini idâm edecek bir darağacıdır. Öyle bildiği için, cezası olarak aynını görecek. Bu iki şık bedihîdir, delil istemiyor, göz ile görünür.
Mâdem ecel gizlidir; her vakit ölüm, başını kesmek için gelebiliyor ve genç ihtiyar farkı yoktur. Elbette, dâimâ, gözü önünde öyle büyük dehşetli bir mesele karşısında, bîçare insan, o idâm-ı ebedî, o dipsiz, nihayetsiz haps-i münferitten kurtulmak çaresini aramak ve kabir kapısını bir âlem-i bâkîye, bir saadet-i ebediyeye ve âlem-i nura açılan bir kapıya kendi hakkında çevirmek hâdisesi, o insanın dünya kadar büyük bir meselesidir.” (13.Söz)
* “Ve o nefy ve yolculuk ise, âlem-i ervâhtan, rahm-ı mâderden, sabâvetten, ihtiyarlıktan, dünyadan, kabirden, berzahtan, haşirden, sırattan geçer bir uzun sefer-i imtihandır.” (7. Söz)
* “Demek ecel ve kabir insanı beklediği gibi, cennet ve cehennem de insanı bekliyor ve gözlüyor.” (10. Söz)
* “Ey Kur’ân’ı indiren Allahım! Kur’ân ve Kur’ân’ı indirdiğin zâtın hakkı için kalblerimizi ve kabirlerimizi imân ve Kur’ân nuruyla nurlandır. Duâmızı kabul buyur ey kendisinden yardım istenen Müsteân!” (13.Söz)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.