Sezgin ÖZBAY
Kabrin telefon bağlantısı yok
Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasûlüne olsun.
Aylardır görüşmediğiniz; ama hep aklınızda olan biri var mı? Ziyaret etmediğiniz bir hasta, konuşmadığınız kadim bir dost, üzerinizde hakkı olan biri vs…
Hemen hepimizin en az bir tane böyle yakını vardır. Dikkat ettiyseniz yakın akrabalarımız hariç, hayatımızdaki önemi çok fazla olmayan insanlarla çok sık, önemli kişilerle de pek az görüşüyoruz. Bu ters orantının sebebi nedir acaba? Sebep, ince düşünmemiz ve geniş zaman kollamamızdır.
Uzun zamandır irtibat kurmadığımız ama sevdiğimiz biri hakkında şöyle plan kurarız hep: “Uzun zamandır görüşmüyorum bari geniş bir zamanda arayayım da aramanın hakkını vereyim.” Ancak maalesef o geniş zaman elimize pek geçmez.
İşin aslı, biz bu ince düşünüşü bırakmadıkça sevdiklerimizle ahirette karşılaşacağız. Dar günümüzde çuvalı doldurup kapımıza gelen hayırseverle, ilminden feyz aldığımız bir hocamızla, dürüstlüğüyle gönlümüzde taht kurmuş bir insanla yahut evimizi ve mahallemizi şenlendiren eski bir komşumuzla…
İletişim araçları çoğaldı; ama iletişim azaldı. Eskiden gözleri kapıda, pencere önünde yol gözleyen insanlar şimdi içerde ekrana odaklanmış durumda… Acaba biri arar mı, sorar mı diye… Yazılan bir güzel söz, bir ayet, bir dua yalnız ve muhtaç insanların kalbini kaplayan dumanı nasıl silip süpürür tahmin bile edemeyiz. Bir selamın hüzünlü bir kalbi nasıl okşayacağını ve iyileştireceğini bilemeyiz.
Saatler, günler, haftalar geçiyor; mevsimler değişiyor, insanların hayatlarında köklü değişiklikler oluyor iyi veya kötü… Bunlar hep, biz geniş zaman kollarken, dar vakitleri sevdiklerimize layık görmezken oluyor.
Uzak şehirde üniversite okuduysanız veya kiracı olup yakın-uzak yerlere taşındıysanız fark etmişsinizdir. Geçmişte sizin için önemsiz olan arkadaşınız ya da komşunuz bile hatırınıza geliyor ve “Acaba şimdi nasıldır?” diyorsunuz. Kötülüğü dokunan biri için bile “Aslında o kadar da kötü değildi.” diye düşünebiliyorsunuz. “O da insan işte, imtihandı…”
Sevmediklerimizi bile böyle düşünüyorsak, sevdiklerimize ikramımız sadece aşr-ı şerifler olmadan önce zaman ayıralım. Mesela şimdi, hemen arayalım, hal hatır soralım. Belki bize ihtiyacı vardır, belki de bizim ona ihtiyacımız… Belki gönül evini örümcekler kaplamıştır da bir selam rüzgârına ihtiyaç duyuyordur. Belki bizim beğenmediğimiz dar zaman, onun için gayet geniş bir zamandır. Zaten hayatımıza şöyle bir baktığımızda geniş bir zamanımızın olmadığını, illa ki bir şeylerle vaktimizin dolduğunu görürüz. Önemli olan az maldan verilen sadaka gibi az zamandan da sevdiklerimize harcayarak sevabını Rabbimizden beklemektir.
Sevdiklerimize, telefonlarına ulaşabiliyorken, kapılarını çaldığımızda kapıyı bize açabiliyorlarken ulaşalım. Evine izin almadan gidebileceğimiz gün gelmeden önce sevdiklerimizin kıymetini bilelim. Unutmayalım ki kabrin zili de yok, kapısı da, telefon-internet bağlantısı da…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.